EVDEN erken çıkacağım. Balkondan şoför arkadaşım Yusuf'a bakıyorum hazır mı diye.
A o da ne? Bahçe kapısının yanında kutu gibi bir şey, gıcır gıcır, pırıl pırıl parlıyor.
"Yusuf" dedim. "Bak bakayım neymiş? Ama dikkatli ol..."
Yusuf da çok dikkatli oldu ya!..
Kaptığı gibi aldı, sayfaları çevirmeye başladı.
"İncil"miş.
* * *
ALTI yüzden fazla sayfası var. Yaldızlı ciltli. İçinde bir de kart var. Adres var. Ve "bizden isteyin gönderelim" diye bir de liste. Hepsi Hıristiyanlığa ikna edici malzeme.
Kartın arkasında yazanlar da şöyle noktalanıyor:
"Eğer isterseniz size İSA inancına ilişkin yeni bir kitap gönderelim."
Müslümanlar laik - antilaik diye birbirlerini yiye dursun Hıristiyanlar iyi çalışıyor.
* * *
BU altı yüz sayfayı yeni eline alan birinin ne düşüneceğini anlamaya çalışarak tekrar okudum. Bana göre bu çağdaş misyonerlerin gayreti boşuna. "Müslüman mahallesinde salyangoz satmak" sözü bu çaba için de geçerli sayılabilir. Bu güzel ciltli, güzel kağıtlı İncil'le bir Müslüman Hıristiyan olmaz. İncil buna yetmez.
İsa'nın Tanrı'nın oğlu olması.
Bakire Meryem'in doğurması.
Çeşitli mucizeler, mucizeler, mucizeler...
"İsa da vaftiz oldu. İsa dua ederken gök açıldı ve Kutsal Ruh (yani Tanrı'nın ruhu) bedensel bir görünüm alarak güvercin biçiminde O'nun üzerine indi. Gökten gelen bir ses de, `Sen benim sevgili oğlumsun, senden hoşnudum' dedi."
* * *
İSA'nın bakire Meryem'den doğduğunu Kuran da söylüyor. Ama Tanrı'nın oğlundan söz etmek İslam'a aykırı.
Elimde uzun bir makale var.
Burada Hıristiyan dünyasındaki bakire Meryem tartışması geniş şekilde ele alınıyor.
Hıristiyanların tartışması "bakire gebelik", "ebedi bakirelik", "günahsız gebelik" gibi başlıklar altında sürdürülüyor.
Örneğin "günahsız gebelik" başlığı altında şu satırlar var:
"Bu görüşe göre Meryem Ana günahsızdır yani doğduğu gibi saftır, inanç 1854 yılına kadar Katolik Kilisesi tarafından bir dogma olarak sunuldu. Kimsenin Meryem'in gebeliği hakkında söz söyleme yetkisi yoktu ve Meryem Ana mükemmel bir yaşam sürdürmüştür.
Fakat Protestanlar buna da şiddetle karşı çıkıyorlar. Hz. İsa'dan başka kimsenin günahsız olamayacağını ve Meryem Ana'nın da insani günah işlemiş olmasının gerektiğini söylemekteler.
Yazar Marina Warner, `Bakire Meryem Miti ve İnancı' adlı kitabında böyle bir inanç yüzünden Meryem Ana'nın insan ırkından dışlandığını belirtiyor. Ayrıca Meryem Ana'nın tüm insanlıktan ayrılan bir duruma sokulması Hz. İsa'nın dinsel gücünü de tehlikeye atabilir.
Tartışmalar sürüyor, birçok kişi günahı yalnızca Tanrı'nın belirleyebileceği görüşünde. Meryem Ana'nın günah işlemiş olması Hz. İsa'nın peygamberliğine gölge düşürmez, deniyor. Protestan Kilisesi bir dizi açıklama yaptı, onlara göre, Meryem Ana'yı bir azize olarak göstermek ve onu neredeyse Tanrılaştırmak veya ona `Tanrı'nın Annesi' demek, Kilise'nin sığınmak zorunda kaldığı bir olgudan başka bir şey değildir."
* * *
BEN şartlarını yerine getiremeyen bir Müslümanım. Laik devletten yanayım.
Bizim bilgimiz din üzerine fazla ahkam kesmeye imkan vermez, yetmez. Bu bir ihtisas işi...
Ama duyduğumuzu, gördüğümüzü o sınırlar içinde nakletmek mesleki görevimiz.
Türkiye gibi yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede Hıristiyanlar umutla çalışıyor.
Bizim yüzde 99 da laik - antilaik, dindar - dinsiz, Müslüman - yarı Müslüman, Alevi - Sünni, başı secdeye değen - değmeyen diye birbirini yiyor.
Afiyet olsun.