18 yaşındaki bir mahluk taksiye biniyor. 6 milyon lira için şoförü öldürüyor.
Olayı soğukkanlı anlatıyor:
"Bıçağı göğsünün sol tarafına soktum. Kan fışkırdı. Biraz sonra öldü galiba..."
TV'de o mahluka bakıyorum; marifet yapmış gibi eli cebinde, başı dik.
Kafasının içinden geçenler belli:
"Türkiye'de idam yok. Olsa olsa 24 yıl yerim. Mahkemeye zorluk çıkartmamaktan, iyi halden iner 16 yıla. Bunun en çok üçte birini yatarım. Yani 5 yıl sonra dışarıdayım. Hele cezaevinden kaçarsam veya af çıkarsa o kadar da yatmam. Sonra gelsin yeni bir soygun, yeni bir cinayet. Ben daha çok can yakarım."
Evet; Türkiye'de yasalar da, uygulama da, hepimiz, herkes suçluyu, suçluları koruyoruz hatta teşvik ediyoruz. Mağduru, mağdurları koruyan yok.
İnsan hakkı, yaşam hakkı, şu hak, bu hak, hepsi suçlular için, hepsi şoför katili bu mahluk için...
Şoförün, şoförlerin, mağdur ailelerinin, çocuklarının hakkına gelince; tısss...
Bakın TV muhabiri Işın Gürel'in Sincan'da ağzını burnunu kıran mütecaviz ilk celsede serbest kaldı.
Bu yüzden sudan nedenlerle hunharca cinayetler işleniyor. Adam yaralama, vurma, öldürme olayları her geçen gün hızla artıyor.
* * *
GEÇENLERDE ABD'de birden fazla ölüme neden olan bir sürücü 36 yıl hapse mahkum oldu.
Avrupa'da tecavüzcülerin hadım edilmeleri söz konusu...
Batı'daki cezaevlerini hepimiz filmlerde görüyoruz.
Bizdekilere polis, jandarma giremiyor...
* * *
BAKIN İskenderun Cezaevi'ndeki komediye.
6 ay uğraşıp 70 metrelik tünel kazan mahkumlar kaçtı.
Şimdi bundan bazı cezaevi görevlilerinin haberdar olmamasını aklınız alabiliyor mu?
Benim almıyor.
Bunu doğrulayan haberler de var:
İskenderun Cezaevi'nde üç ay önce baş gardiyan öldürülmüş.
Başgardiyan Hüseyin Uçar'ın tünelin kazımına göz yummak istemediği için öldürüldüğü ileri sürülüyor.
Yani.
Yanisi şu: Demek ki tünelden haberi olanlar var.
Üstelik bu kaçıncı olay?
Fakir mahkumlar tünelden uçuyor, zengin mahkumlar Yeşilköy'den...
Mahkumun amacı kaçmak olabilir ama sorumluların görevi kaçırmamak. Bizde nedense böyle olmuyor. Görevliler adeta kaçıştan yana...
* * *
EN bakımsız binalarımız adliyeler, karakollar ve de özellikle cezaevleri.
Akla kaçışı sokan da bu cezaevine benzemeyen cezaevi binaları olsa gerek.
"Kader kurbanı" denen insanlarımıza normal yaşam şartları sağlanmalı. Medeni ülkelerdeki cezaevi imkanları onlara da sunulmalı.
Ama bu arada mağdurlar da düşünülerek kaçışlara engel olunmalı.
Hele bu kaçışlarda o cezaevinin yetkililerinin rolü varsa bu da acele saptanıp etkili müeyyideler uygulanabilmeli.
Bizde böyle bir yaptırıma hiç rastlandı mı?
Hayır.
* * *
SİYASET sonuçta halkın mutluluğu için yapılır, siyasetçiler bunun için vardır. Oysa Ankara ne mağdura, ne suçluya adalet dağıtılmasını sağlayabiliyor, ne hastayı, ne öğrenciyi, ne çalışanı mutlu edebiliyor.
Hiç kimse Ankara'nın adaletinin, sıcak, yumuşak, koruyucu elini üzerinde hissedemiyor.
Çünkü Ankara kendi derdine düşmüş... Ankara dağıtmış...