Bir anda gözlerim yaşardı. Bu yaşlar gazetede ve evde, gündüz ve gece 48 saat, dakika dakika TV başında beklediğim için değil, 42 yıllık bir özlemin gerçekleşmesi nedeniyleydi. Yani bunlar sevinç gözyaşları idi. Hükümeti kutlarım.Yoksul, kalabalık ve Müslüman Türkiye AB ile müzakerelere başladı.Tam üyelik müzakereleri boyunca Türkiye sorunlar yaşamayacak mı?Yaşayacak.Ama olsun başladı ya...* * *Türkiye 17 Aralık'ta Avrupalılardan söz aldı."3 Ekim'de AB ile Ankara arasında müzakereler başlayacak" diye.Bu, 42 yılın sonunda gelinen nokta idi. Sondan bir önceki nokta...Arada Türkiye gümrük birliğine girdi. Niye bu gümrük birliğinin şartlarını kabul etti? Sonunda AB'ye gireceğiz diye.O sonun başlangıcı 3 Ekim de geldi ama deyim yerindeyse AB'de bazıları mızıkçılık yaptı.Türkiye için Avusturya'ya göre "tam üyelik" yerine "imtiyazlı ortaklık" olmalıydı.Ankara işte bunu kabul edemezdi.Avusturya'nın bu tutumunu Türk halkı da en azından not ediyordu.* * *Avusturya'nın tutumu hep benzer şekilde olmuştu. Ekseriyete karşı idi. Ama baskı karşısında da tutumunu hep değiştirmişti.Haider denen "Hitler" benzerinin iktidardan mahrum edilmesi de böyle oldu.AB ve ABD ortak direnç gösterince Haider'in iktidar olması önlendi.Viyana baskıya kuzu kuzu boyun eğmişti.Bu kez de Türkiye'nin AB ile müzakerelere başlaması için öyle oldu. Çerçeve anlaşmasına "özel statü" yerine "AB'nin Türkiye'yi hazmetme kapasitesi" tabiri sokuldu. * * *8 milyonluk Avusturya'nın 24 üyeye karşı tek başına direnmesi AB'nin bundan böyle krizlere gebe olduğunu da ortaya koyuyor.Bundan önce de AB'de krizler çıkmıştı. Mesela, en büyük kriz Irak müdahalesinde Avrupa'nın ikiye ayrılmasıyla doğmuştu.Bir kısım AB devletleri müdahale için ABD'nin yanında yer alırken, bir bölümü müdahaleye karşı çıkmıştı.* * *Sonra Ankara'nın karşısına, Kıbrıs Rum tarafı NATO'ya ve OECD'ye girmek isterse Türkiye'nin veto hakkını kullanmayacağı maddesi çıktı.Bu da ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın müdahalesiyle şöyle veya böyle atlatıldı.Türkiye yepyeni bir yaşama başladı.Hayırlısı olsun. 42 yıl bu cümleyi bekledim. O cümleyi söylemek Abdullah Gül'e nasip oldu. Dışişleri Bakanı AKP binasından çıktı ve gazeteciler arasından zorla geçti. Geçerken de "Mutabakata vardık" dedi. Dışarıda Türkçe, mahkemede Kürtçe konuşuyor, ifadesini tercümanla veriyor.Aynı kişi, "Şeyh Sait şehittir. Kürtlerin önderidir. Bir gün mutlaka adına büyük bir abide yapılacaktır" diyor.Bunları söyleyebilen, Türkçeyi çok iyi bildiği halde Kürtçe ifade veren Türkiye'de bir parti lideridir. Abdulmelik Fırat.Yoruma gerek var mı? FIRAT NE YAPIYOR? DİKKAT Uluslararası Ruh Hastaları Hakları Derneği Türkiye raporunda ilginç iddialarda bulundu: Raporda "Çocuklar yatağa bağlanıyor, anestezi yapmadan elektroşok uygulanıyor" dendi.İşin ilginç yanı, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi eski Başhekimi Arif Verimli'nin tutumuydu.Önceleri, "Teknik yetersizlik nedeniyle ülkemizde narkoz verilmeden elektroşok uygulanıyor" diyen Verimli, sonraki TV programlarında bu söylemini değiştirdi.Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ise Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme yurtlarındaki cinsel istismar nedeniyle beş yılda 478 dava açıldığını bildirdi. Dava konusu olmayan kim bilir daha ne kadar taciz ve tecavüz var? Bunlar insan hakları ihlalleri olarak kayıtlara geçti.Ya hayvan hakları ihlalleri. Onlardan da söz etmemiz gerekti, ama yerimiz bitti, başka zaman ondan da kısaca söz ederiz. Hastalara işkence HÜLLE Mİ? Devletten maaş alanlar arasında milletvekillerinin iki dokunulmazlığı var. Birini biliyorsunuz.Diğerini de ben söyleyeyim. Ekonomik dokunulmazlık. Daha doğrusu avantaj. Önce milletvekillerinin birer danışmanı bulunuyor. Öyle ki milletvekillerinin bazısı kendi akrabalarını tanıdık milletvekiline danışman yapıyor. O tanıdık milletvekilinin akrabasını da kendi danışmanı diye yanında görevli gösteriyor. Bazısı için aslında al gülüm, ver gülüm. Bu tutum o bazı milletvekillerine yakışır mı?Yakışmaz. Bunun için de "hülle" yöntemi, TBMM'yi karıştırıyor. TBMM Başkanlığı başka vekilin kadrosundan gösterilerek Meclis'te istihdam edilen "akraba danışmanlar" hakkında inceleme başlatıyor.Devletten maaşlılara nispetle milletvekillerinin avantajı danışmanla da bitmiyor.Her milletvekilinin bir de sekreteri var. Bir de sağlık giderleri var.TBMM, milletvekilleri ve personeli ile bakmakla yükümlü oldukları toplam 24 bin 954 kişi için geçen yıl ocak-mayıs ayları arasında toplam 22 milyon 674 YTL harcama yapıyor.TBMM Başkanı bu dönemde sağlık harcamalarında toplam 3 milyon 141 bin YTL'lik tasarruf sağlandığını açıklıyor. Üstelik bu kadar avantajı olan vekiller ne maaş alıyor? Maaşlar 7 milyar, birçoğunun 2 milyar emekli maaşı da aldığını kabul edersek 9 milyar lira. Az mı? dheper@milliyet.com.tr Vekil olmak var