TÜRKİYE'de açıklık yok.
"Gözlerimin içine bak ne dediğimi anlarsın" gibi bir durum var.
Ama bazıları bunu kabul etmiyor, her şey normalmiş gibi davranmak istiyor.
Bazısı ise kabul ediyor, ama gereğini yapamıyor.
Bu durumun adı "28 Şubat süreci."
28 Şubat süreci hükmünü icra ediyor.
Örnekleri çok ama, bu konuda en son beyana, Başbakan Yılmaz'ın Cumhurbaşkanı'yla görüştükten sonra ANAP Grubu'ndaki şu sözlerine dikkat edin:
"FP'yi aklınızdan çıkarın, ayaklarınız yere bassın. İster katılır ister katılmazsınız, ama bu ülke bir 28 Şubat süreci yaşadı. Bunu gözardı edemezsiniz. Bu sürece RP ile girildi ve bu süreç sonunda bir hükümet bitti. Bizim hükümet kurmamızdaki sıkıntıları biliyorsunuz. FP hiçbir formülde olmayacaktır. Bu gemi 18 Nisan'a selametle gitmeli."
Bu bir tespit; içimize sindirsek de, sindirmesek de bir tespit, hem de Başbakan'ın tespiti.
* * *
BU duruma nasıl gelindi, bunu herkes biliyor ve bunun uzun uzun tartışılması bu aşamada fuzuli. Şimdi fiili bir durum var.
Öyleyse en akılcı yol, normale nasıl dönüleceğinin cevabını bulmakta yatıyor.
Bu aşamada, partilerin "en çok oyu ben almıştım, sen almıştın" tartışması da boşuna. Birinci partinin yüzde 21 oy aldığı bir Türkiye'de bir siyasi görüş etrafında halkın odaklanmasından, baskın siyasi halk tercihinden söz edilebilir mi?
Hayır.
* * *
DÖNELİM yine başa.
Cumhurbaşkanı Demirel'in, Ecevit gibi dördüncü durumdaki bir partinin lideri için başbakanlık ısrarının da bir anlamı yok mu?
Öyleyse yine tekrarlanacak olan; bu olağanüstü durumu mümkün olduğu kadar çabuk aşıp demokrasi limanına kavuşmanın şartlarını hazırlamakta büyük yarar olduğunu vurgulamak olacaktır.
Bunun için en önemli görev parti liderlerine düşüyor.
Türkiye'yi tutumlarıyla bu çıkmaza onlar sürükledi, şimdi bu çıkmazdan da onlar kurtarmalı.
* * *
YILLARDIR, önseçime itibar etmeyen...
Milli iradeyi, liderlerin iradesi olarak anlayan...
Parti içi demokrasiyi kabullenmeyen...
Oy yüzdesi düştükçe rahatsızlık duymayan...
Meclis'i çalıştırmayan...
Halk dalkavukluğu uğruna; çağdaş, demokratik, laik Cumhuriyet'ten tavizler veren...
Yandaş güçler yaratma uğruna çeteleşmeyi bile yıllarca içlerine sindiren...
Devamlı kavga eden ve içinde bulunduğumuz şu yangın ortamında bile birbirleri için; "hokkabaz" benzetmesi yapabilen liderler hiç olmazsa bir kez olsun duyarlı davranmalı ve gerekeni yapmalı.
Gereken; yeni bir seçim sistemi, partiler yasası ve yapısal değişiklikler olarak sıralanabilir.
28 Şubat süreci ilelebet süremez.
Tam demokratik Türkiye'nin şartlarını acilen hazırlamak liderlere düşüyor.
Bunun içinse ilk şart; anlayış ve uzlaşma...
Yazara E-Posta: d.heper@milliyet.com.tr