Cevap sorudan daha ilginç: "Buna cevap veremem. ABye aday olmayı siz istediniz."Yukarıdaki satırlar 2000 yılına ait.Peki o günden bugüne Batıda anlayış değişikliği oldu mu?Hayır.İşte en son, yine DEstaing konuştu Türkiyeye "Hayır"ını tekrarladı.Zirve taslağının ikincisi hazırlandı, o da Türkiye için birincisinden daha çok olumsuzluklar taşıyor.* * *17 Aralıka bir hafta kaldı. Ve o günden sonra AB rüyasının gerçekleşmesi için en aşağı 11 koca yıl daha var.Ama 70 milyonun büyük çoğunluğu buna razı, çünkü AB demek Türkiyede standartların yükseltilmesi demek.Bu tek taraflı bir yarar mı?Hayır.ABnin de dünyada etkin bir yer edinebilmesi için Türkiyeye ihtiyacı var.Ama Batıda bunu gören de var, görüp görmezden gelen de.* * *TÜRKİYEyi engelleyici girişimlere karşı Ankara 17 Aralıkın arifesinde son kozunu oynuyor. Bastırıyor."Müzakereler ne zaman başlayıp ne zaman bitecek, bu konuda koşulsuz tarih verilmeli. Görüşmelerin tam üyelikle sonuçlanacağı kabul edilmeli.Güney Kıbrısı tanımak ancak müzakere tarihi verildikten sonra düşünülmeli."* * *HER şeye rağmen Türkiye 17 Aralıkta müzakere tarihi alacakmış gibi görünüyor.Ama güçlükler o gün bitmeyecek, asıl o günden sonra başlayacak.Hem 31 ana başlıkta toplanan konular tartışılacak, hem de sonradan icat edilen şartlar.Ankara bu konuları tartışmaya hazır mı?Müzakere konularına hakim yetişmiş kadroları var mı?Örneğin, tarımla ilgili konuda, müzakereler sonucunda milyonlarca tarım işçimiz işsiz kalacaksa, bunlar için istihdam projeleri hazırlanıyor mu?* * *ANKARA her türlü ihtimale karşı hazırlıklı olmalı. Bir ülkenin kaderi, 10-15 yıl beklemeyi kabul etmesine rağmen gerçekleşmeme ihtimali de olan bir rüyanın akışına bırakılamaz. Türkiyenin AB üyesi olma ve olamama olasılığına göre, aynı anda yürüyen iki plana ihtiyacı var. ABnin genişlemesinden sorumlu Türkiye Bölümü Başkanı Alain Servantieye Genç İş Adamları Derneği üyelerinin şu sorusu ilginç: "Biz sabırsızız. ABye girmek istiyoruz ama sanki AB bize sürekli mazeret uyduruyor. Gerçekten her şey tamamlansa kaç yıl sonra üye oluruz?" "AB olmazsa Kopenhag kriterlerine Ankara kriterleri der, yolumuza devam ederiz" veya "Biz değişiklikleri zaten AB için değil, halkımız için yaptık."Bu sözler güzel, ama samimi mi? İnanılarak söylenseydi değişiklikler çoktan yapılırdı. Üstelik aceleye gelen bazı yenilikler ABye girilemezse olumsuzluklar da doğurabilir. TESELLİ GİBİ SÖZLER AVRUPADA Bazı sözler vardır, yarattığı etki söyleyenin amacını da tahminini de aşar.Mesut Yılmazın, "Avrupa yolu Diyarbakırdan geçer" cümlesi de öyle.Şimdi Yılmazın bu sözünü AB yetkilileri de kullanıyor. Çünkü bu cümle vermek istedikleri mesajı çok "gizemli" bir şekilde ifadeye yarıyor.Avrupa Parlamentosu Başkanı Josep Borrell Türkiyeden ayrılırken bir ilginç söz daha sarf etti: "İstanbul isterse tek başına ABye tam üye olabilir."Bunu keşfetmek için ne müneccim, ne de Borrell olmaya gerek var.Bırakın İstanbulu, neredeyse Türkiyenin dörtte biri bazı Avrupa ülkelerinden daha gelişmiş sayılabilir. Burada bilgi, eğitim, kazanç, giyim kuşam, sanat, estetik Avrupayı kıskandıracak düzeydedir. Yaşam kalitesi bazı Avrupa ülkelerinden yüksektir.Ama Türkiye Avrupaya 70 milyonuyla girmek istiyor.Borrellin anlamak istemediği işte bu... Böylesi az bulunur ARHAVİ Renkli TVye hayır. Boğaz köprüsüne hayır. Bunlar tutmadı. Çünkü, ihtiyaçlar, önlerine çekilmek istenen setleri yıkar, geçer.Son "hayır kampanyası" Karadeniz sahil yolunun Arhavi bölümü için sürdürülüyor.Karadenizde, sahil yolunun biten bitmeyen kısımlarını da kullanarak Sarp Kapısına kadar gittim. On gün gezdim, gördüm. O yol bitince turistik tesisler de, turistler de Karadeniz Bölgemizi adeta işgal edecek. Kazanılan para daha da güzel bir çevrenin yaratılmasına yarayacak.Kötü mü olacak? Sahil yoluna evet... REKLAM Kiptaş Başakşehirde ev satıyor. İlanlarda çok büyük boy fotoğraflarıyla Başkan Kadir Topbaş gülümsüyor. Yoksa, Başkan Topbaş birkaç flaş işle de olsa İstanbulluların beğenilerini allak ullak edemeyince, göze girmek için bula bula bu yolu mu buldu? dheper@milliyet.com.tr Başkanın işi mi?