Şu örgüt, bu örgüt. Sonuç; Türkiye'de genelde can güvenliği yok.
Sokaktan alıp götürüyorlar, el ayak bağlıyorlar, işkence ile öldürüyorlar. Gömüyorlar.
Üstelik mahkeme de kurmuşlar!..
Vahşet kararını
"sözde mahkeme" veriyor.
Savcı da, hakim de, cellat da kendileri.
Bunun dinimiz İslam'la ne ilgisi olabilir ki?..
Seri cinayet öneren, savunan bir din olabilir mi ki, İslam dini olsun?
* * *
HİÇBİR gerekçe; olanları masum değil, mazur bile gösteremez.
Demokratik haklar, demokratik kanalların açık veya kapalı olması, aşırıları sistem içine çekici düzenlemeler gibi bahaneler, gerekçeler vahşete kılıf olamaz.
"Sosyal, ekonomik, siyasi yetersizliklerin, düzensizliklerin örgütlü ve planlı vahşete yol açması normaldir, tabiidir" gibi bir anlayış kabul edilebilir olsaydı dünyadaki insanların yarısı diğer yarısını boğazlardı.
Üsküdar'daki evde yapıldığı gibi.
* * *
HİZBULLAH olayıyla Türk polisi, istihbarat örgütleri büyük bir sınavdan başarıyla çıkmış oldu.
Son olayla yeni bir deneyim de kazanıldı.
Başarının verdiği özgüven ve kazanılan deneyim bundan sonrasının da teminatı, güvencesi olmalı.
Yani, Türk istihbarat birimleri ve polisleri benzer olaylara ilk adımda, daha doğrusu henüz teşebbüs halindeyken el koyabilmeli.
Kendilerine göre nedenlerle veya ihmalleriyle, Hizbullah'ın bu kadar büyümesine, etkinleşmesine, bir iddiaya göre binden çok kişiyi öldürmesine sebep olanlardan da hesap sorulabilmeli.
* * *
BAZI şehirlerimizdeki Hizbullah katliamı, özellikle İstanbul'da Üsküdar'da ortaya çıkan seri cinayetler, çarpık kentleşmenin, göçün sosyal yapıyı nasıl yıktığının da göstergesi oldu.
Bir evde on bir kişi öldürülüyor, evin bahçesi de dahil pek çok yere bu öldürülenler mezarlar kazılıp gömülüyor ve o kalabalık mahallede, o kalabalık sokaktaki komşuların olan bitenden haberi olmuyor.
Maktullerden bazılarına tabanca ile ateş edildiği de saptandığı halde...
"Komşuluk hukuku", "Komşuda pişer bize de düşer" sözü,
"Komşu komşunun külüne muhtaç, "Ev alma komşu al" gibi özdeyişler hepsi komşunun komşudan haberdar olduğu geçmiş zamana ait hatırlatmalar olarak belki deyimler sözlüğünde yaşamaya devam ediyor. O kadar.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr