Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye şanssız bir ülke. Çünkü Başbakan Erdoğan’ın farkı vasıflarını adeta sıfırlayan bazı özellikleri var. Peki Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu farklı vasıfları neler?
Bir kez eski başbakanlarımız Erdoğan kadar çok dolaşmazlardı. Onların “yurt gezisine” çıktıkları zaman adeta olay olurdu. Çoğu günleri Ankara’da geçerdi.
Erdoğan öyle mi?
Adeta her gün başka bir yerde.Yurtiçinde veya yurtdışında. Komşu ülkelerde veya uzak ülkelerde. Yorulmadan, usanmadan...
Sonra, eski başbakanlar az konuşuyordu. Konuşurlarsa olay oluyordu.
Erdoğan adeta hiç susmuyor. Susarsa olay oluyor, konuşursa değil. Konuşmalarını hazırlayanlar bıkmıyor, usanmıyor, ona konuşma yetiştirmekle ömürleri geçiyor. Erdoğan her konuda konuşuyor, mesaj veriyor. Konu önemliymiş, sıradanmış, hükümet işiymiş, parti işiymiş demiyor, hep konuşuyor.
Ya Erdoğan’ın bakanları. Bunlar Erdoğan’ın memuru mu, bakanı mı belli değil.
İçişleri Bakanı, Maliye Bakanı, Milli Savunma Bakanı çok önemli değil mi?
Ama şimdi sanki bu bakanlıklar ve bakanlar yok.
Onların işini Başbakan Erdoğan üstlenmiş gibi.
Onların konularında da Erdoğan konuşuyor, açıklama yapıyor, yani onların konularında da yalnız ve yalnız Başbakan Erdoğan’ın istediği, söylediği oluyor; bakanlar Erdoğan karşısında, öğretmenin karşısındaki uslu öğrenci gibi el pençe divan.
* * *
Başbakan Medya ile kavga ediyor, yandaşlar yaratıyor. Erdoğan YÖK’ün başkanını adeta kendi düşüncesine paralel düşünen bir kişi yapma başarısını gösteriyor! Yargıyı, askeri kendisine bağlama yolunda mesafe alabiliyor.
* * *
İşte bunlar Başbakan Erdoğan’ın gelmiş geçmiş başbakanlardan farklı yanları.
Kendi ve AKP hesabına üstünlükleri.
Peki bu vasıfları, bu farklılıkları pozitif bir şekilde 73 milyon için kullanamaz mıydı, kullanılabilirdi. Eğer Başbakan Erdoğan 73 milyon için tarafsız davranabilseydi. Ayırım yapmadan 73 milyonun sorunlarına herkesi razı edecek, memnun edecek çözümler getirseydi, farklı vasıflarıyla Türkiye’nin sevgilisi olabilirdi.
Ama dediğimiz gibi Erdoğan imkânlarını Türkiye’nin bir grubu için kullanıyor ve Türkiye’nin diğer yarısını adeta dışlıyor.
Mesela, türban konusunda olduğu gibi, “üniversitede serbest ama ilk ve orta öğretimde ve kamusal alanda hizmet verenlerde türban yasak” diye ortaya tek başına çıksa emin olun Türkiye’de AKP’li olmayanların büyük bir kısmından da oy alırdı.
Günümüzdeki lider fıkdanı bir bakıma Erdoğan’ın şansı da sayılır. Rakibi yok.
Tüm 73 milyonun manevi de olsa lideri olmak bu kadar kolayken bunu elinin tersiyle itmek akıllılık anlamına mı geliyor? İşte Türkiye’nin şanssızlığı burada...

Haberin Devamı

AHMET SEVER
Bugünlerde Ahmet Sever’den medyada söz ediliyor. Hani şu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Basın Danışmanı’ndan. Ondan söz edildikçe ben de eski günleri hatırlıyorum. Ahmet Sever Milliyet’in Brüksel’deki temsilci-siydi. İyi bir gazeteciydi, efendi bir gençti.
Ben de Milliyet’te yöneticiydim ve o günler Türkiye’nin AB üyeliğinin çok tartışıldığı günlerdi. Unutamadığım, resimli haberi Ahmet yollamıştı. Biz de birinci sayfaya bu haberi büyüterek koyduk.
Haberin başlığı şuydu:
“AB’ye girdik...”
Ve resimde, AB binasını süpüren Türk temizlik işçisi görülüyordu.
Aradan bu kadar yıl geçti, değişen bir şey var mı?

Haberin Devamı

İŞTE YENİ TÜRKİYE!
Laiklik Anayasa’dan çıkartılmalı. Türkiye “din devleti” olmalı. Türkiye’de her grubun ayrı hukuku olmalı.
Kamusal alan olmamalı.
Türbansız kız, kadın olmamalı. Askerlik kalkmalı. Ordu terhis edilmeli.
Başsavcı emekli edilmeli.
Bugünkü YÖK Başkanı gelecekte Cumhurbaşkanı olup Çankaya’ya çıkmalı.
Üniter devlet tark edilmeli. Türkiye 50’ye bölünmeli. İşte ileri ve mutlu(!) Türkiye bazılarına göre böyle gerçekleşir!..
Tamam mı?

Haberin Devamı

KCK
Tarifte birlik yok

KCK nedir?
Dava başlayınca bazı gazetelerimiz “kutu” yaptı ve bu örgütü kendine göre tanıttı.
TV’lerdeki tartışmalarda da tartışmacının kimliğine göre KCK o kadar çeşitli tanıtıldı ki...
Bunların çoğu birbirini tutmayan anlatımlardı. Yani herkesin kendine göre bir KCK’sı vardı.
AKP’nin Kürt kökenli milletvekili Dengir Mir Mehmet’in sözleri, KCK’nın Güneydoğu’da müstakil bir devlet yapılanması olduğunu ortaya koyuyordu KCK’nın yasama organı, yürütme organı ve yargısı mevcuttu. Ve bunlar bugün çalışıyor, cezalar bile veriyordu.
Dengir Mir Mehmet CNN Türk’te konuşmuştu...
Mümtazer Türköne’de aşağı yukarı aynı şeyleri söyledi.
Prof. Türköne’nin Samanyolu TV’deki konuşmasının özeti Dengir Mir Mehmet’le çakışıyordu.
Bu iki uzmanın sözlerinden şu özeti çıkardım.
KCK içinde, Kürdistan’ın meclisi var, bakanlar kurulu var ve adliyesi var. Yani Bağımsız Kürdistan’ın yasama, yürütme ve yargısı hazır.
Peki KCK’nın içinde emniyet gücü var mı?
O da var. PKK onun hem ordu hem polis teşkilatı...
Öyleyse her şey hazır, iş bir ilana kaldı. Müstakil devlet de herhalde az zaman sonra duyurulur.

BARIŞ
Öcalan’ın elinde

PKK 31 Ekim’e kadar ateş kesti. Yani, savaşa üç gün var.
Demokrat Toplum Kongresi Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, Abdullah Öcalan’la bu konuyu konuşacağını açıkladı.
Görüşme hava muhalefeti nedeniyle pazartesiye kaldı.
Ama Tuğluk’un ve arkadaşlarının talebinde değişiklik yok. Onlar ateşkes süresinin uzatılmasını istiyorlar.
Ve bunun için Abdullah Öcalan’ın örgüte çağrı yapmasını istiyorlar.
Tuğluk’un şu sözleri de ilginç: “Ateşkesin devam etmesi herkese yarar. Türkiye’de barış havası olduğu anlaşılıyor.”
Bize de inşallah demek düşer.

FELAKET
Geliyorum dedi...

On günde unutuldu, gitti.
Her şeyi olduğu gün konuşuyoruz, sonra boş veriyoruz.
Boğaziçi Köprüsü’nde koşu yapıldı, 100 bin İstanbullu da köprüye koştu. Köprü anormal derecede sallandı, neredeyse yıkılacaktı. Bazılarına göre bu “rözenans” olayı önlenmezse bugün olmazsa bir gün köprüyü yıkabilir. Bu nedenle şunu da öğrendik. Köprülerimizin günlük toplam kapasitesi 250 bin araç.
Boğaziçi Köprüsü’nden günde 100 bin, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ndense günde 150 bin araç geçmesi öngörülmüş, hesaplar buna göre yapılmış.
Oysa iki köprüden günde 550 bin araç geçmektedir.
Yani kapasite çok aşılmıştır.
Koşu günündeki rözenans olayı ve her gün fazla araç geçmesine müsade edilmesi, tehlike işaretleri sayılmaz mı?
Bize göre sayılır. Çünkü felaket geliyorum demez, geliverir...
Ama burada haber de verdi.