Avrupa'nın bize karşı ne yapmak istediğini anlamak güç.
Ama Türkiye'nin Avrupa'ya karşı tutumunun ne olduğunu anlamak da kolay değil.
Köln zirvesinde AB ülkeleri Türkiye'yi hatırlamadı bile.
Öyleyse yapılacak tek şey var, AB ile ilişkileri en önemli milli mesele olarak ele alıp Meclis'te enine boyuna tartışmak. Bu uzun ve başarısız yoldaki günahları, sevapları sergilemek, yanlış neredeyse saptamak, sorumlular varsa ortaya çıkarmak. Ve ondan sonra da koalisyon ortaklarının bu ilişkiye yeni bir yön çizmesi.
Köln zirvesinde Türkiye'nin adaylığının ağızlara bile alınmaması Türkiye'nin karşılaştığı bu haksız, bu küçültücü muamele tek başına "Yunanistan'ın muhalefeti" gerekçesiyle izah edilemeyecek kadar büyüktür, umutsuzluğa sevk edicidir.
* * *
KÖLN zirvesinin gösterdiği durum şu: Türkiye kesin olarak Avrupa'nın dışına itiliyor.
Türkiye böylece AB içinde kurulmakta olan Avrupa Güvenlik ve Savunma Sistemi (AGSK)'nin de dışında kalıyor.
Sayın Dışişleri Bakanı İsmail Cem her ne kadar, "Biz kimseye muhtaç değiliz. 500 yıldır zaten Avrupalıyız. Bu nedenle AB'ye yalvarmıyoruz" demekteyse de, bu AB ve onun yeni savunma oluşumunun dışında kalmamızı pek de önemsizmiş gibi göstermeye yetmiyor.
"AB'nin ekonomi boyutunda varız, Gümrük Birliği'ndeyiz. Böylece Avrupa'yla entegreyiz" düşüncesi de Türkiye'nin uğradığı olumsuz muameleyi mazur gösteremez. Türkiye'nin nihai amacı için yeterli sayılamaz.
Köln zirvesinde başta Almanya olmak üzere birçok AB üyesinin Türkiye'ye olumlu mesajlar verdiği, ama işi ve işbirliğini Yunanistan'ın bozduğu sözleri de artık inandırıcı olmuyor.
Burada, Yunanistan'ın diğer üyeler tarafından kullanıldığına inanmanın daha akla yakın olduğu görülüyor.
Türkiye'nin Yunanistan'a zamansız yakınlık gösterisine girip "işbirliği mesajı" yollaması da Köln zirvesindeki sonucu değiştirmediğine göre bu davranış da Ankara'nın yanlışı olarak önümüzde duruyor.
* * *
ANKARA bundan böyle yeni ve olumlu bir gelişme olmadıkça AB konusunu gündeme almayacak, bu Avrupa'ya da bildiriliyor. Bunun ne yararı olacak, tepkiler ne olacak göreceğiz.
Başbakan Ecevit'in sert çıkışı, "Avrupa Birliği bizim kapımıza gelecek ve üye olmamız için çağrıda bulunacak" sözleri doğru bile kabul edilse, yeni bir hayal kırıklığının da ifadesi sayılmaz mı?
Avrupalılar, özellikle Yunanistan ve İtalya'nın önderliğinde Türkiye'yi hem Avrupa'dan, hem Avrupa Güvenlik Sistemi'nden uzak tutuyor.
NATO'nun sadık üyesi, soğuk savaşta tüm Avrupa'nın savunucusu, o günün asker deposu Türkiye bugün yalnızlığa itiliyor.
Akıllı, ısrarlı ve istikrarlı yeni bir politikayla bu dışlamayı her şeye rağmen etkisiz hale getirmek Türkiye'nin yararına olacak. Ama bunu kim, nasıl becerecek?
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr