Doğan Heper
KOHL ve Avrupa Hıristiyan Demokratları Türklere tarihi bir çamur attı.
"Türkiye Müslümandır, medeni değildir" gibi.
Kısa sürede bu iftira yüzlerine çarpıldı.
"Almandır, faşisttir, ırkçıdır..." gibi.
Almanya'da Türkler normal yaşam içinde de dinleri ve ırkları nedeniyle farklı muamele görüyor.
Almanlara göre ikinci sınıf addediliyor. Orada Türkler için fırsat eşitliği de, hak eşitliği de yok.
Onlar hep tehdit altında.
Çünkü; Berlin Eyalet Başkanlığı'nın bu yıl hazırladığı raporda Almanya çapında 26 Neo - Nazi örgüt ile, 5 örgütler üstü yapılanmaya sahip hareket bulunduğu belirtiliyor.
Aynı raporda aşırı sağ partilerin tutumlarının ve üyelerinin doğurduğu ırkçı tehlikeye de işaret ediliyor.
Komşu ülkelerdeki ırkçı örgütler de Almanya'da serbestçe at oynatabiliyorlar.
* * *
ŞİMDİ olağanüstü bir durum doğdu.
Bakın günlerdir Almanya'da Türkler yakılıyor, tehdit ediliyor. Ölüm tehdidi.
O, kendini Avrupa kültürünün temsilcisi sanan Kohl ağzını açıyor mu?
Almanya aleyhinde söylenecekler, eleştiriler ancak Kohl'ün samimi olarak özür dilemesiyle açığa düşebilirdi, haksız bulunabilirdi.
Ama nerede?..
Ufukta özür yok. Bırakın özürü ırkçılığa karşı kararlı, caydırıcı bir tutum bile yok...
O, Alman faşizmini tahrik etti, şimdi başlattığı oyunu izliyor.
Son olayı bir Türk'ün yaratmış olduğu kesinleşse bile bu, genel manzarayı değiştirmez.
* * *
ALMANYA Hitler'le Avrupa'da yayılmak, tek hakim olmak, dev olmak istedi.
Amacı buydu, yöntemi tutmadı.
Bugün de amaç aynı, yöntem farklı.
Bu yeni yöntem içinde de Alman üstünlüğünü savunma, hegemonyasını kurma, başkalarını hor görme, hatta silme, yok etme var.
Yoksa 4 milyon Türk, Yahudilere yapıldığı gibi dışlanıp, yakılmak istenir mi?
Üstelik 21. asrın eşiğinde ve Avrupa'nın göbeğinde.
* * *
İKİ Almanya birleştikten sonra Avrupa Birliği içinde olağanüstü güçlü hale geldi.
Önümüzdeki yıllarda Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Slovenya gibi Almanya'nın nüfuz alanı içinde saydığı ülkelerin de AB'ye katılmasıyla Almanya daha da güçlü hale gelecek.
Almanya bununla da kalmıyor.
Romanya ve Bulgaristan'ın da kendi etki alanına gireceğini hesaplıyor.
Bu arada iktisadi durumunu da her geçen gün düzeltiyor. Bugün Almanya Avrupa'nın en büyük ekonomik gücü haline geldi.
Yani Almanya Avrupa'nın Amerika'sı olma yolunda. Hesabı bu.
Bonn bu yolla ABD'nin Avrupa üzerindeki etkinliğini de azaltacağını hesap ediyor.
Kendi hegemonyasını kurmak, ABD karşısında bir güç odağı oluşturmak... Bunun için Doğu Avrupa'ya olduğu kadar Kafkasya'ya da sarkmak, politik etki alanını yaymak istiyor.
Murat Karayalçın'a Strasbourg'da Avrupalı bir parlamenterin söylediği şu söz ilginç değil mi?
"AB Hıristiyan kulübüne dönüştürülüyor sözü doğru değil, AB Almanların, dostlarının ve komşularının kulübü haline dönüşüyor."
* * *
ALENİ olan tek şey var: Almanya'nın büyüklüğüne paralel davranış içinde olmadığı.
Bonn taklit etmek istediği Washington'un insan hakları konusundaki tutumunun tam tersi bir tutum içinde.
Almanya ırkçılığı neredeyse yönetim olarak da destekliyor.
Bunu bazı Avrupalılar da vurguluyor:
Almanya Sosyalist Parti Grup Başkanvekili Anke Fuchs
"Irkçı saldırılardan utanç duyduğunu" söylüyor ve Kohl'ü eleştiriyor.
Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grup Eşbaşkanı Claudia Roth da
"Alman hükümetinin ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını körükleyen politikalarını" sert şekilde eleştiriyor. Roth;
"Alman hükümetini Irkçılıkla Mücadele Yılı nedeniyle verdiği vaazları bir yana bırakıp somut adımlar atmaya" çağırıyor.
Belki bir ülke böyle de büyür, güçlü olur ama nereye kadar?
"Tarih tekerrürden ibarettir."
Yazara Emailheper@milliyet.com.tr