Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğan HEPER

13 Aralık Türkiye için kara bir gün oldu. Tarihi bir dönüm noktası oldu.
AB, 21. yüzyıl Avrupa'sının sınırlarını çizdi; "Avrupa'nın tarih ve coğrafyası birbirine kavuştu". AB bu sınırların içine Türkiye'yi koymadı. Türkiye'yi genişleme süreci içine almadı.
Türkiye Avrupa'dan resmen kopartıldı.
14 Aralık'ta ise Türkiye, AB ile siyasi diyaloğu kestiğini açıkladı.
Artık Türkiye marttaki Avrupa Konferansı'na da gitmeyecek.
Kıbrıs gibi, Yunanistan'la ilişkiler gibi konuları AB ile görüşmeyecek.
Kıbrıs'la entegrasyonun sorumlusu da AB olacak.
Ankara'ya göre Türkiye'nin tam üyelik talebinin herhangi bir koşula bağlanması imkansız.
Avrupa'nın eski düşmanlarını arasına alırken cefakar dostu Türkiye'yi dışlamasını anlamak güç.
Ankara, ülkemizi rencide eden, ayrımcılık kokan, AB'nin Lüksemburg kararlarını hiçbir zaman kabul etmeyecek.
* * *
TÜRKİYE 33 yıldır Avrupa Birliği için çaba harcıyor.
NATO'da Avrupa'yı korumak için büyük sorumluluk yüklenen Türkiye, Avrupa'nın siyasi haritası içinde de pek tabii olarak yer almak istedi.
Bu, Türkiye'nin tarihi özlemiydi.
Son yıllarda Türkiye'nin önüne üç engel çıkartıldı.
İnsan hakları, Yunanistan'la ilişkilerde Lahey'e gitmek ve Kıbrıs. Son Lüksemburg toplantısında bu üç şarta bir de "azınlık hakları" diye üstü kapalı ama tehlikeli ve düşmanca bir şart daha eklendi.
Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye her şartı yerine getirse, önüne yeni yeni şartlar sürülecek...
Aslında amaç, Türkiye'yi Avrupa'ya almamak olunca şartları, engelleri artırmak da hiç zor değil.
Amaç, Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne almamak, derken yanlış söylediğimizi de zannetmiyoruz.
AB'nin en yetkili ağızları Jacques Delors, Kohl, Juncker ve diğerleri çeşitli zamanlarda:
"Avrupa Birliği bir Hıristiyan kulübüdür.
Avrupa Birliği Avrupa medeniyetinin aynasıdır. Türkiye'nin bu medeniyetle ilgisi yoktur.
Türkiye Avrupa Birliği'ne hiçbir zaman giremez"
demediler mi?
* * *
AB'de Türkiye'ye karşı kampanyayı Almanya sürüklüyor.
Amerika nasıl bir güçse, Almanya da Avrupa'yı bir Alman merkezli güç haline getirmek istiyor.
Orada Almanya'nın sözü geçiyor. Türkiye aleyhindeki durum da onun eseri.
Yoksa, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya ve diğer bazı ülkelerin Türkiye'nin Avrupalılığını açıkça savundukları biliniyor.
Zaten Kohl daha birkaç ay önce bu kararını biraz da kralca bir kabalıkla açıklamamış mıydı?
Ve "kralın soytarısı" Lüksemburg'un Başbakanı ve AB Dönem Başkanı Juncker, daha üç gün önce "Ben işkenceci Türkiye ile aynı masaya oturmam" diyerek 62 milyonluk bir ülkeye hakaret etmedi mi?
Türkiye'nin bir mahallesi büyüklüğündeki bu ülkenin başbakanının sözleri Kohl'ün istediğinin yapılacağının işaretiydi.
* * *
TÜRKİYE'den istenenlerin, beklenenlerin çoğu zaten Türk halkı için de yerine getirilmesi gerekli olan durumlar.
Ama bunları yanlı, önyargılı olarak tekrar tekrar öne sürmek artniyetlilik ifadesi sayılmaz mı?
Türkiye işsizlik sorununu da, gelir dağılımı adaletsizliğini de, insan hakları sorununu da halletme çabasında olduğunu gösterdi.
Bu çaba onun hiç olmazsa "aday ülke" olarak ilan edilmesini sağlamalıydı.
İşte AB'nin ve özellikle Almanya'nın artniyeti burada ortaya çıkmıyor mu?
* * *
ŞİMDİ Türk hükümetlerine de, politikacılarına da, Türk halkına da görevler düşüyor.
Amaç, sorunu halletmekse Türkiye önce içte istikrarı sağlamalı, kaoslar, krizler son bulmalı, bahaneler ortadan kaldırılmalı. Türkiye, AB ile siyasi diyaloğu kesmiş olmasına rağmen tek tek Avrupa ülkeleri ile ikili ilişkileri daha da sıkı sürdürmeli.
Türkiye yandaşı Avrupalıları devamlı yanında tutmayı becermeli.
Bu, ilerde ön koşulsuz bir ortaklık müzakeresi zeminine yol açar mı, o da beklenilmeli.
Avrupalılık idealinden vazgeçilmemeli...
Türk halkına, tüketici derneklerine, sendikalara, sivil toplum örgütlerine ve Almanya'daki Türklere, belki hükümetten de önemli görevler düşüyor.
Önce, Alman mallarını boykot. Halkımız artık Alman malı almamalı.
Sonra, Almanya'daki işçilerimiz paralarını Alman bankalarından çekmeli...
Bazı kişilerin duygusal sayabileceği tepkilerden uzak durmak hep Türklerden istenmemeli.
Türk halkı haklı tepkisini ortaya koymalı.


Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr