Derya Sazak

Derya Sazak

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       CUMHURİYET'le buluşuyoruz.
Yüzyılın son büyük kutlaması, ulusça katılacağımız en anlamlı kucaklaşma bugün gerçekleşiyor.
Cumhuriyet'in ilanının 75. yıldönümünde saatler 20.30'u gösterdiğinde, halkımız Türkiye'nin aydınlık geleceği için bir sevgi zinciri oluşturacak.
Bu coşkunun tarihsel önemini şu satırlar özetliyor:
"Türkiye'nin her yerinde Cumhuriyet kararının alındığı saatten, 20.30'dan bir dakika önce, bütün bir ülke olarak büyük bir sessizlik içinde olacağız.
Düşünmek için...
Ulusça verdiğimiz mücadeleyi, kat ettiğimiz yolu, geldiğimiz noktayı düşünmek...
Ulusça gelecekte ne istediğimizi, nasıl ulaşacağımızı düşünmek için... Ardından hep birlikte İstiklal Marşı'mızı söyleyecek ve nerede olursak olalım, hepimiz el ele tutuşacağız. Bu; katılımı, birbirini anlamayı, hoşgörüyü, barış içinde yaşama irademizi simgeleyecek."
Evet, bugün yürekler, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelinin atıldığı 1923'lerin heyecanı ile çarpacak.
Bir çağ kapanıyor, ama ülkemizin çağdaşlık yolundaki kararlı yolculuğu kesintisiz sürüyor.
Yeni Cumhuriyet hangi ilkeler üzerinde inşa edilmişti?
Mustafa Kemal'in Cumhuriyet'in ilanının hemen öncesinde verdiği mesajlar Türkiye'yi 21'inci yüzyılda da güvenle ayakta tutacak "ruh"u kavramamıza yetiyor:
"Benim için bir tek hedef vardır: Cumhuriyet hedefi. Bu hedefe varmak için, başarılı olmak için tutulan doğru yolda, namuslu yolda çok çalışmak ve etkin olmak gerekir.
Arkadaşlar! Türkiye devletinde ve devleti kuran halkta tacidar yoktur, diktatör yoktur. Olmayacaktır. Çünkü olamaz.
Yalnızca bir kuvvet vardır. O da milli egemenliktir. Yalnızca bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve varlığıdır.
Bugün haklı olarak iftihar edebileceğimiz tüm başarıların sırrı yeni Türkiye devletinin yapısındadır.
Gerçekten bu yeni kuruluşun dayandığı temeller, niteliği bakımından kendinden önceki tarihi kuruluşun prensiplerinden farklıdır.
Bunu bir kelimeyle ifade etmek gerekirse diyebiliriz ki yeni Türkiye Cumhuriyeti halkın devletidir.
Geçmişin kuruluşlarıysa şahıs devletiydi, kişilerin devletiydi.
Bir milletin alemden tümüyle silinmesi için, bir milletin insanlık topluluğundan tümüyle çözülüp dağılması için Nuh tufanı kadar olağandışı kötülük ve olaylara gerek vardır. Ama kişiler kendiliğinden yok olmaya mahkumdur.
Efendiler, dünyanın belli başlı milletlerini esaretten kurtararak, egemenliklerine kavuşturan büyük düşünce akımları, eski kurumlara umut bağlayanların, çürümüş yönetim yöntemlerinde kurtuluş gücü arayanların amansız düşmanıdır.
Avusturya, Almanya, Rusya, hatta dünyanın en tutucu uygar Çin İmparatorlukları o büyük fikir akımlarının kahredici çarpışlarıyla gözlerimizin önünde devrilmiştir.
İşte efendiler, yeni Türkiye devleti cihana egemen olan o büyük ve güçlü fikrin Türkiye'de doğuşu, gerçekleşmesidir. Cihanın toplumsal ve siyasal gereklerinden doğan ve binlerce yıllık Türk tarihinin evrimi sonucu olan devletimiz devam etme ve kararlılığın tüm niteliklerine ve koşullarına sahiptir."
Evet, Cumhuriyetçi kuşaklar bugün 75 yıllık bir yapılanmanın gücüyle, büyüklüğüyle, haklı olarak övünürken, Atatürkçü, laik, demokratik, özgürlükçü Türkiye idealizmine çok daha sıkı sarılıyorlar.
Kabul edelim ki, "Cumhuriyet'e sadakat" fikri 2000'ler Türkiye'sinde 70'li - 80'li yıllara oranla çok daha güçlüdür.
Özellikle, İslamcı akımların yükselmesi, Cumhuriyet Türkiye'sinin başardıklarının yanısıra "neleri gerçekleştiremediği" sorgusunu ikinci plana itmiştir.
Çünkü, bugün çağdaşlık yolunda el ele, barış içinde yaşama özlemi her şeyin önüne geçiyor.
75. Yıl kutlu olsun.





Yazara E-Posta: D.Sazak@milliyet.com.tr