Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın olağanüstü bir durum olmazsa, Çankaya’ya çıkacağını bu köşede günler önce yazmıştık.
Erdoğan Çankaya’ya çıkmak istiyor ve çıkacak. Bizim kanaatimiz ve göstergeler bu yönde. Tayyip Erdoğan’ın önünde bu isteğe engel olabilecek kendinden başka siyasi bir güç de yok.
Erdoğan AKP’yi tek başına ayakta tutan bir kişi, yani AKP=Erdoğan olduğuna göre onun isteği tabii ki iktidarda kalmak isteyen partinin de isteği olacak.
***
Biz Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü bugünlerde ne kadar beğenirsek beğenelim o, Erdoğan olmadan AKP’nin bütünlüğünü ve iktidarını koruyamaz.
Biz Erdoğan’ın bütün insanlarımızı yani 76 milyonu kollayıcı, mülayim demeçler verici bir lider olmasını istedikçe o aksini yapabiliyor.
Bir bölümü methederken geri kalanları küçümsüyor, adeta onların temsilcilerine küfrediyor.
Ama bu sertlik onu iktidarda tutuyor.
Demek ki biz yanlışı savunuyoruz. O, iktidarda kalmak için kendi doğrusunu yapıyor. Yani “iktidar için sert olmak lazım” diyor. Ama bu sertliğin yani Başbakan Erdoğan’ın “babacan” olmama tutumunun AKP’nin yararına da olsa sonuçta milletin aleyhine olacağını da söyleyelim.
***
Bütün bunları şunun için ifade etmeye çalıştım.
Gül günü geldiğinde yani 2015’te, Erdoğan gibi AKP iktidarının etkili başbakanı olamaz. Tabiatı buna uygun değil. 2015 seçimlerine kadar Bülent Arınç, Binali Yıldırım, Ali Babacan veya Ahmet Davutoğlu’ndan biri veya başka AKP’li başbakan olabilir görüşüne gelelim.
Kim, hangi AKP’li, geçici veya daimi başbakan olursa olsun bir Tayyip Erdoğan olamayacak.
AKP için çare, cumhurbaşkanı olsa bile Erdoğan’ın ülkede fiili veya hukuki başkanlık etmesidir.
Ve Tayyip Erdoğan sıfatı cumhurbaşkanı da olsa AKP’ye başkanlık edecektir.
AKP iktidarının devamı için o buna mecburdur.

Haberin Devamı

FAKÜLTE

Tek sınav yapsa

Türkiye’nin nüfusu genç ve artık üniversite diploması almayan bu gençlere iş yok. Bildiğime göre Türkiye’de üniversite sayısı 171 oldu.
***
Bizim zamanımızda her fakülte kendi giriş sınavını kendisi yapıyordu.
Benim girdiğim yıl bin 13 kişi hukuk fakültesini istemişti. Oysa birinci sınıf amfisi bin kişilikti.
Fakülte yönetimi 13 fazla başvuru için sınav yapmayı gereksiz buldu ve bizler fakülteye sınavsız başladık.
Bu sistem, fakülteler sınavdan bile vazgeçme yetkisini, serbestisini vermesi bakımından da yararlı olduğunu gösterdi.
***
Bir süre sonra hukukla aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nde de okumak istedim. “Gazetecilik”e de başka fakültede de okuyan ancak 5 öğrenci alınacaktı. Sınav yapıldı. Yanılmıyorsam sınava 750 kişi girdi, alınan 5 kişi arasında ben de vardım.
Öğrencilerin üniversiteye giriş sınav şekli sonra çok değişti. Öğrencilerin hepsi istedikleri fakülteye artık giremiyordu. Tesadüfler de rol oynayabiliyordu.
Birçoğu sınavın azizliği ile birinci derecede istediği değil de alt sıralara yazdığı bir fakülteye de giriyordu.
***
Sınav sistemleri yazboz tahtasına dönüştü.
İşte o yüzden fakültelerin giriş sınavlarını, tek sınav halinde, kendilerinin yapmasının daha yararlı olacağını sanıyorum.

Haberin Devamı

TRAFİK

Haberin Devamı

Geç kalıyoruz

Çıkın ana caddelere, bakın etrafa. İnşaat, inşaat, inşaat değil mi? Zaten ilanlarından da belli.
İnşaat var ama altyapı yok. Yol yok.
Bunları kim yapacak? Daha doğrusu yaptıracak?
Bir bölgemizde bir şerit otobüslere tahsis edildi.
Ne oldu?
Bu sistem yaygınlaşacak mı?
Motosikletler için artık ayrı bir yol gerekir. Ne zaman göreceğiz?
Motorlu araçlar kaldırımlarda park ediyor. Yolları tıkıyor.
Acele “otopark” lazım. Belediye geçenlerde bir proje açıkladı ama o kadar, sonu gelmedi.
Trafik polisi yetersiz.
Halkın avukatı gazeteciler olmasa kim olacak?
Öyleyse sorunlar ele alınıp çözümlenene kadar biz de bu sorunları konu ediyoruz ve edeceğiz.

ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ...

* Muhalefetin Çankaya için anlaşması belirdi..
Erdoğan’a kötü haber...
* Son 30 yılda ne oldu?
Zengin daha zengin, fakir de öyle...
* Ön dişlerle yemek huysuz yapıyor.
Demek ki Kılıçdaroğlu ön dişlerle yiyor.
* Söz sırası CHP’li kadınların.
Geç değil mi?
* Başbakan Erdoğan uzlaşma çağrısı yaptı.
İster inan, ister inanma.
* “Ak Parti döneminde nefes aldık”.
Son nefes olmasın...