Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye 76 milyon diyorduk. Şimdi 78 milyon deniliyor.
Ama bu 78 milyon dünyanın en elverişli bölgesinde yaşadığı halde o bölgenin en mutlu insanı değil.
Hadi en mutluyu bırakalım, mutlu bile değil.
Bunun sorumlusu kim?
Siyasilerimiz yani politikacılarımız.
Tarih onları yazacak.
Bu toplumu mutlu etmeyen, bu toplumu kalkındırmayan bugünkü politikacılarımızı “hain” benzeri bir sıfatla tarih sayfalarına isim isim taşıyacak.
***
Siyasilerimiz 78 milyonu kucaklayıcı bir sistem peşinde değiller.
Türkiye’nin yarısı, yani 78 milyonun yarısı, öbür yarısına düşman ediliyor.
Bu ya bilerek ya da cahillikten yapılıyor.
Bu kadar dış düşmanımız bile yok.
Biz içeride birbirimizi yiyoruz ve bunu siyasilerimiz tahrik ediyor, yapıyor, yaptırıyor.
Yani bu düşmanlığı siyasilerimize borçluyuz.
***
Bakın bunu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da itiraf ediyor.
“AKP olarak biz yüzde 50’yi alıyoruz. Fakat geriye kalan yüzde 50’de bu bir nefret söylemine dönüşüyor. Eskiden sokağa çıkardık, taraftarlarımız bizi çok severdi. Muhalifler de bu sevgiye saygı duyardı. Şimdi karşıdakilerde bir nefretli bakış seziyorum. Kemikleşme, kamplaşma var...”
Evet, Türkiye’nin yarısı öbür yarısına nefretle bakıyor.
İstikbalimiz karanlık.
***
Politikacılar, özellikle parti liderleri, mecburmuş gibi her gün konuşuyor. Bu konuşmalar tek olsa, yani günde bir konuşma yapılsa öpüp başımıza koyacağız.
Günde 3-4 konuşma yapan da var. Bu konuşmalarda ipe sapa gelen bir şey olsa yüreğim yanmayacak.
Ama her konuşma halkın tansiyonunu yükseltiyor ve “bu yarının” “öbür yarıya” nefretini doğuruyor, artırıyor. Ve siyasiler bunu oy kazanmak için yaptıklarını sanıyorlar. Oysa bilmiyorlar ki Türkiye’yi kaybediyoruz, kaybediyorlar.
***
İpe sapa gelmez konuşmalar, küfürler...
Plan, proje yok.
Bıktık bu “mahalle karısı” dedikodularından.
Kendinize gelin ey siyasiler...
Kendinize...

Haberin Devamı

GÖLGE

Kabine mi, parti mi?

Bugün Türkiye’de ana muhalefet yok.
Olsa belki 78 milyonun hayatı bambaşka olurdu.
Kılıçdaroğlu “Bana 4 yıl yetki verin yeter” diyor.
Peki, ne yapacaksın, planın, projen hazır mı, hazırsa o planı, projeyi anlatsana. Senin geçmişinde olan başarılı işler var mı, onları say da önce halk sana itimat etsin, güvensin.
“Lafla peynir gemisi yürümez”. Kimse emirle, “tıpış tıpış” sandığa gitmez.
Boş lafla oy istenir mi?
Bu, CHP’ye oy veren benim halkıma ihanettir.
Hiç olmazsa CHP bir gölge kabine kurmuş olsa muhalefetini veya neler yapacağını onların ağzından anlatabilirdi. O da yok.
Yani, “Ana muhalefet iktidara çalıştı veya çalışıyor”, demek yanlış olmaz.
AKP’nin, iktidarın, Erdoğan’ın şansı işte bu. Yani karşılarında ana muhalefet gibi bir ana muhalefet olmaması. Tuttuğunu koparan, dirayetli, yetenekli, bilgili ve iktidara hazırlanmış bir ana muhalefet liderinin bulunmaması.
Oysa, CHP halkımızın umudu olmalı, iktidarın yedeği olmalı. Bekliyoruz.

Haberin Devamı

TV’LERDE

İyiler, kötüler

20-30 yıl önceye göre TV’ler yaygınlaştı, artık özellikle orta gelir seviyesindekiler TV’leri seyrederek akşamlarını geçiriyor. Hayatımızda artık TV’lerin rolü eskiye göre daha çok, diyebiliriz.
TV’lerde çeşitli programlar yer alıyor, bazısı çok, bazısı az izleniyor. Az izlenenler bir de bakıyorsunuz kaldırılıyor. İzleyeni adam yerine koyan yok.
Tartışma programlarını bir yana bırakalım.
Bugünlerde çok seyredilen “Güldür Güldür Show” programı var. Halka komediyi bu program sevdirdi, desem yanlış olmaz.
Ben hep şunu söylerim “Türk halkının gizli yüzünü görmek, öğrenmek için Esra Erol’un evlenme programını seyretmek gerekir.” O program için daha fazla söze gerek yok. Ama gene de söylemeden geçemeyeceğim. Orada, locadakiler ve stüdyodaki seyirciler ukalalık etmemeli hatta Esra Erol. Yani, kararım “olumsuz”, diyen kişiyi acımasızca eleştirmemeli, evlenecek olan o, siz değilsiniz ki.
Anadolu halkı dünyayı “Ayna” ile gezdi, gördü... Doğru değil mi?
TV’lerde çeşitli diziler de var. Bunları herhalde uzatmak için türlü yollara sapmak özellikle konuşmaları seyirciyi bayıltacak kadar uzun tutmak hoş karşılanır gibi değil. “Karadayı” gibi.
Dizilerin birçoğunda yan olaylar yok, sade suya tirit bir macera, tansiyon yok. Böyle dizi olur mu, oluyor. Kabahat bu dizileri seçenlerde değil mi?
Dizilerin artistleri de önemli. Ama bana sorarsanız Kerem Bürsin istikbal vaat ediyor. O dizilerin en beğenilen erkek baş artisti olabilecek. Boyu rakiplerine göre biraz kısa da olsa, onda rol yapma kabiliyeti var, rakiplerine fark atabilir. Özellikle mimikleri çok çok iyi.