İslamiyetten önce Türk kavimleri, devletleri de kendi inanç, örf ve âdetlerine göre belli günleri kendileri için kutsal kabul etmişler ve bu günleri çeşitli merasimlerle kutlamışlar.İslamiyetten sonra bu sevinçli, neşeli günler için bayram manasına gelen "ıyd" kelimesi kullanılmış.İslamiyette bayramlar ikidir.Birincisi, Arabi aylardan şevval ayının birinci günü Ramazan Bayramı, ikincisi, zilhicce ayının onuncu günü Kurban Bayramı'dır.* * *Bayram neşeli, sevinçli gün demek olunca yazıların da neşeli, sevinç dolu olması gerekir.Ama mümkün mü?Cennet gibi bu coğrafyayı cehennem yapmanın ustasıyız.Bu ülkede, "yok yok."Yani un var, şeker var, bunlarla helva yapalım diye yola çıkıyoruz, olmuyor.Siyasi aşçıbaşılarımızın beceriksizlikleri var...Doğru söyleyen hâlâ dokuz köyden kovuluyor.Başbakan genellikle "basına" takmış görünüyor.Söylemleri değişmiyor. "Basın da basın." Kötülüklerin anası sanki gazeteler ve TV'ler.İktidarlarda değişme yok, gelişme yok, methettin mi senden iyisi bulunmaz, eleştirdin mi, Özal'ın deyimiyle "2.5 gazete kalır ha!"* * *2 bayram birbirine çok yakın geldi.29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve bugün başlayan Ramazan Bayramı adeta çakıştı...Dönelim 29 Ekim'e. Neydi Çankaya'daki liderlerin hali?..Bayram kutlama toplantısındaki manzara Türkiye Cumhuriyeti'nin aslında perişan halde olduğunu ifade etmiyor mu?Halkın sıcak, zirvedekilerin soğuk kutlaması neyi gösterir? Sezer'in tebrikleri kabul törenine katılan Meclis Başkanı Arınç, Başbakan Erdoğan, CHP lideri Baykal, Genelkurmay Başkanı Org. Özkök ve yargı temsilcileri ne selamlaşıyor ne de tek kelime konuşuyor.Kapıdaki karşılamada da Sezer ile Erdoğan protokol gereği tokalaşırken birbirlerinin yüzüne bakmamaya özen gösteriyorlar. Zirvedeki soğukluk Hipodrom'daki törenlerde de yaşanıyor.Bu saptamayı bütün gazeteler, medya kuruluşları verdi.İşte sözünü ettiğimiz bu, yani Türkiye'nin zirvesindeki "perişanlık". * * *ETRAFIMIZA bir bakalım.En mutlu olması gereken bizim halkımız.En refah içinde, kalkınmış olması gereken biziz, bizim 70 milyonumuz.Ama zirvedeki uyumsuzluk nedeniyle mutlu olamıyoruz.Dışişleri Bakanı Gül, tevil etti, Başbakanlık da yalanladı ama bakın 6 Kasım'da bir toplantı için Başbakan Tayyip Erdoğan Avrupa'ya gidecek. Almanya'da başbakan olacak Bayan Merkel'den randevu istiyor, "Görüşelim" diyor. Bu talebi reddediliyor. Söylenti dahi olsa bu Türkiye'yi rencide etmiyor mu?Yani Ankara'da zirvedeki soğukluk dışa da yansıyor...Günlerimiz bayram havasında geçmiyor. Üzülüyoruz."İyi olur inşallah" demek yeter mi?Mutlu bayramlar. ÇOK eskilerden beri her toplum, yılın bazı günlerine önem vermiş, bunu çeşitli şekillerde kutlamış. Dini ve milli bakımdan önemli olan, milletçe her yıl kutlanan bu günlere, çeşitli isimler verilmiş. Fehriye Erdal Belçika'da yargılanamıyor. Serbest bırakılacak..."Terörist" sayılması için katilin tam otomatik silah kullanması lazımmış. Oysa Fehriye Erdal'ın silahı yarı otomatikmiş!..Belçika yargısı artık komik oluyor. Ciddiyetten uzak bu ülke ile ilişkilerimizi sil baştan gözden geçirmemizde yarar var. BELÇİKA TERÖRİST Mİ? SERMAYE İstanbul'da eski İETT garajı yerinde gökdelenler yapılacak. Levent'teki bu yer Dubaililere verildi.İstanbul Belediyesi de bu girişimin yüzde 20'sine sahip olacak.Eleştirilerin arkası gelmiyor.Yok İstanbul'un silueti bozulurmuş, yok yerli sermayeye o arsa niye teslim edilmezmiş?..İstanbul'un silueti zaten bozuldu, siz o zaman neredeydiniz?Ayrıca sermaye sermayedir, yerlisi yabancısı olmaz. Ama bu tartışma, yerli sermayede yabancı sermaye düşmanlığı olduğunu göstermiyor mu? Yani bunların çoğu "kendine Müslüman." Varsa 5 milyar dolarınız çıkartın ortaya koyun, sonra konuşun. "Rab bana hep bana"yı artık bir yana bıkakın.Eski Şişli Belediye Başkanı, kaçak Gülay Atığ, "İstanbul'da Maslak'ta Manhattan yaratacağım" dedi. Yarattı da ama altyapısı yok. Özellikle sabah akşam Maslak yolu tıkanıyor ve o tıkanıklık Sabancı gökdelenleri önündeki köprüye kadar aksediyor.Bakın Ajda Pekkan'ın arsasına 27 yıl sonra yapım izni verildi. 27 yıl önceki yöneticiler mi haksızlık etti, izin vererek bugünküler mi?Geçen hafta yazdık, Levent'in belki de en geniş ve en önemli olacak caddesi yıllardır yarım kaldı. Sebep, "hatır gönüllü bazı kişiler" deniyor. Beşiktaş'ın yeni ve genç belediye başkanından çıt yok.Yani gökdelenlere takacağınıza, İstanbul'da yapılan imar haksızlıklarına ve yağmasına biraz eğilsenize. Yerli-yabancı rekabeti GAZETECİLER "İğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına" diye bir sözümüz var.Nurettin İğci de bunu yapmış. Bizim yani gazetecilerin hatalarının bir kısmını toplayıp kitaplaştırmış. Adını da "Olmaz Böyle Şey Dedirten Kupürler" koymuş."Dışarıya bakan ithal eden mi, türkücüye takılan boyunluk yerine boyunduruk mu?Tatlısı olurmuş gibi "acı dram"ı yazanlar mı, Nasrettin Hoca'nın Akşehir'ini, Nevşehir yapanlar mı? Lara'yı Kuşadası'na taşıyanlar mı?Turistlerin bulunduğu hamamdaki patlamayı "Turizm patladı" diye veren komikler mi? "70 yaşındaki Ömer Şerif eski filmlerindeki genç görünümünden çok uzaktaydı" diyenlerimiz mi? Başlıkta "Van Damm'ı fena dövdüler" diye yazıp metinde dövülmekten polisin kurtardığını belirtenler mi?Daha neler yok ki, ne istemezseniz bu kitapta var.Dedik ya çuvaldızı başkalarına batırabilmek için evvela iğneyi kendimize batıralım. Daha doğru olmaz mı? dheper@milliyet.com.tr İğneyi kendimize