Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Geçmiş olsun.
Türkiye felaketlere açık bir ülke.
Çağdaş, kurallara uyulan ülkelerde tabii afetler Türkiye'deki kadar acı sonuç vermiyor.
Su baskınlarına bakın. Tahribat ne kadar büyük...
Neden?
Çünkü konutlar dere yataklarına yapılabiliyor. Yerleşim alanları sel altında kalabilecek ve taşkınlardan etkilenebilecek yerlerde olabiliyor.
Ve yetkililer bu çarpıklığa göz yumup felakete davetiye çıkartıyor.
Kasten olmasa bile ihmalin getirdiği can ve mal kaybının sorumluluğuna onlar da ortak oluyor.
Ama bu durumlarda kimseden hesap sorulmadığı da biliniyor.
Karadeniz Bölgesi'ndeki son sel felaketinde pek çok köprü yıkıldı, pek çok yol kullanılmaz hale geldi...
O köprüler, o yollar şartlara uygun yapılsa yıkılır mıydı?
* * *
DÜNKÜ depremde, memnun olunacak bir noktanın da ortaya çıktığını söylemeliyiz.
Uzmanlar sık sık "İstanbul'da 7 şiddetinde bir deprem şehrin dörtte üçünü yerle bir edebilir" derlerdi.
Geceki korkunç deprem 7'ye yakın şiddette, 6.7 şiddetindeydi, CNN'in bilgi aldığı ABD kaynaklarına göre ise şiddeti 7.1 idi. Üstelik 45 saniye sürdü, Allah'tan uzmanların tahminleri doğru çıkmadı. Bu her şeye rağmen İstanbul'un depremlere dayanıklılığının göstergesi sayılırsa sevinebiliriz.
Ama bu deprem bir şeyi daha yeniden ortaya koydu.
Deprem, binanın eskisine, yenisine bakmıyor.
Çürük binayı bulup yerle bir ediyor.
Yan yana sıralanmış binalardan biri veya ikisi yerle bir olur da diğerleri dimdik ayakta kalırsa bu, müteahhidin malzeme hırsızlığı, kontrol merciinin de rüşvetçiliği dışında neyle izah edilebilir?
* * *
ALINAN ilk bilgiler bu açıdan ilginç.
İstanbul'da ve civarında yıkılan ve ölümlerle, yaralanmalara neden olan çok katlı binaların birçoğu Avcılar, Beylikdüzü ve Yalova'da bulunuyor.
Örneğin, Avcılar son yıllardaki inşaat furyasıyla şehirleşen semtlerimizden biri.
O bölgede birkaç yıl içinde mantar gibi yepyeni, çok katlı binalar türedi. Yalova şimdi il ama uzun süre İstanbul'a bağlı bir ilçeydi ve son yıllarda inşaatçıların hücumunu o ilçemiz de yaşamıştı. Ve şimdi öğreniyoruz ki, orada çöken bina sayısı 200'e varıyor. Yeni inşaat ama, çürük inşaat... Anlaşıldığı kadarıyla denetim, inşaatçılıktaki gelişme hızının gerisinde kaldı. O kadar gerisinde kaldı ki, İstanbul'daki binaların yüzde 65'inin tamamen denetim dışı yani "kaçak" olduğunu yetkililer söylüyor.
* * *
BİR musibet bin nasihatten evladır, ama ders alanlar için...
Bu deprem bir kez daha gösterdi ki, Türkiye kurtarma çabaları bakımında da felaketlere hazırlıksız.
Saat gece 03.00'teki depremle beraber karanlığa bürünen örneğin İstanbul'a elektrik ancak sabah 7'yi 10 geçe verilebildi.
Deprem saatinden itibaren çeşitli radyolar aldıkları bilgileri aktarmaya gayret etti. Elektrik gelince TV'leri izleme imkanı doğdu. Ve görüldü ki, pek çok yerde vatandaşlar büyük bir özveriyle enkaz altındaki yaralıları kurtarmak için canlarını dişlerine takıp uğraşıyor.
Tabii uzman olmayan kurtarıcıların hata yapmaları da normal sayılmalı.
Hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifa dilerim.
Bu felaket kurallara uymayanlar ve onları denetlemeyenler için son ihtar olsun...




Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr