Bu bayramda da "Bayram Gazetesi" tartışması canlandı. Önümüzde Kurban Bayramı olduğu için bu tartışma daha da önem kazandı.
Kimi çıksın, kimi kalsın dedi.
Benim temennim önümüzdeki bayram "Bayram Gazetesi"nin çıkması.
Çok mükemmel bir yayın olduğu için mi?
Değil.
Bir boşluğu doldurduğu için.
Yıllar boyu bayramlarda günlük gazeteler çıkmazdı. Bir gün geldi, bu gelenek bozuldu. Görünürdeki amaç bayramda da okuyucuya alıştığı gazeteyi sunmaktı.
Ama ne oldu?
Bayramlarda görüyorsunuz. Çıkan gazeteler alıştığınız gazeteler mi?
Öyleyse bayramı yine Bayram Gazetesi'ne bırakalım, hiç olmazsa gazetecilerin de tatil yapmayanları iki bayramda beş gün tatil yapabilsin, enerji depolasın.
Matbaatların eksikleri giderilsin, makinelerin bakımı yapılsın.
* * *
Milliyet'te "Çapraz Ateş"te dün "Herkes gazeteci olur mu?" tartışması vardı.
Her mesleğin özellikleri var.
Gazeteciliğin sırrı, eğitim kadar deneyimin de önemli olmasında yatıyor.
Deneyim ise usta - çırak münasebetiyle ve yap - bozla sağlanıyor.
Yanında çalıştığınız ustaların hatasını, sevabını "full - time" göre göre, uyarısını duya duya, yaptıklarını izleye izleye en iyiyi yapmayı, yazmayı öğreniyorsunuz ve bu süreçte başarısız olanlar elenirken siz işinizde ilerleme fırsatını buluyorsunuz.
İşte gazeteciliği bazı mesleklerden ayıran da bu oluyor.
Kaç yıl gazetecilik yaptığınız, ustalarınızın kim olduğu, daha sonra da kimleri yetiştirip bu piyasaya saldığınız önemli kriterleri teşkil ediyor.
Özetleyelim; gazetecilik eğitimli herkese açık bir meslektir. Ama bu mesleğe girmek kolay, kalmak zordur.
Bu mesleğe torpille de girebilirsiniz ama torpille kalamazsınız.
Çünkü bu meslekte; "ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz..."
Ve gazetecilik dışında, mensuplarının her gün, her an sınava tabi olduğu bir başka meslek daha yoktur.
Hem de sınav jürisi 65 milyon kişiden oluşan...
Tevfik Fikret Koçak, Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünde öğrenci.
Hatay'dan gelmiş, cebinde en çok 100 milyon lira olmuş, o da ev kirasını ödediği gün.
Geçen akşam "Kim 500 Milyar İster?" programına katıldı.
Para kazanırsa bilgisayar alacaktı.
Kazancı 8 milyara kadar geldi.
Kazancının 16 milyara yükselmesi veya 7.5 milyar kayıpla 500 milyona inmesi için gelinen son nokta şu oldu:
"Livaneli'nin, Yaşar Kemal'in romanından film yaptığı eser hangisidir?" Tevfik Fikret Koçak cevabı bilmiyordu. Bu nedenle cevap vermemek, 8 milyarı alıp gitmek istiyordu. Bu konuda kararlı olduğunu da ifade etti. Öyle olduğu halde Kenan Işık allem etti, kallem etti öğrenciyi bilmediği cevabı vermek zorunda bıraktı.
Ve 7.5 milyar uçtu.
Kenan Işık'ın tutumu yanlıştı, yaptığı aleni haksızlıktı.
O öğrenciye 7.5 milyarı şimdi Kenan Işık ödemeli.