Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Önceki gün: "Batı Avrupa zaten ırkçıdır."
Dün: "Tam üyelik hakkımızdır ama Avrupa Birliği'ne üyelik uğruna milli birliğimizi tehlikeye atmamız mümkün değildir."
Bir yandan AB Komisyonu'nun ve AB Konseyi'nin Türkiye'ye Helsinki'de aday ülke statüsü önerme kararı aldığı bildirilirken öte yanda Başbakan Ecevit'in sert çıkışları.
Sayın Ecevit'in sözleri ezbere söylenmiş değil.
AB Komisyonu'nun yaptığı bir anket de bu ırkçı eğilimi açıkça gösteriyor.
Ankete bile belki gerek yok. Daha birkaç gün önce Avrupa'nın göbeğinde, Avusturya seçimlerinde ırkçı partinin kazandığı zafer de bunu gösteriyor.
Avusturya'da ırkçı bir parti, Hitler hayranı parti iktidara yürüyor.
Gizli açık bu anlayışta olan büyük bir kesim var Avrupa'da.
"Türkiye Müslüman bir ülkedir. AB Hıristiyan kulübüdür" diyenler de bir başka bakımdan ayırımcılık yapmış olmuyurlar mı?
Üçüncü binyılın eşiğinde, cilasını biraz kazıdınız mı Avrupa'nın medeniyet ambalajının altından hemen paslı bir ilkellik çıkıyor.
* * *
TÜRKİYE; bu görüştekiler Avrupa'yı temsil etmez, iyimserliğiyle AB'ye üye olma amacını yine de sürdürmeli.
Hiç olmazsa aday üyelik konusu Helsinki'de olumlu sonuca bağlanmalı.
Oysa, Avrupa Birliği Konseyi ve Komisyonu'nun Helsinki'de Türkiye'ye adaylık statüsü verilmesinden yana olduğu görülürken, Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye'nin adaylığının tanınması konusunda hala kafa karışıklığı içinde olduğu anlaşılıyor.
Bugüne kadar umutlar hep çeşitli ayak oyunlarıyla söndürüldü.
Adeta; iyi polis - kötü polis oyunu oynandı.
Yunanistan'a verilen olumsuzluk rolü, son zamanlarda İsveç'e oynatılmak istendi.
Tüm bu dolapların arasında, Konsey'in ve Komisyon'un olumlu gibi görülen tutumunun sonuç almaya yarayıp yaramayacağını kestirmek mümkün değil.
Ama görünen bir gerçek var, onu da Başbakan Ecevit bir cümleyle ifade etti: "Avrupa'nın tutumu sayesinde biz dünyanın Avrupa'dan ibaret olmadığının farkına vardık".
Avrupa bu cümleye dikkat etmeli.

İftira bu kadar kolay olmamalı...

Rıdvan'ın, FB gibi futbolumuzun amiral gemisine kaptanlık yapabileceğinden ben emin değildim.
Ama o iş başka, Rıdvan'ı yıpratmak ve işinden etmek için senaryolar uydurmak başka.
Geçen akşam TV'de Ateş Hattı'nda Rıdvan'ı ve onu yazılarıyla yerden yere vuran Ogün Altıparmak ve Engin Verel'i izleyince Rıdvan'a hak verdim.
Kendilerini yazar olarak takdim eden iki eski futbolcunun Rıdvan hakkındaki ağır iddialarının doğru olmadığı anlaşıldı.
Rıdvan'a iftira edildiği ortaya çıktı.
Spor yazarı eski futbolcular "Ondan duydum, bundan duydum" diye hatalarını mazur göstermeye çalıştıkça battılar.
Oysa yazıları Rıdvan'ın spor adamlığını eleştirinin ötesinde ahlak anlayışını hedef alıyordu.
Rıdvan'a geçmiş olsun derim.



Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr