BUNU DA BECERDİK
Ahmet Necdet Sezer, AKP’nin Anayasa değişikliğini referanduma götürse ve referandum Tayyip Erdoğan’ın lehine sonuç verse, doğacak ilginç durumu düşünebiliyor musunuz?
Meclis’in oyuyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı’na karşı, halkın oyuyla seçilmiş bir başbakan.
Başkanlık sisteminin dejenere edilmişini yaratmayı becerdik diye övünebiliriz.
Yıllarca tek parti iktidarlarının faziletinden söz ettik, o hasretle yaşadık.
İşte 3 Kasım’ın sonucu; AKP tek başına hükümet oldu, ama iktidar olabildi mi?
Hayır.
Çelişkiler içinde bocalayan, bugün dediğinin ertesi gün aksini yapan, iç politikada da, dış politikada da, ekonomide de çaresiz bir AKP.
***
TÜM iyi niyetine rağmen yeni hükümet AB konusunda başarısız oldu.
AKP Kıbrıs konusunda da hem başarısız hem tutarsız.
Önce Annan planının savunucusu idi. Adeta Kıbrıs sorununun çözümlenmesinin an meselesi olduğu izlenimi verildi. Sonra yelkenler suya indirildi; klasiğe, Denktaş’ın yoluna dönüldü. Yani geri adım atıldı.
Ya ilk çıkışları hataydı ya da dönüşleri.
Artık Türkiye Kıbrıs’ta teşebbüsü elden kaçırdı. Neredeyse 40 yılın en kötü konumuna gelindi. Kıbrıs Türklerinin bir bölümü artık Ankara’dan bir şey beklemiyor.
***
IRAK konusu da AKP’nin kabusu oldu.
Ortada bir gerçek var. ABD, Ortadoğu’da haritaları yenileyecek. Bununla yetinmeyecek, rejimleri de değiştirecek. Öyle olmasa 250 bin askeri neden cepheye sürmek istesin.
ABD’nin gerekçesi "petrol" olabilir. "Bu bölgedeki rejimlerin, imkanlara rağmen halkları memnun edememesi ve teröre zemin hazırlaması" olabilir. Ne olursa olsun bölge, tarihi bir dönüm noktasının eşiğinde.
Peki Türkiye nerede?
AKP iktidarı karar topunu Türk Silahlı Kuvvetleri’ne atabilir miyim diye uzun süredir çaba içinde. Bölgenin en güçlü ülkesi siyasi kararsızlık sallantısında. Lehine olan kararı bir türlü alamıyor.
***
77 rektörün hükümete ültimatomu hayra alamet sayılır mı?
İşçi emeklilerinin isyanı, memurların yetersiz zamma karşı ayaklanması hepsi kötü işaretler.
Geçen dönem Meclis’te; "Anapara ve nemaların hak sahiplerine ödenmemesi mülkiyet hakkının gaspıdır. Hemen ödeme yapılmalı" diyen Abdüllatif Şener bugün Başbakan Yardımcısı, ama "gasp" sürüyor.
Bırakın çeşitli konularda verilen sözleri "dokunulmazlıkötan bile dönüldü, Meclis lojmanlarını satma fiyakası bile balon gibi söndü.
***
TAYYİP Erdoğan’ın yasaklarını kaldıran Anayasa değişikliğini geri çeviren Cumhurbaşkanı ile de çatışmaya girildi.
Bana sorarsanız hukuk "hazır elbise" gibidir, üstüne uyan giyer. Ismarlama elbise yalnız demokrasi dışı rejimlerde olur.
Tayyip Erdoğan için yapılan, Cumhurbaşkanı’nın da dediği gibi kişi için hukuk yaratmadır. Bu nedenle de kabul edilemez.
"Bu değişikliğin kişiye özel olmadığı, bundan 3500 kişinin yararlanabileceği" savunması aldatmacadır. Tayyip Bey olmasa bu 3500 kişi için bu Anayasa değişikliği yapılacak mıydı?
Oysa Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı için kabul edilebilir bir başka yol bulunabilir.
Görünen o ki, AKP için çanlar erken çalmaya başladı.
Yıllarca bu köşede, Tophane’deki, o dünyanın en güzel manzaralarından birini perdeleyen antrepoların kaldırılması gereğini vurguladım durdum.
Nihayet müjde geldi.
"Galata Port" projesi hayata geçiriliyor.
1.5 km’lik sahil şeridi temizleniyor.
Modern bir turizm merkezi kuruluyor.
Yat limanı, gezi alanları, alışveriş ve eğlence bölümleriyle İstanbul bir mini cennete kavuşuyor.
Geç oldu ama, inşallah güç olmaz.
Şarkıcı Sibel Can babasının adına bir okul yaptırmıştı. Şimdi de o okula bilgisayar salonu hediye edeceğini duydum.
Öğrenciler yılbaşından itibaren bu önemli hizmetten istifadeye başlayacaklar.
Sibel Can ve onun gibileri kutlarım, "Kriz geldi, sözümü tutamam" deyip okul yapma vaatlerinden cayanların kulakları çınlasın.