Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TÜRKİYE'de pek çok aykırılığın temelinde gelir dağılımı adaletsizliği var.
Kırdan kente göç bunun en belirgin örneği.
Olduğu yerde kazanamayan, yaşayamayan, mutlu olamayan büyük şehirlere akıp varoşları oluşturuyor.
Ama bu kitle, bu göç sonunda mutlu olabiliyor mu? Aradığını bulabiliyor mu?
Bulsaydı ne çeşitli aşırı sol fraksiyonlar doğardı, ne de dergah adı altında istismar yuvaları...
Bunlar, gelir dağılımı adaletsizliğinin doğurduğu, beslediği mutsuz insanlarımızın bir yere ait olmak, şahsiyet kazanmak ihtiyacının sonucu değil mi?
Devletin, hükümetlerin, ekonominin dışladığı, sahip çıkmadığı insanların iltica edecekleri başka neresi olabilir?
* * *
1996'da daha da bozulan gelir dağılımı, yurtiçi tasarrufların GSMH'ye oranını da düşürdü. 1996 için yüzde 23.1 olan hedefe karşılık, gerçekleşmenin yüzde 19.6'da kalacağı anlaşıldı. 1997 yılı için de hedef yüzde 20.8 olarak belirlendi. Böylece cari fiyatlarla GSMH'nin beşte birinden daha düşük bir bölümü yatırıma ayrılabilir hale geldi. Oysa VII. Plan dönemi sonunda GSMH'nin dörtte birinin yatırıma ayrılması hedeflenmişti.
Bu ne demek?
İşsizliğin, gelir dağılımı adaletsizliğinin giderilememesi demek.
Bu ne demek?
1997'de de daha önce olduğu gibi gelir dağılımının iyileştirilmesi, refah seviyesinin yükseltilmesi için büyük gayret sarfetmek gerekecek demek.
Bu arada, süren gelir dağılımı adaletsizliğinin kötü sonuçlarına da katlanacağız demek.
* * *
TÜRKİYE coğrafyasında adeta iki ayrı ülke var.
Biri İsviçre gibi, öteki Bangladeş.
Bakın İstanbul'da Carrefour, Galleria, Capitol, Akmerkez ve Carousel alışveriş merkezlerinin yılbaşı cirosu 1.5 trilyonu geçiyor.
Ama bu arada İstanbul'da iki bin lira daha ucuz ekmek almak için erken saatlerde kalkıp uzun kuyruklar oluşturan insanlarımız da artıyor...
Bu çelişki var olduğu sürece huzurlu bir ortam sağlanabilir mi?
* * *
TÜRKİYE'de kişi başına üretimimiz, milli gelir rakamımız 2 bin 500 - 3 bin dolar iken, bakın bu rakam Avrupa Birliği ülkelerinde 25 bin dolarla 30 bin dolar arasında.
Türk insanının yıllık ortalama tüketim gücü 3 bin 617 dolarken bu rakam Avrupa Birliği'nde 12 bin dolar.
Türkiye'de bin kişiye 30 otomobil düşüyor. Oysa Yunanistan'da 180, Portekiz'de 280, İspanya'da 300, İtalya'da 480...
On yıldır enflasyon yüzde 70'in altına düşmüyor. Böyle bir ülkede adil gelir dağılımından nasıl söz edilebilir?
* * *
TÜRK Tabipler Birliği doktorların muayene ücreti tariflerini yayınladı.
Zamlı yeni tarifeye göre örneğin İstanbul'da bir uzman hekimin muayene ücreti 2 milyon lira oldu.
Komik.
İstanbul'da genellikle 5 milyon liradan aşağı doktor muayene ücreti yoktu ki...
7 milyon lira alanlar da vardı.
O nedenle değil mi ki; bir Türkiye 7 milyon lirayı verip muayene olurken öbür Türkiye hastane koridorlarında günlerce kuyruklarda sürünüp, ancak üç beş ay sonraya gün alabiliyor...
Baş düşman; gelir dağılımı adaletsizliği.
O düşmanla mücadelede başarılı olmadan diğer sorunlar çözümlenemez...