Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

AB'ye girme yolu 2004 Aralığına kadar temizlenmeli.Çalışmak isteyene iş, dolayısıyla aş mutlaka bulunmalı.Türkiye'de demokrasinin sağlam temellere oturması da, ülkede istikrar ve huzur da bunlara bağlı.***TÜRKİYE'nin gündeminde ise ön plana çıkanlar bu yaşamsal konular değil. Gündemde; kadrolaşma, imam hatip mezunlarını üniversiteye sokmanın yollarını arama, türbanı kabul edilebilir hale getirme, Milli Görüş genelgesi, cuma günü tatil yapma niyetlerine temel hazırlama, asker, politikacı tartışması var.***TÜRKİYE'de, halkın güven sıralamasında "Silahlı Kuvvetler" hep birinci sıraya oturdu. Oysa ülke için yararlı olan, siyasilerin de halk nazarında en az ordu kadar güvenilir bulunmasında yatıyor. Bunun sağlanması için de görev politikacılara düşüyor.Bu görev, müesseselerin birbirlerini yıpratmasından çok, makul ve anayasal planda işbirliği yapmalarını gerektiriyor.Oysa; Avrupa Parlamentosu'nun, "Türkiye'de askerin siyaset üzerindeki ağırlığının kaldırılmasını" önerdiği bugünlerde, hiç olmazsa bu nedenle bile dikkatli davranılıyor mu?Hayır.Silahlı Kuvvetler tartışmaların içine çekiliyor. MGK'daki görüşmeler çeşitli maksatlarla dışarıya sızdırılıyor.Asker kendisini üst üste açıklamalar yapmak zorunda hissediyor. Bu da "Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü"nün raporundaki gibi "Ordu darbe yapabilir" yorumlarına neden oluyor. Aslına bakarsanız, rejimi normalleştirmekten, başta iktidar olmak üzere Ankara, asker, sivil tüm kadrosuyla sorumludur.Bu nedenle de AKP suni gündemler yaratma yolunu terk etmelidir.Üstelik AKP'nin işi bugün dünden daha da zorlaşmıştır.Erbakan'ın yeniden doğuşundan sonra AKP ya daha çok sağa kayma, ya da merkez sağda, gerçekten "muhafazakar demokrat" bir kitle partisi olarak yerini sağlamlaştırma gibi bir tercihle karşı karşıyadır.Tercih süreci AKP'yi hırçınlaştırmamalı, iktidar Ankara'da çatışmaların değil, Anayasa odaklı uzlaşmanın mimarı olmalıdır. Olmalıdır ki, "Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü"nünkine benzer yakışıksız yorumlar yapılmasın. Türkiye istikrara kavuşsun. TÜRKİYE'nin öncelikli iki sorunu var. "AB'ye girmek", "işsizliği yenmek." Bu ana başlıkların altına daha birçok ikinci başlık atabilir, alt konular bulabilirsiniz. Ama sonuç değişmez. KISA... KISA... Yabancı söyleyebilir de...- "Tekel 75 trilyon lira ile en çok vergi ödeme sıralamasında ikinci oldu."Neden satılmak istendiği anlaşılıyor!..- "İstanbul Fransız gülleriyle, çiçekleriyle süslenecek."İnşallah önceki yıllarda ekilenler de açar... - "İkimiz de deliyiz." MAÇOLUK ve Asmalı Konak Özcan Deniz'in Seymen Ağa olarak çizdiği "maço" erkek tipinin bu başarıda başlıca etken olduğunu yazan Can Dündar'ın bu görüşüne katılmak imkansız.Dikkatli bakınca başarının iki nedeni olduğu görülüyor.Önce; oyuncuların hepsinin çok aydınlık yüzlü, çok sempatik kişiler olması ve rolleri başarıyla oynamaları.Seymen Ağa, Bahar, Sümbül Hanım, Seyhan, Ali Hamzaoğlu, Bekir, Dicle, Kader, Yaman, Zeynep, Salih, Dilara ve diğerleri, hepsi adeta bir başrol oyuncusu.Başarının ikinci nedeni; yerli filmlerde, dizilerde görmediğimiz şekilde, birçok hayat hikayesinin bazen sürprizli, bazen gerilimli, bazen de eğlenceli bir anlatımla ve başarılı bir plan içinde Asmalı Konak'ta sergilenmesi. Seyircinin önüne geniş bir ufuk açılması.Benzetme gerekirse, birçok yerli film ve dizi acemice yazılmış bir hikaye ise, Asmalı Konak ustaca yazılmış bir roman...Bu nedenle de öncelikle yazar Meral Okay'ı kutluyorum. Asmalı Konak bitiyor. Onun izleyici yoğunluğu herhalde yıllardır başka bir yerli TV dizisine nasip olmadı. İŞTE BUNLAR İstanbul düşmanları Biz bunu savunurken, İstanbul'un en çok turist ağırlayan semti Eminönü'nün Sultanahmet kesiminde belediye kafelerin, barların önündeki masaları topluyordu. Hem de turistlerin altından sandalyeleri çeke çeke.Bu kafayla ne turizm olur ne de güzel bir İstanbul. dheper@milliyet.com.tr Turistik İstanbul'da, kafe, bar ve büfelerin, koyulacak kurallara uyma şartıyla, masa ve sandalyelerini dışarı çıkarmalarının iyi olduğunu vurguladık.