Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

AKP hükümetine ve akıl hocalarına hakim olan görüş neydi: "Türkiye, ABD'ye yardımcı olmazsa Irak savaşı çıkmaz. Türkiye ABD ile değil bölgedeki İslam ülkeleri ile işbirliği içinde olmalıdır."Ana hatları bu olan politika çok çabuk iflas etti.Üstelik, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz'in ağzından, ABD ile 50 yıllık çabayla kökleşen ve karşılıklı "fayda"ya dayanan dostluğun Ankara'nın miyopları tarafından ne hallere getirildiğini de öğrenmiş olduk.* * *ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz'in söyledikleri yenir yutulur şeyler mi?Wolfowitz, Irak savaşındaki tutumu nedeniyle Türk ordusunu da eleştiriyor. Ve Ankara'nın adeta "özür dilemesini" istiyor.Bugüne kadar, bir müttefikten Türkiye'yi hedef alan bu kadar ağır bir demeç hatırlamıyorum.Oysa, Ankara'da birkaç adım uzağı göremeyenlerin yanlış politikalarının bugünkü sonucu doğuracağını tahmin kehanet sayılamazdı. Yazıldı, çizildi ama uyarıcı olunamadı.* * *ŞU anda görünen o ki Türkiye'nin "stratejik önemi" de, ABD ile "stratejik ortaklığı" da tam anlamıyla tehlikeye girmiştir.ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld de hafta sonunda; Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Irak'ı ziyaret etti.O ülkelere Irak savaşı sırasındaki destekleri nedeniyle teşekkür etti. Afganistan'a uğradı ve Ankara'yı teğet geçip Londra'ya indi.Önceki gün de Türkiye, ABD'de; "sahte mal üretim merkezi" olarak izleme listesine alındı.Irak'ın yeniden yapılandırılması toplantılarında da ABD Türkiye'ye ihale verilmemesi için baskıları artırdı.ABD'ye giden Türk işadamları da artık muhatap bulamıyor. Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye'deki üslerin yerine artık Irak'taki, özellikle Kuzey Irak'taki üsler kullanılacak. Türk askeri de Kuzey Irak'tan çıkartılıyor. Durum böyle olunca; AB üyeliğini garantiye alamadan, ABD'yi düşman ülke konumuna getirerek Türkiye'nin kaderiyle oynayan Ankara'ya isabetli(!) politikaları nedeniyle bravo mu denilmeli? WOLFOWITZ'in sözleri dün birkaç gazete hariç tüm basının manşetlerinde yer aldı. O birkaç gazetenin dışında "ABD'yi boş verin biz İran'a, Suriye'ye bakalım" zihniyetiyle hareket eden olmadı. MUTSUZLUK EĞİTİMİ Herhalde gençleri daha da mutsuz etmeye. Eğitimli gençlerin yüzde otuzu işsiz. Buna rağmen geçen yıl 614 bin öğrenci üniversitelere yerleştirildi. Şu anda da liseli gençler sınıfları boşaltmış üniversiteye giriş sınavına hazırlanıyor. Oysa yeni iş alanları açılmadıkça, çeşitli branşlara ülkenin ihtiyacı kadar öğrenci alınmadıkça, yani gençlere iş güvencesi sağlanmadıkça, diploma ne işe yarar? 'İŞTE PAŞAM İSTANBUL' Asmalımescit'te küçük ama şirin bir yerde bir araya geldik. Burayı bir mimar hanım işletiyor.Biz otururken yan masaya Tansu Çiller, eşi ve dostları geldi. Demek ki bu adres biliniyor. O sokakta daha başka kafeler, meyhaneler de var. Ama her nedense kapı önüne masa koydurulmuyor, yasak. Oysa sokakta araç trafiği yok, masalar dışarı çıksa çok da güzel olacak.Örneğin; Bağdat Caddesi'nde bu imkan var. Fena mı oluyor? Ben hafta sonları Bebek'e inmezsem Bağdat Caddesi'ndeki Divan'da açıkta oturup buz gibi bir bira içmeyi mutluluk sayıyorum.* * *İstiklal Caddesi'nin genişliğinin yetersizliği nedeniyle orada da dışarıya masa, sandalye çıkartılamıyor. Ama o ihtiyaç ara sokaklarda gideriliyor.Beyoğlu, İstiklal Caddesi kimlik değiştirdi. Çoğu genç kız, erkek özellikle de tatil günleri insan seli halinde caddeyi dolduruyor. Üstelik kimse kimseyi de rahatsız etmiyor. Özellikle "Çiçek Pasajı" ve "Nevizade" dolup taşıyor.Yalnız; İstiklal Caddesi esnafının iki yanlışı var. Saat 17.00 - 18.00 oldu mu, çöpler caddedeki ağaçların diplerine bırakılıyor. Bir de mağazalar vitrin ışıklarını akşam erken saatte kapatıyor. O da caddenin canlılığına darbe teşkil ediyor.Taksim - Şişli arasındaki Cumhuriyet Caddesi, yeni ve güzel bir görüntüye kavuşturuldu. Çimenleri vatandaşlar çiğnemese daha da güzel görünecek.Bu cadde; kafelerin, büfelerin masalarını dışarıya çıkarmalarına çok müsait. Ama o konuda henüz bir ipucu yok.* * *Eminönü'de "Yeni Camii"nin etrafı yıllardır iç açıcı bir görüntüye kavuşturulamadı. O güzel caminin sağı solu, çıfıt çarşısı...Oysa; Mısırçarşısı ve önündeki geniş boşluk, park, çiçek pazarı ve caminin etrafı bir bütün olarak ele alınmalı. Bu turistik bölge, rahat rahat dolaşılıp dinlenilebilecek bir güzel alan haline getirilmeli. Sempatik kafelerle bütünleştirilmeli.Sık sık Eminönü ve civarında, Türkiye insanının kalp atışlarını dinlerim, insanımızın yaşam fotoğrafını çekerim. Oralara henüz estetik denen şeyin uğramadığını, oraların her geçen gün daha da çirkinleştiğini görerek de üzülürüm.İstanbul'un tabii ve tarihi güzelliklerine, insan eliyle ve insan zevkiyle hala yeterli katkılarda bulunulmuyorsa, bunun sorumlusu olan yerel yönetimleri de uyarırım. dheper@milliyet.com.tr Geçen akşam, sizin de tanıdığınız birkaç arkadaş, beraber yemek yiyelim dedik.