Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğan HEPER

HEP aynı şeyi söylüyoruz.
Türkiye'de her gün gündem değişiyor.
Mesela, bu yazıyı pazar için planlıyorsunuz ama gelişen olaylar, değişen gündem karşısında bugüne bırakıyorsunuz.
Hızla ve hiç umulmadık olaylar, skandallar film şeridi gibi gelip geçiyor.
Tabii toplumu tahrip de ederek...
Belki de "istikrarsızlık" denen şey bu...
Ve bu istikrarsızlık şampiyonluğu Türkiye'ye çok şey kaybettiriyor.
Hangi konuda devamlılığı olan bir politika izlenebiliyor? Türkiye'nin uzun süre kalıcı bir politikası var mı?
Her şey, her gün değişen gündemin etkisinde. Siyasi mücadelenin çizdiği kalitesiz seyrin nedeni de bu...
Bu nedenle siyasette kalıcı ilkeler görülemiyor; amaçsızlıktan, siyasete kavga hakim oluyor, siyasi mücadele başlı başına bir amaç haline geliyor.
Bir fasit dairedir sürüp gidiyor...
* * *
BAKIN Avrupa'da Türkiye'nin kuyusu kazılıyor.
Hatta, kuyu kazıldı bitti de Türkiye içine itilmek üzere...
Tüm siyasi partileriyle Ankara ise her gün değişen gündemin etkisiyle sersemlemiş, bunalmış, uyuyor.
Avrupa işi, göçmen dalgasından aldı, planlı bir şekilde Türkiye'nin siyasi bütünlüğünü tartışmaya kadar getirdi...
Başını, Türkiye'ye düşmanlık şampiyonu olan Almanya ve Kohl'ün çektiği Nazi kalıntısı akım, Türkiye'ye bir "Neo Sevr" biçmek üzere.
Güneydoğu sorununu Türkiye'nin elinden alıp uluslararası bir platforma çekmek istiyorlar. Hem de tam; "Türkiye, 15 yıl sonra Güneydoğu'da büyük oranda sükunet sağladı" derken.
Boğazları da uluslararası bir yönetime teslim edip bir bakıma Türkiye'den koparma arzusu var.
Bunların arkası gelecektir.
Ankara tüm partileriyle buna "dur" diyecek gücü, kuvveti, dirayeti, heybeti, birlik ve beraberliği gösteremedikçe bunun arkası gelecektir.
* * *
TÜRKİYE'yi siyasi açıdan parçalama nihai amacı açıkça ortaya çıktı.
Türkiye'yi siyaseten en zayıf anında yakaladılar.
Bakın PKK için Almanya'nın aldığı karara.
Bakın Almanya'daki Türk temsilciliklerinin etrafında güvenlik birimlerinin kaldırılışına.
Bakın Almanya Dışişleri Bakanı Kinkel'in "Apo'yla görüşürüz" açıklamasına.
Bakın Almanya'nın etkisi altındaki Avrupa parlamentosu'nun aldığı karara:
"Kürt sorununa siyasi çözüm bulunması için uluslararası alanda girişimde bulunulması amacıyla Avrupa Birliği'ni göreve çağırıyoruz.
Türkiye'nin, Kuzey Irak'taki askeri operasyonları son bulmalıdır ve Ankara bu soruna siyasi bir çözüm aramalıdır."
İngiliz Dışişleri Bakanı Cook ise "Türkiye'nin Doğu sınırları belli değildir" deme münasebetsizliğine kadar işi götürüyor.
Bunun arkasından kimbilir daha neler neler gelecek?
Ama bu tartışılmıyor, hazırlıklar yapılamıyor, cevap verilemiyor. Çünkü yeni bir gündem, yeni bir olay, bu tehlikeli gelişmeyi, bu sorunları, mevcut gündemi gölgede bırakıyor...
RP'nin kapanmasıyla böyle oldu. O olmasaydı, Çiller'e Yüce Divan yolunun açılması gündemi değiştirecekti.
Bu böyle gitmemeli. Her yeni gündeme, yeni olumsuzluğa rağmen Türkiye dış tehlikenin, tezgahın öneminin idrakı içinde olabilmeli.

Not'un Notu
Saygı, sevgi karşılıklı olur.
Hele söz konusu olan gazeteci ile sanatçı ise.
Ama dün Hülya Avşar hastaneden çıkarken olanlar bir tarafın bu konudaki eksiğini ortaya koydu.
Çocuğun kameralardan, objektiflerden kaçırılması ve bunun için gazetecilerin tartaklanması kabul edilir gibi değildi.
Bu hakaretten sonra bu arkadaşlar artık Hülya Avşar ve çocuğu için kameralarını, objektiflerini kullanmazlarsa Avşar ne yapar?
Avşar, paradan kıymetli şeylerin de olduğunu unutmamalı...

Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr