CHP 15. kurultayını yaptı. Bu kurultayın 2 önemli sonucu var.
1 Kurultayın adı “iktidara yürüyüş”.
Kılıçdaroğlu 5 ay sonraki seçimde yüzde 40 alıp, CHP’yi iktidar yapacağını “müjde”ledi.
2 Kurultayın ikinci büyük sonucu, eski kadroların tasviyesi oldu. Yani, yeni yüzlerle “yeni CHP” doğdu. Parti meclisi artık Kılıçdaroğlu için “dikensiz gül bahçesi”
* * *
Ama Kılıçdaroğlu kurultayda net konuştu mu?
Hayır.
Kılıçdaroğlu yine konuşmasının büyük kısmıyla “tepkicilik” yaptı yani AKP hükümetine tepki. Esas sorunları nasıl çözeceğini anlatmadı.
Esas sorunlar neydi?
Asker sivil ilişkileri, din devlet ilişkileri, türban sorunu, AB ile ilişkiler, Kürt sorunu, Türkiye’nin “eksen kayma” sorunu.
Küresel değişimde Türkiye’nin yeri, dünyadaki ekonomik kriz, Türkiye’nin krizlere karşı yapacakları. Özgürlükler... Vs...
* * *
Kılıçdaroğlu kurultaydaki konuşmasında “Kürt sorunu” demedi.
“Güneydoğu sorunu” dedi.
BDP’nin ileri sürdüğü “iki dil”, “çift dil” üzerine de açıkça bir şey söylemedi.
“Üniter yapı değişmez” demesi bu konuda cevap sayılabilir mi? Yeterli mi?
Onun vurguladığı, bölgenin yani Güneydoğu’nun esas sorununun ekonomik olduğuydu. Yatırımları hızlandırmak lazımdı. Devlet Güneydoğu’ya yatırım götürmeliydi.
Bu teşhis “Kürtçülük” yapanları acaba ne derece tatmin etmiştir?
* * *
Bu, “ne şiş yansın, ne kebap” politikasıyla Kılıçdaroğlu Türkiye’nin sorunlarını çözebilir mi?
Dış politikaya gereği kadar değinmeyen Kılıçdaroğlu, “Türk dış politikasının laik cumhuriyet ilkelerine paralel olmadığını” söyleyenlere acaba tutumuyla ne cevap verecek?
* * *
Tekrar edelim, beklenen, istenen, artık CHP’nin “tepkiciliği” yani kolayı bırakıp, sorunlara çözüm getirmesi, halka bunu anlatması,
Örgütün seferber edileceği vurgulanıyor. CHP bugüne kadar bu yollara sapmadı, ihmal etti.
“CHP tembel tembel oturdu” diyenler çoğunluktaydı.
Veya “CHP ordudan yardım umuyor, bekliyor” deniliyordu.
Şimdi bu görüntünün değişme ihtimali belirdi.
Tarafsız bazı vatandaşların, CHP’nin seçimde yüzde 30’dan fazla oy alması hesabı tutarsa bu ihtimal ihtimal olmaktan çıkıp gerçek olacaktır.
“Ümit fakirin ekmeği...” diyenler inşallah bu kez haklı çıkmaz.
“Bir adama bağlılık bizim millet olarak zaafımız. Bu kez de karşımıza Kılıçdaroğlu çıktı”, diyenler de inşallah yanılmış olur...
KÜRDİSTAN
Uyanın...
Türkiye “bölündü”.
“Bölünüyor” değil, bölündü...
Atı alan Üsküdar’ı geçti...
Ve Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde, bir devlet daha kurmak için teşebbüse geçildi. Bu yeni devletin “bayrağı” ve “öz savunma gücü” de hazır. Bu federe devletin ayrı bir meclisi de olacak.
Bunlar, “Kürdistan özerk bölgesi”nin temsilcileri sayılacak.
Kim bu taslağı ilan etti?
“Demokratik Toplum Kongresi”, “Demokratik özerklik çalıştayı”. Ankara uyan artık. Boş lafı bırak... Susa susa bu noktaya gelindiğini bil. Yoksa sen de bölünmeden yana mısın?..
KAYSERİ’Yİ ANLAYAN BERİ GELSİN
CHP’nin “Kayseri’de yolsuzluk” iddiası var.
Vatandaş anlayamadı, ben de... TV’de izliyoruz. Avukatla, iddianın sahibi CHP Kayseri milletvekili tartışıyor. Tartışmyor adeta kavga ediyor. Anlayan beri gelsin... Birkaç TV’de de bu konu konuşuldu, konuşanların bile birçok şeyi bilmedikleri anlaşıldı.
Hükümet, Başbakan ve İçişleri Bakanı CHP’ye cevap veriyor, “yolsuzluk yok.” Cumhurbaşkanı; “ben Kayseri Belediye Başkanı’na kefilim” diyor. Hangisi doğru? Ben vatandaş olarak yine soruyorum...
Olay laf kalabalığına getirilmemeli. Kılıçdaroğlu mu doğru söylemiyor, Erdoğan mı?
Gerçek daha fazla gizli kalmamalı...
ÖZERKLİK
Bölünme ilanı
Ben de bıktım, siz de. Biliyorum ama biz bu yurdun, üniter devletin çocuklarıyız ve bizi bölmek isteyen kim olursa olsun herkesle mücadele etmeliyiz, bunu da söylüyorum.
Yurdun bölünmesi korkumuz bazılarının söylediği gibi “boşuna değil”. Adım adım, alıştıra alıştıra bu sonuca varılmak isteniyor. Gözü kör olmayanlar veya bölünmeye karşı olanlar bunu görüyor.
Hiçbir şey bilmiyorsanız bölücülerin yurtdışındaki, yani bütün dünyada kurdukları teşkilata bakın. Bu size bir şey ifade etmiyor mu?
Kuzey Irak’ta Barzani ne demişti.
“Amacımız, bağımsız Kürt devleti, ama şimdi zamanı değil. Biraz daha bekleyeceğiz...”
Bizim bölücüler daha da hızlı, belki Barzani’nin de önüne geçecekler. Durum onu gösteriyor.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş meydan okudu. “Artık devleti beklemeyeceğiz” dedi. “Güneydoğu’da iki dilli hayata geçileceğini, bütün tabelaların iki dilde yazılacağını, bunun için yasal ve Anayasal düzenleme beklemeyeceklerini” bildirdi.
Selahattin Demirtaş iki dilli hayatı “Esnaf anadilini kullanmalı, ticarethane isimleri, markalar anadilde olmalı. Mönü ve tabelalar iki dilde yazılmalı. Köy isimleri iade edilmeli” sözleriyle özetledi. Selahattin Demirtaş sonuç olarak “yerinden yönetim”de savunduklarını belirtti. Ama bu “yerinden yönetim” unutmayalım ki etnik temelli olacak, yani bölücü olacak. Ve onun işareti hemen yerini buldu. Güneydoğu’da mönüler bile iki dilli oldu.
“Demokratik özerklik çalıştayı” ise hedefi “özerk Kürdistan” olarak belirledi. Bu çalıştay, “özerk Kürdistan’ın ayrı meclisi olacağını ve bayrağının bile hazır olduğu” da açıklandı.
Bu, bölünme yolundaki en önemli adım değil mi?
Bundan “korkulmaz” mı?
Siz, “korkma, bölünme yok” diye diye bu noktaya gelmedik mi?
Seçim kaygılarını bir yana bırakıp artık bölücülerin geri adımlarını hızlandıracak ve büyütecek, anlamlı tepkiler gerekiyor. Hükümet neredesin?..
TÜRKİYE
Kimlere emanet
Başkanlığını Prof. Vamık Volkan’ın yaptığı “Ekopolitik”, “Kürt sorunu”nun çözümü için öngördüklerinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sunulduğu yazıldı.
“Ekopolitik’in Gül’e sunduğu çözüm reçetesinde “Özerklik Sistemi tartışılsın” deniyor. Rapordaki diğer öneriler özetle şöyle: “Anadilde eğitim kabul edilsin, Kürtçenin önündeki tüm engeller kalksın, operasyonlar derhal dursun.”
Geçen hafta da burada, Vamık Volkan’ın TV’de söylediklerini dinledikten sonra şöyle demiştik:
“Türkiye coğrafyasını, komşularını, tarihini adeta bilmiyor. Büyük devletlerin başkalarını alet ederek bu toprakları cehenneme çevirdiğinden sanki habersiz.”
Ve Google’da Vamık Volkan hakkında şu satırlar da yer alıyor:
Vamık Volkan, 1957’den beri çalışmalarını ABD’de sürdürüyor...
28 Şubat’ın mimarlarından olduğu ileri sürülüyor. FBI onunla çalışmak istediğini söylemiş, CIA ile irtibatı var, diyenler de mevcut
Bu 3 cümle size bir şey anlatır mı bilemem... Ben hiç inanmadım ama...