Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ERBAKAN "ordu ile uyum içindeyiz" diyor.
Ordudan hemen yanıt geliyor:
"Ordu Atatürk'e inananlarla uyum içindedir."
Erbakan: "MGK o kanunu, bu kanunu yapın diyemez, hükümet değiştiremez, o Meclis'in işidir" diyor.
Cevap gecikmiyor: "Ordu miadsız iş yapmaz ve miadın sınırı da üç ayı geçmez".
Ve hemen ardından MGK Genel Sekreteri Org. İlhan Kılıç'ın alınan kararları izleyeceği ve bu ay sonunda MGK'ya rapor vereceği bildiriliyor.
* * *
ERBAKAN'sa istifayı düşünmediği gibi, sorumluluğu da yaymaya çalışıyor.
Öyle olmasa RP liderinin muhalefet partilerine ziyareti nasıl izah edilebilir?
"Tansiyonu düşürmek", gerçek neden olsa daha önce başvurulması gerekmez miydi?
Parti liderlerinin Erbakan'la görüştükten sonra söyledikleri de bunu doğruluyor.
* * *
BU hükümet ve özellikle de hükümetin RP kanadı sebepleri ne olursa olsun Türkiye'yi, şeriat mı (İslami devlet anlamında), ordu mu tercihi karşısında bıraktı.
Günlerce süren darbe söylentileri başka nasıl izah edilebilir?
Siyasi parti liderlerinin, siyasi partilerin, Türk kamuoyunun MGK tebliği, daha doğrusu "müdahale"si karşısındaki tutumu başka nasıl yorumlanabilir?
8 ayda bazıları tarafından Türkiye'nin getirilmek istendiği nokta açık seçik ortaya çıktı.
Tevile gerek yok.
Bazı RP'lilerin, çılgınca istekleri, Türk toplumunda yapmak istedikleri değişiklik acelecilikleri olmasaydı daha uzun süre anlaşılamayabilirdi.
Erbakan'ın Susurluk'u üstüne almış gibi davranması, "bir dakika ışık söndürme"ye karşı çıkıp temiz çoğunluğu hiç yoktan kendine hasım haline getirmesi de RP'nin yanlış hesabına katılabilir.
Birinci planda kadrolaşmaya verecekleri hızla, belki ileride dayatmacılıkları onlar için daha da olumlu bir sonuç verebilirdi.
Ama bugün görünen o ki bazı RP'lilerin yanlış hesapları, yanlış zamanlamaları oyunu bozdu.
* * *
AMA Türkiye'nin sorunu bitti mi?
Hayır.
Refah dışındaki partiler, demokrasinin müdahalelerle zedelenmeyeceği bir düzen için uzlaşmadıkça Türkiye düze çıkamayacaktır.
Anayasa değişiklikleri, uyum yasaları, partiler yasası, seçim yasası bir an önce sona erdirilmedikçe Türkiye rahat etmeyecektir.
Bunun içinse her şeyden önce siyasi parti liderlerinin sağduyusu gerekiyor.
Türkiye'de istikrar için iki partili bir siyasi hayat uygun değil mi? Batı'da pek çok demokraside istikrar böyle sürüyor. Bu bizde de tartışılmalı.
Zaten bizdeki mevcut siyasi parti bolluğunun yapaylığı da iki partililiğin kolaylığına işaret sayılmaz mı?
Bunun için, bu sonucu doğuracak yasa gerekiyorsa, bu seçim yasasını yapacak olan mevcut partiler değil mi?
Oysa uzun süredir Türkiye, 5 - 6 parti liderinin direnmesi nedeniyle kilitlenmiş durumda. Bu konular düşünülmüyor, ihtiyaçlar yerine getirilmiyor. Ana kanunlar çıkmıyor.
Merkez sağ veya merkez sol ağırlıklı bir hükümetin iktidara gelememesinin de, bugünkü çarpıklığın da nedeni bu uzlaşmacı olmayan politikacılar değil mi?
İstedikleri zaman "ileride birleşmeye kadar varabilecek bir işbirliği"nden söz eden, istedikleri zaman birbirlerini "düşman" ilan eden yine onlar.
Tutarsızlıklarının, Türkiye'yi sürüklediği kaos meydanda. Bu kaosun verdiği sonuç ise işte ortada.
Durumla iftihar edebileceklerse demokrasi abidesi diye her birinin heykelini dikmek boynumuzun borcu olmalı...
* * *
HÜKÜMETİN dünkü gensoruyu aşmış olması, vesaire artık örnemli sayılamaz, önemli olan Türk siyasetinin bugün içinde bulunduğu badireyi atlatabilmesidir.
Bu yolda bugün ilk adımı atabilecek konumda olan parti ise DYP'dir. Tıkanıklığı açacak anahtar onun elinde. Bakalım kullanabilecek mi?