Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abdi İpekçi’yi ölümünün yıldönümünde andık.
Günler çabuk geçiyor.
34 yıl olmuş.
* * *
Akşam eve gelmiştim. Telefon çaldı.
Kaldırdım.
Karşımda, gece çalışan yazı işleri müdürü arkadaşımız Eren Güvener.
“Abdi Bey’i kaybettik”, dedi.
Telefonun elimden düştüğünü hatırlıyorum...
Sonrası malum... Kargaşa...
* * *
Beni yıllar önce gazeteci yapan oydu.
Florya’da çadırımızın gölgesinde oturuyoruz.
Sohbet ediyoruz.
Ben, “Milliyet’te başlıyorum”, dedim.
Togay Bayatlı lafı aldı ve “sen Nişantaşılı değilsin, Galatasaraylı değilsin, Selanikli değilsin, öyleyse Milliyet’te adam olmazsın, girme” diye devam etti.
Onun işaret etmek istediği Abdi Bey’di.
Oysa, Milliyet yazı işlerinde birkaç aylıktım ve bir gün Abdi Bey ilan müdürünü çağırdı. “Sen Doğan’ın yaptığı köşeyi onun haberi olmadan nasıl çıkartırsın, onunla anlaş” dedi ve benim gazetede yaptığım köşe yeniden yerine kondu.
Bu, Abdi Bey’in gazetecinin nereli olduğuna değil çalışan mı, çalışmayan mı olduğuna baktığının ispatıydı.
Bu olay Abdi Bey’in objektif bir gazete yöneticisi olduğunu göstermez mi?
* * *
Abdi Bey gazetecilik enstitüsünde hoca idi.
Ben de yardımcısı.
Bir gün dersi bana bıraktı. O öğrencilerinin yanına oturdu.
Ben de gazetecinin nasıl olması gerektiğini anlatıyorum.
Ve, gazeteci iyi yazar, iyi çizer, iyi sayfa yapar, özel haberlerin rejisörüdür, haber yaratıcısıdır diyorum.
Adeta Abdi Beyi tarif ediyorum.
Sözümü kesti, “bunların birini bile iyi yaparsa iyi gazetecidir” dedi.
Mütevazı ve doğrucu olmak başka türlü olabilir mi?
* * *
O genel yayın yönetmeni, ben sayfa sekreteri. O küçük otomobilinin direksiyonuna geçer, ben de yanına oturur, İstanbul Üniversitesi’ne onun şoförlüğünde giderdik.
Hiç özel şoförü olmadı...
* * *
Enstitünün sekreteri Mehlika Hanım’ın odasındayız.
Burhan Felek geldi.
Mehlika Hanım, “Hocam, Doğan Milliyet’te gazeteciliğe başlıyor” dedi.
Hoca bana döndü, cevabı yapıştırdı...
“Öyleyse aç kalmaya hazır ol!”
“Çay-simit gazeteciliği” o zamanlar meşhurdu.
Ve genel yayın yönetmenleri de arabalarını kendileri kullanırdı.
* * *
“Yazar”, “çizer”, “haberci”, “sayfa sekreteri” ve “adil yönetici” Abdi İpekçi’yi tanımayanlara, müşahhas olaylarla, bir nebze de olsa tanıtmak istedim.

Haberin Devamı

ESKİ BİTTİ
Bugüne bakalım

Barış istiyorsak, artık eskiyi bırakalım ve bugüne bakalım. Şartlar değişti. Bugün, dün hayal bile edilemeyecek yol alındı.
60-70 yıl önce şöyle olmuştu, şöyle denmişti. Bozguncuların bu laflarından bıktık.
Geçmişte yapılanlar, yazılanlar ve söylenenler barışı sağlayabilseydi zaten sağlardı, biz barış için,75 milyonun birlik ve beraberliği için bugün ne yaptığımıza ve yapacağımıza bakalım.

Haberin Devamı

BOMBA
Davutoğlu unuttu

“İsrail Suriye’yi bombaladı ama Şam cevap vermiyor, hayret.”
Bunu bizim Dışişleri Bakanımız Davutoğlu ifade ediyor. Peki, Suriye bizim jetimizi düşürmedi mi?
Her gün sınırda bizim topraklarımıza düşen bombalar Şam’ın değil mi?
Türkiye niye susuyor? Davutoğlu bunu bilmiyor mu?

Haberin Devamı

CİNSİYET
Erkek anne

Güzel bir aile resmi. İki küçücük çocuk, anne ve baba.
Baba Elton John, anne David Furnish. Yani anne de baba da erkek.
Çocuklar büyüyünce annelerini nasıl tanıştıracaklar?
Nüfus kâğıtlarında bile baba yerinde Elton John, anne yerinde David Furnish yazıyor.
Peki, siz cinsiyet seçiminizde serbestsiniz diyelim ve bunu kabul edelim ama ya çocuklar... Buna bir çare bulmak gerek.