Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Mustafa Aysan Hoca, "devlet adamı kimdir", diye soruyor, cevabı da kendisi veriyor:
Cesurdur, dürüsttür, tarafsızdır, iyi ahlaklıdır, tutarlıdır, alçak gönüllüdür, barışçıdır, öğrenmeye açıktır, gerçekçidir, tutumludur, planlamacıdır, insan ve ulus sevgisiyle doludur.
Oysa; vasıfları tek tek saymaya ne gerek var, bizimkileri gösterip, "işte böyle olacak" demek yetmez mi!..
* * *
PROF. Aysan Türkiye'deki gerilemeyi bizdeki eksik vasıflı devlet adamlarına bağlıyor.
Doğrudur; işçi ve işveren dünyamızın, genç kuşağın dünya ile girdikleri çılgınca yarışta destekleri görülmeyen, bilakis frenlere neden olan o vasıfsızlar değil mi?
Vatandaşın tüm gelişme, heves ve kabiliyetine rağmen şu özet de bu acı manzarayı gösteriyor:
1991 - 1998 döneminde ülkemizde sekiz hükümet kuruldu, buna rağmen sosyal, siyasal ve ekonomik yaşantımız iyiye gitmedi, büyüme hızımız düştü, devlet borçları hızla arttı, faiz hadleri yükseldi, yatırımlar azaldı.
Bunlara ek olarak toplumumuz, 1994 yılında 75 yıllık Cumhuriyet tarihinin en şiddetli ekonomik bunalımından geçti.
Kötü devlet yönetiminin belli başlı göstergesi olan yıllık enflasyon hızı dünya şampiyonluğuna doğru ilerledi.
Bu arada devletimiz, zaman zaman çeteler, kanun dışı güçler, kötü politikacılar, kanun dışı işlemlere yönelen devlet memurları ve kendi çıkarlarından başka hiçbir değer tanımayan bazı işadamlarından kurulu çetelerin yönetimine girdi.
Hemen her evde, terörün, kanun dışı hesaplaşmaların, toplanan haraçların, "faili meçhul" cinayetlerin, kaçırılan çocukların, kontrolsüz trafik canavarının alıp götürdüğü canların yarattığı bezginliğin izleri oluştu.
* * *
ÇOK sayıda güçsüz hükümetlerin yarattığı olumsuz ortam, dünya ülkeleriyle ilişkilerimizi de etkiledi. Bize içten dostluk gösteren ülke kalmadı.
Son yıllarda Almanya'nın bize karşı olumsuz tutumu, Abdullah Öcalan gibi birinin ülkemize teslim edilmesi sorununda İtalya'nın davranışları, Avrupa Birliği'ne giriş başvurumuzun reddedilmesi, bu durumun en önemli kanıtlarıdır.
Siyasal ve ekonomik istikrarsızlığın önemli sonuçlarından biri, son yıllarda, ülkemizde dayanılmaz boyutlara gelen Milli Gelir dağılımındaki adaletsizlik oldu.
Zenginlerimiz, birçok Avrupa ülkesinin gelir düzeyinde, yılda on bin dolar ile yaşarken, bazılarımız dünyanın en fakir ülkelerinin gelir düzeyinde, yaklaşık sekiz yüz dolar ile yaşamak zorunda kaldı. Son yirmi yılın hızlı enflasyonu, gelir dağılımını sürekli kötüleştirdi.
1950'de Yunanistan'la aynı düzeyde, yaklaşık yüz yirmi sekiz dolar olan kişi başına Milli Gelirimiz, 1997'de, yaklaşık on bin dolara çıkan Yunanistan'ın ancak üçte birine, yaklaşık üç bin dolara yükseltilebildi.
Devletimizi yönetmeye heveslendikleri halde, devlet adamlığının temel özelliklerinden nasipsiz kişilerin ellerinde, işlerimizin kötüye gitmesi önlenemedi, önlenemiyor.


Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr