Bayram bitti ama tatil bitmedi. Hiç olmazsa bir kısmımız için bitmedi.
Zaten bu bayram tatili birçokları için 9 gündü.
Onlar bunu biliyorlardı.
Ama özellikle gazeteciler için tatil hiç olmadı ki denebilir.
Çünkü ne zaman ki “Bayram Gazetesi” sona erdi, bayram tatili de bitti.
Tabii, her meslekte olduğu gibi gazeteciliğinde beğenelim beğenmeyelim özel bazı noktaları var.
Bunlardan en önemlisi de her dakika dikkatli olmak, ayakta olmak, uyanık olmak değil mi?
Yoksa gazeteci olunamaz.
İşte “Bayram Gazetesi” çıktığı sürece bu görevi o gazetede çalışan arkadaşlar görür, diğerlerinin de gözü arkada kalmazdı.
Ama artık yok.
Çalışanlara kolay gelsin.
***
Peki, bayram ne demek?
Geçse de bundan söz edelim.
Bunu birkaç kez konu ettik.
Çok eskilerden beri her toplum, yılın bazı günlerine önem vermiş, bunu çeşitli şekillerde kutlamış. Dini ve milli bakımdan önemli olan, milletçe her yıl kutlanan bu günlere, çeşitli isimler verilmiş.
İslamiyet’ten önce Türk kavimleri, devletleri de kendi inanç, örf ve âdetlerine göre belli günleri kendileri için kutsal kabul etmişler ve bu günleri çeşitli merasimlerle kutlamışlar.
İslamiyet’ten sonra bu sevinçli, neşeli günler için bayram manasına gelen “ıyd” kelimesi kullanılmış.
***
İslamiyet’te bayramlar ikidir.
Birincisi, Arabî aylardan Şevval ayının birinci günü Ramazan Bayramı, ikincisi, Zilhicce ayının onuncu günü Kurban Bayramı’dır.
***
Bayram neşeli, sevinçli gün demek olunca yazıların da neşeli, sevinç dolu olması gerekir.
Ama mümkün mü?
Cennet gibi bu coğrafyayı cehennem yapmanın ustasıyız.
Bu ülkede “yok yok.”
Yani un var, şeker var, bunlarla helva yapalım diye yola çıkıyoruz, turşu oluyor.
Siyasi aşçıbaşılarımızın beceriksizlikleri var...
Doğru söyleyen hâlâ dokuz köyden kovuluyor.
Ölçülerimiz sübjektif, objektif olamıyoruz.
Hâlâ işimize geleni “doğru” diye kabul ediyoruz.
Demokrasiyi bir türlü oturtamadık. Ekonomi deneme tahtası gibi...
Tüm bu eksiklerimizi biliyoruz ama işin kötüsü bir türlü gideremiyoruz.
Eksiklerimizi gidermek yerine, onları pembeye boyamak kolayımıza geliyor.
Dileyelim yarınlarımız bugünlerden daha aydınlık olsun. Fasit daire kırılsın...
ŞAŞIRTTI
Tayyip Erdoğan
Ne diyorduk?
Başbakan Tayyip Erdoğan Çankaya’da başkan olmak istiyor.
Çünkü Erdoğan’ın bütün söz ve davranışları bu izlenimi veriyordu.
Erdoğan Çankaya’ya çıkınca ya başkan gibi davranacak ya da anayasayı değiştirerek resmen başkan olacaktı. Böylece parlamenter sistemin sonuna da yaklaştık demekti.
Hatta Başbakan, başkanlık sistemi olmazsa bile Türkiye için yarı başkanlık sistemi bugünkünden daha iyi olur, diyordu.
“Bunu artık ezberledik” derken, son noktayı geçen gün yine Erdoğan koydu ve bizi şaşırttı.
Çizdiği yeni yol haritası adeta parlamenter sistemin devamını işaret eder gibiydi.
Yoksa Tayyip Erdoğan başkanlık sisteminden dönmüş müydü?
Erdoğan, yeni başbakan, AKP’nin de başkanı olacak diyordu. Yani nasıl olacaksa, kuvvetli cumhurbaşkanı ile kuvvetli başbakan yan yana çalışacak.
Şartlar Davutoğlu’nu başbakan ve AKP başkanı olarak işaret ediyor. Zira “3 kez” şartı ona değmiyordu.
Eğer görüş değiştirmezse Erdoğan Çankaya’ya çıkınca bugün anayasanın verdiği imkânlardan sonuna kadar yararlanacak.
İşte 10 Ağustos’tan sonrası şimdilik bana göre böyle şekilleniyor.
Siz ne dersiniz?
K. IRAK
Aramız iyi iken...
Ben Kuzey Irak-Türkiye sınır bölgesinin ne derece engebeli olduğunu biliyorum. Nereden biliyorum? Gördüm.
Irak’ın kuzeyinde dağları gezdim. Dağlar arasındaki insanlarla konuştum.
“Altın Köprü” tabelası önünde fotoğrafım var. Dohak, Şekleva, Erbil ve birçok yerleşim bölgelerinde bulundum.
Bazı yerlerden geçerken aracımızdan indiriliyorduk, yürüyorduk. Aşağı inen bir görevli ise “gel gel” deyip şoföre yol gösteriyordu. Bu, araç aşağı uçarsa bari içindekilere bir şey olmasın çabasıydı: Yani arazi o derece tehlikeliydi. Bu dağlık arazi Türkiye tarafında da devam ediyordu.
Fakat, söylendiğine göre, sınıra yakın yerde dar bir düzlük oluşuyordu.
Yani uzun süre konuşulan ve bizim de birçok kez hatırlattığımız bu bölgenin üzerine “tampon bölge” diye ciddi olarak durulmalı. Tampon bölge gerçekleştirilebilirse “Hudut Birliği” denilen büyük güce de lüzum kalmaz.
Bu günlerde “ateşkes” sürüyor. Kuzey Irak’la aramız iyi. Barzani gelip gidiyor. Bu konuda görüş birliği iki taraf içinde çok yararlı olabilir.