Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’nin güncel sorunu “bölünme” sorunudur. Kim ne derse desin Türkiye yıllar sonra el birliği ile bölünmenin eşiğine getirildi. Ya bu eşikten içeri geçecek, yani bölünecek ya da geri adım atıp kurtulacak... Gerisi boş laf...
TV’lerde konuşan pervasız “bölücüler”i her akşam dinlemeyenler bu konuda konuşamaz. Konuşurlarsa onlara “bilmeden ahkam kesmeyin” denilebilir. Bilmeden, dinlemeden bölünme korkusunu yaşayanlara da “bölünme kuruntusu yapmayın” dedikleri için, tarih onları da bölücülerin işini kolaylaştıran suçlular olarak yazacaktır.
Bakın örnek olsun diye, üst üste yayınlanan TV’lerdeki 3 tartışma programından söz edeyim.
* * *
İlk tartışma Haber Türk’teydi.
Prof. Metin Heper’le Siirt Milletvekili Osman Özçelik tartışıyordu.
BDP’li Osman Özçelik’in sözleri benim tüylerimi diken diken etti.
Adam aleni “ayrılacağız” diyordu. Yani, bizim istediklerimiz yerine getirilmezse ayrılacağız.
Oysa bölücülerin istekleri kabul edilebilir gibi değil.
Ve milletvekilimiz(!) devam etti: “Anayasa’da Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür. Böyle yazıyor.
Hayır ben Kürdüm, Türk değilim.”
Bölünme başka nasıl istenebilir?
Bu Türk milletvekilinden adeta Türklüğe aleni hakaret değil mi?
Oysa Kürt asıllılara “kardeş” diyoruz, hakaret aklımızdan geçmez, geçmiyor.
* * *
Ertesi akşam NTV’deki tartışma programına 3 “Kürtçü” “bölücü” çağrılmıştı.
Bunları da dinleyen, artık Türkiye için “bölünmeden başka yol kalmadı” diyebilir.
O bölücü tartışmacılar hep 40 hatta 70 yıl önceki olayları bugünmüş gibi isteklerine gerekçe olarak ileri sürüyorlar.
Bugüne gelmek işlerine gelmediği gibi, o günkü şartlardan, yani yalnız Cumhuriyet’teki 25 Kürt isyanından hiç söz etmiyorlardı. Yani kendilerince akıllılık ediyorlardı. Doğru olmayan bilgilere dayanıp propaganda yapıyorlar, Güneydoğulu çoğunluğu, eski defterleri karıştırarak tahrik etmek istiyorlar.
Bu derece hürriyet, acaba İran’da, Suriye’de, o görüşler için, o bölücü ve hakaret edici görüşler için var mıydı?
Başka ülkelerde de olabilir miydi?
* * *
CNN Türk’te pazartesi akşamı yapılan tartışmada da AKP Milletvekili Dengir Mir Mehmet’in sözleri KCK’nın Güneydoğu’da müstakil bir devlet yapılanması olduğunu ortaya koydu. Yani KCK’nın yasama organı, yürütme organı ve yargısı var. Ve bunlar bugün çalışıyordu. Yargılama yapıyor, cezalar veriyordu.
TV’lerde her akşam bölünme isteyenlerin propagandaları var. Onlar mesafe aldıklarını hesap ediyorlar, daha doğrusu bu izlenimi yayıp taraftarlarını çoğaltmak istiyorlar.
Ama anladığım kadarıyla bu bölücülere şimdilik yeterli, tesirli cevap verilmiyor.Çünkü karşı görüşte olanlar Güneydoğulu kardeşlerini gücendirmemek için çok dikkatli davranıyorlar. Bunu izleyip görüyorum.
Ama bunun da bir sınırı var.
* * *
Üstelik bu bölücü takımı Güneydoğu’nun tümünü de henüz temsil etmiyor.Belki onlar, bu bölücü davranışlarıyla Kürt kökenli kardeşlerimizin de mühim bir kısmını tedirgin ediyor, rahatını kaçırıyor.
Bölücülüğe karşı olanlar, istenmeyen hareketlerde bulunsun da, Güneydoğu halkının tümü onların yani bölücülerin yanında yer alsın istiyorlar.
Ama ne yaparlarsa yapsınlar. Nihai amaçları olan bağımsız devlete varamayacaklar ve 73 milyonun kardeşliğini bozamayacaklar.
Bölme teşebbüsü eşikten dönecek. Yeter ki Ankara uyumasın...

Haberin Devamı

Kurbanın canını acıtmayınHer Kurban Bayramı’ndan önce yazıyoruz, öneriyoruz.
Geçen bayram arifesinde de, bu köşede “Hayvanın canı yok mu?” demişiz. Kurbanlıklar acaba canları acıtılmadan kesilemez mi?
Kesilir. Mezbahadaki hayvanlar da... Kesmeden önce bu hayvancıklar uyuşturulabilir. Uzmanlara bunun için, en iyi uyuşturma yolu için başvurulabilir. Hiç olmazsa bu bayram geç kalmasak.

Haberin Devamı

DAVUL ZURNA AZ...
“Türkiye’ye dönük terör, kendi komşularımızla, Avrupa’yla, Amerika’yla irtibatlıdır. Hepimiz bunu biliyoruz. Irak ve Suriye faktörü vardır. İran vardır.
Bütün Avrupa ülkeleri veya birçoğu terörün finans kaynağıdır, örgütlendiği yerlerdir. Bu devirde hiçbir ülke, diğer bir ülkeye terör götüren bir organizasyonu kendi ülkesinde barındıramaz, barındırmamalı.
Türkiye burada sabrının sınırındadır.”
Bu sözler İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın.
Yoruma gerek var mı? Bakan terörün kaynaklarını açıklıyor. Kimler Türkiye’yi parçalamak istiyor, anlatıyor. Yani bizim “bölücüler”in kimlerle işbirliği yaptığı bir kez daha belirtilmiş oluyor. Tabii, “anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az” da diyebiliriz.

Haberin Devamı

BÖLÜCÜ Ve dış güçler
“Türkiye güçlenecek mi?
Büyük devlet olacak mı?
Saygınlığı artacak mı?
Buna engel olunmalıdır.
İşte zaman tam zamanıdır. İktidar dışa muhtaç ve güçlü muhalefet mevcut değil.”
Bu akıl yürütmeyi yapan ve Türkiye’yi parçalamak için tam zamanıdır diye harekete geçenler var.
Bakın, “Bugün” gazetesinin manşeti “Türkiye’yi durdurma planı.”
Ve bu manşette özetle şöyle deniliyor: “Türkiye’nin Ortadoğu’daki nüfusunu azaltmak için ve bölgede kendi etkilerini sürdürmek isteyen İngilizlerin planının bilgileri ortaya çıktı. Bu hedeflere varılması ve başarı için bir Kürt devletinin kurulmasını tarih boyunca İngiltere şart görüyor.”
Gördünüz değil mi, dostumuz İngiltere Türkiye aleyhinde ne planlar kuruyor. Söyleyenler ne doğru söylemiş değil mi? “Dost yok, menfaat vardır” diye.
Dışarıda Türkiye’nin bölgesinde güçlenmesini istemeyen, bunun için planlar yapan belki başka devletler de vardır.
Yani Türkiye’nin gelişmesini durduranlar, dış güçler ve onların maşası olan bölücüler.
Ama iki grup da amaçlarına varamayacak. Yeter ki biz bu oyunları, bu paslaşmaları görelim, farkında olalım.

BAŞBAKAN İşsiz gençler...
Üniversiteler dertli, üniversiteli dertli. Çünkü Başbakan, “Her üniversite mezunu iş bulacak değil” diyor.
“Peki, öyleyse üniversiteleri neden kuruyorsunuz, açıyorsunuz?” demezler mi insana?
Diplomalı işsiz olsun, diye mi?
“Sosyal devlet” nerede kaldı?
O branşa, o iş koluna ne kadar çalışan lazımsa o fakülteye o kadar öğrenci alsanız, olmaz mı? Yani eğitim ve iş planı yapsanız doğru hareket etmiş olmaz mısınız? Okumuş gençlerin dörtte biri işsiz gezmese olmaz mı? Başbakan’a bu cümle yakışır mı?
Sonra üniversitelilerle ilgili Türkiye’de çok önemli bir iddia var. ÖSYM’nin hesabına, KKTC’den yatırılan sınav harçlarının Türkiye’deki hesaplara aktarılmayarak milyonlarca lira vurgun yapıldığı ileri sürülüyor. ÖSYM’de görevli bazı üst düzey bürokratların, bu paralarla KKTC’de villa ya da arsa satın aldığı iddia ediliyor.
Bundan önce de KPSS sınavı skandalı çıktı.
Kopyaya önayak olanlar tutuklandı. Yani ÖSYM’de yolsuzluk diz boyu.
Acaba bu yolsuzluklar ne zamandır var. Eskiden de vardı da bizim mi haberimiz olmuyordu. Yolsuzlukların üstü örtülmemeli. Başbakan bu konuda bugüne kadar neden sustu?
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç “her kurum kendi sınavını yapsın” dedi.
Belki yolsuzlukları önlemek için bu bir yol.
Ben Hukuk Fakültesi’ne girerken her fakülte ayrı sınav yaparak öğrenci alıyordu. O zaman, Arınç’ın şimdi önerdiği yol kullanılıyordu. Ama bugün YÖK Başkanı, Arınç’ın önerisine hemen karşı çıktı, “olmaz” dedi.
O olmaz, bu olmaz, ama yolsuzluk da olmamalı.