BANKALARDA kriz var.
Bazıları dökülüyor.
İş dünyasında da öyle.
Özellikle de tekstilde.
Bunun sebebi diye global krizi ileri sürenler var.
Başka sebeplerin varlığından söz edenler de.
Bir gerçek var. Türkiye'de genelde yönetimler, o işin ehli profesyonel yöneticilerin elinde değil. İşler genellikle ekonomi biliminin icaplarına göre ve uzak görüşlülükle, basiretle yürütülmüyor.
Birçok işletme mahalle bakkalı gibi...
Böyle olmasaydı "Laleli"yi kaybeder miydik?
Arap turistleri kaybeder miydik?
Tekstil bu duruma düşer miydi?
* * *
LALELİ'de tabii bir merkez oluştu.
Bavul ticareti merkezi.
Eskiden bavul ticareti için Türkler özellikle Kıbrıs'a giderdi.
Sonra trafik tersine döndü.
Türkiye'ye bavul ticareti için akın başladı.
1996'da 8.8 milyar dolar olan bavul ticareti geliri 1997'de 5.8 milyar dolara düştü. Gerileme oranı yüzde 39'du... Düşme 1998'de de devam etti.
Türkiye bavul ticareti konusunda da altın yumurtlayan tavuğunu kesme başarısını(!) göstermişti.
Özellikle Yunanistan ve Çin bavul ticareti için ülkelerine gelenlere bedava konaklama ve yemek hizmeti verirken, Türkiye, gelen bavulcuların can ve mal güvenliğini bile sağlayamaz olmuştu. Kadınlara "Nataşa" gözüyle bakılıyordu.
Kapkaççıların her köşe başında bir firma kurmaları ve Türk mallarının bavul ticareti pazarlarında itibar kaybetmesi de bir önemli çöküş sebebi oldu.
Fahiş fiyat uygulamaları, kalitenin gittikçe düşürülmesi 40 bini aşkın işyerine sahip bavul ticareti merkezi Laleli'nin sonunun görünmesinin nedenlerindendi.
* * *
"TARABYA"nın adının "Arabya" olduğu günleri hatırlıyorsunuz değil mi?
Özellikle daha önce Yunanistan'a, Yunan adalarına giden Arap turistlerin çoğu İstanbul'a yönelmişti.
1984'te 250 bin, 1985'te 500 bin Arap turist gelmişti.
Boğaz'da emlakçiler vitrinlere Arapça ilanlar asıyorlardı.
Esnaf Arapça konuşmaya başlamıştı.
İstanbul'a para akıyordu.
Sonra ne oldu?
Neden bu akın artacağına bıçakla kesilmiş gibi bitti?..
Turisti enayi yerine koyduk da ondan...
Arap turisti yolunacak kaz gibi gördük de ondan.
Türkiye'yi evleri gibi rahat yaşanacak bir yer olarak gören Arap turistler, bir bıldırcın sürüsü gibi kondukları yerden uçup gittiler. Daha doğrusu kaçıp gittiler...
Bir daha da dönmediler...
* * *
BUGÜN benzer durumları başka bazı alanlarda da görüyoruz.
Ve bunun böyle olduğunu o alanın duayenleri söylüyor.
Bazı bankalar gibi, tekstil gibi bugün dericilik sektöründe de büyük sıkıntı var.
Ve 35 yıllık deri sanayicisi Turgut Koşar deri faciasının nedenlerini bakın nasıl sıralıyor:
"1. Bavul ticaretinin biteceğini görmedik. Rakiplerimiz "Deli misiniz?" diye eleştirirken, İngiltere'de üretilen 21 milyon adet kuzu derisinin 19.5 milyonunu aldık.
2. Fiyatları da fırlattık. 10 - 12 dolar olan ham deri fiyatı 17 - 18 dolara çıktı. Şimdi 4 - 4.5 dolar. Kimse hammadde fiyatının bu kadar düşeceğini tahmin etmedi.
3. Avrupa pazarını unuttuk. 100 dolarlık deri ceketi, Ruslar'a 250 dolara kakaladık. Çok şımardık. Nasıl olsa Rus pazarı kapanmaz diye stokları dağ gibi şişirdik.
4. Çok para kazandık, ama ayağımızı yorgana göre uzatmadık. Peki bu parayı ne yaptık? Yata, kata, Mercedes'e, ayıptır kimi arkadaş da metrese yatırdı...
Kişinin kusurunu bilmesi kadar fazilet olmaz.
Ama bu kusurlar ve zaaflar iş dünyasını ilgilendiriyorsa ve üst üste biniyorsa top yekün ülke ekonomisini de sıkıntılı durumlara düşürebiliyor."
Yazara E-Posta: d.heper@milliyet.com.tr