Derya Sazak

Derya Sazak

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       TBMM’de Çiller ve Yılmaz’ın mal varlıkları üzerindeki iddiaları soruşturmak üzere kurulan komisyonların iki lideri de "aklayan" dünkü kararları, yeni siyasi oluşumların müjdecisidir!
Hükümet çarşamba günü düşse bile Anasol - D’nin alternatifi bulunmuştur:
Anayol - E.
Ecevit’in başkanlığında ANAP - DYP - DSP koalisyonuyla Türkiye’nin 2000’e kadar, seçime gitme yolu açılıyor.
Eğer, Doğru Yol 18 Nisan’da ısrardan vazgeçirilirse bu durumda, Çiller ve Yılmaz’ın da kabinede yer alması olasıdır. Aksi halde, sadece seçimi öngören bir hükümet formülünde liderlerin yer almayacakları ve Ecevit’in başkanlığına "evet" diyecekleri belirtiliyor.
Umudumuz Ecevit!
Evet, Bülent Bey, 20 yıl sonra yeniden başbakan olabilir.
Önce liderleri Yüce Divan’dan kurtaran kararları irdeleyelim.
Çiller hakkındaki mal varlığı komisyonu, DYP liderini 2’ye karşı 12 oyla aklamıştır. ANAP’lı başkan, komisyonun iradesi "açık ara" belli olduğu için oy kullanmamış!
Demek ki; Tansu Çiller’in başbakanlık döneminde "siyasi nüfuz" kullanarak haksız servet edindiği suçlamalarına, CHP’li iki üye dışında katılan olmamıştır.
Fazilet Partisi, geçmiş dönemde de bu iddialara katılmıyordu. Bu sonuca göre, ilk soruşturmadan bu yana ANAP ve DSP’nin yargısı "pozitif" yönde değişmiştir.
ANAP’ın Çiller’e bakışındaki bu değişim, Mesut Yılmaz’la ilgili karara olumlu yönde yansımıştır.
Başbakan Yılmaz da, mal varlığı soruşturmasında CHP’li bir üyeyle Fazilet Partisi milletvekillerinin aleyhte tutumuna karşın Doğru Yol, ANAP ve DSP oylarıyla Yüce Divan’a gönderilmekten kurtulmuştur.
Tabii, bunlar komisyondaki oylamalardır.
Raporlar, ayrıca TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecektir.
Ancak, siyasetteki yeni değerler karşısında, Çiller ve Yılmaz aleyhindeki oyların 276’yı bulması olasılığı gündemden düşmüştür.
Peki, bu zafer kimin?
Yıllardır, hakkında yapılan onca suçlamaya, ABD’deki mal varlığına, "çıkın" diye alay konusu yapılan ailesinden kalan altınlara ve Özer Çiller’in bankacılık döneminden gelen spekülasyonlara karşın ikinci defa "aklanan" Çiller’in mi? Yoksa, Çiller’i "Yüce Divan’a göndereceğiz" diye hükümete geldikten sonra, soruşturma açtırıp o arada kendisiyle ilgili iddialar nedeniyle Yüce Divan’ın eşiğinden dönen Yılmaz’ın mı?
Bunların hepsi, siyasi birer hesapsa Anayol niye çökmüştü?
Sahi, Yılmaz’ın başbakan olduğu, Çiller’in dışarıda kalıp "sırasını beklediği" merkez sağın büyük umudu Anayol, "örtülü ödenek"ten kullanıldığı öne sürülen 500 milyar nedeniyle sona ermemiş miydi?

Mahsun Kırmızıgül’ün şarkısındaki gibi... Bu liderler, her zaman ayakta...
Meclis komisyonları da, "laundry" gibi çalışıyor. Yıka ve çık!..
Acaba...
Hükümet bir gensoruyla gidecek olursa, yaklaşan seçim ve CHP korkusu yaşanmasa, ANAP ve DYP’nin komisyondaki oyları, bu şekilde çıkar mıydı?
Manzara şuydu:
ANAP Çiller’i, Doğru Yol Yılmaz’ı Yüce Divan’a gönderecekti. Baykal’ın taktiğini gören, ANAP ve DYP kurmayları, liderlerini kurtarmışlardır.
Ancak, ortaya yine "siyasi" bir karar çıkmasıyla Yüce Divan sürecinin, adli bir yargılamadan çok, politik bir mekanizmaya dönüştüğü sonucuna varılmıştır.
Aslında, gereken anayasal ve yasal değişiklikler yapılıp, "dokunulmazlık zırhı" olmadan, hakkında suçlama olan politikacıların, doğrudan mahkeme önüne çıkarılması sağlanmalıdır.
Bu manzara karşısında, ister istemez "Erbakan’a haksızlık edilmiş" düşüncesi gelişiyor.
Öyle ya... Hacı’yla Bacı anlaşıp hükümet kurduklarında "gizli protokol"ün asıl maddesinin, Çiller’i Yüce Divan’dan kurtarmak olduğu savunulmuş ve Refahyol’a "örtülü Mercümek koalisyonu" adı takılmıştı. O zamanki somut kamplaşmadan Refah’la Doğru Yol’un ittifakı sayesinde 8 - 7 karar çıktığını unutmayalım.
Bu defaki kararlar, daha büyük çoğunlukla alındığına göre, artık Çiller’e muhalefet yapmanın, müstakbel ortaklıklara "çıkın koalisyonu" diye ad takmanın anlamı yok!
Eğer, merkez sağdaki aklama süreci, yeni hükümetin temellerinin atılması anlamına geliyorsa, zaten ANAP ve DYP açısından "kozlarını seçimde paylaşma" iddiası da gündemden düşüyor. Bu durumda "erken seçim"e gidip nefes tüketmeleri gerekmiyor.
Çiller ve Yılmaz’ın, geçmişteki "kan davası"nı unutup kendilerini bir süre dinlendirmelerinde isabet vardır.
Ecevit başbakanlığı, "merkez sağ"a "kan davası"ndan vazgeçip akılcı projelerle 2000’e hazırlık şansı verebilir.
18 Nisan seçimleri ertelenirse, "Ya Fazilet gelirse..." kaygısı da geçiştirilmiş olur.
CHP’ye gelince...
Hükümete "kerhen" destek yerine, bu "misyon"u Doğru Yol’a bırakarak, muhalefetteki "sol"un yakın gelecekteki iktidar şansını artıracaktır.
Yeter ki, Baykal bu şansı iyi kullanabilsin!..




Yazara E-Posta: d.sazak@milliyet.com.tr