- Hemen bir şeyler yapın, demiş; tehlikeli bir deli kaçtı hastaneden...Komiser muavini sormuş:- Nasıl biriydi?- Kafası kel ve saçları darmadağınıktı...- Ne, ne diyorsunuz siz; hem kel, hem saçları darmadağınık nasıl oluyor?- Canım efendim, söyledim ya size deli olduğunu; normal değil işte, ondan öyle...***Yüksek bir merdiveni çıktıklarını sanarak, uzun süreden beri demiryolu rayları içinde yürüyen iki deliden biri:- Ben, demiş, çok yoruldum; bitecek gibi değil bu basamaklar...Ve kan ter içinde, adımını açıp bir travers daha atlamış.Öteki deli, uzayıp giden bir çift rayı göstererek:- Üstelik, demiş; tutunmak için korkulukları da çok aşağıda...Söylentilere göre, Ankaradaki genç diplomatlarımız kendi aralarında anlatıyorlarmış bu fıkrayı, Türkiyenin AB üyeliğini kastederek...***AB Parlamentosundan parmakları kapalı bir avuç uzanmış Türkiyeye ve bir ses çınlamış ufuklardan:- Avucumda ne var?Tayyip Bey, emin bir sesle:- Sinek var, demiş...Ses:- Yok, demiş, bilemedin...Tayyip Bey:- Öyleyse pire var, demiş.Ses yine:- Hayır, demiş, bilemedin...Tayyip Bey kızmış:- Deve var, demiş.Ufuklardan yansıyan ses:- Doğru söyle, demiş; daha önceden gördün değil mi, avucumda ne tuttuğumu?*** Bizim politikacılardan biri, önüne bir koyun pöstekisi sermiş, kıllarını saymaya çalışıyormuş:Günter Verheugen yaklaşmış yanına:- Yanlış bir pösteki sermişsiniz önünüze, demiş; bu pöstekinin, nereden başlarsanız başlayın, başladığınız yerdeki 10 kılı eksik...*** Nasreddin Hocaya sormuşlar:- Söyle bakalım Hoca, bir politikacı vaiz de olabilir mi?Hoca:- Olabilir, demiş; şayet vaizken, politikacı da olmuşsa...*** İncili Çavuş, politika ve politikacılık konusundaki görüşlerini açıklıyormuş:- Bir lider, şayet tabanının, kendinden daha salak olduğuna inanıyorsa, aşınmaya başlar...Bekri Mustafa, oturduğu yerden bağırmış:- Ya inancı doğruysa?..- O zaman da, tabanı aşınmaya başlayacağından, üstünde dik durabileceği bir olanağı kalmaz...Bu kez de Borazan Tevfik bağırmış:- Ya taban salak değil de, baştan daha akıllıysa?- Her şey tepe taklak ve ayaklar da hemen baş olur o zaman...Bir de örnek göstermiş İncili Çavuş:- İşte örneğin Fransız İhtilali...Nasreddin Hoca, kıs kıs gülüyormuş bütün söylenenlere...- Ne gülüyorsun Hoca, demişler; sen de bir şey söylesene...Hoca:- Niye gülmeyeyim, demiş; politikada başları da, tabanları da, ayakları da sadece işkembeler yönetir, "Vatan, millet, şanlı tarih, cemaat, gelenek, görenek, toplumun çıkarı, ülkenin çıkarı" diye diye...*** Ankara - IMF ilişkileri hakkında da, yeni bir fıkra:Ankaradan resmi bir ekonomi uzmanı IMFnin kapısını çalmış:- Var mısınız 1 milyar dolar iddiasına, demiş; ne için geldiğimi bilemeyeceksiniz...IMFnin temsilcisi:- Çok da zor değil, demiş; neden geldiğinizi kestirmek. Herhalde borç ödeyeceksiniz...Ankaradan gelen resmi ekonomi uzmanı bir gözünü kırpmış:- Bilemediniz işte, demiş; nasılsınız diye hal hatır sormaya gelmiştim. Verin bakalım 1 milyar doları...*** Fethiyeli şair Coşkun Karabulutun bir şiiriyle bitirelim yazıyı:ne kadar çok yıldız varkengökyüzündebir ben kaydım içlerindenşansa bak!.. c.altan@prizma.net.tr AKIL hastanesinin başhekimi, en yakın karakola gelmiş nefes nefese; komiser muavinine: