Büyüyen, değişen, başkalaşan Türkiye'de İstanbul'un yerini tayin etmek gerekiyor önce.
Acaba bu şehir, Türkiye ölçeğinde sanattan düşünceye kadar birçok alanın göstergesi midir?
Yoksa kendi başına, bütün ölçütleri il sınırları içinde toplayan, kendine özgü bir değerlendirme dizgesine mi sahiptir?
Anadolu'dan göçe rağmen bünyesini koruyabilmiş midir?
Her büyük metropol gibi kozmopolitlik vazgeçilmez bir niteliği midir?
Gerek doğası, gerek yerleşim düzeni, gerek mimari haritası tahribata karşı direnerek kendi niteliğini koruyabilmiş midir?
İstanbul, değişen Türkiye'nin kimliğini ne oranda temsil eder?
Halkına İstanbullu diyebileceğimiz bir şehirli tipi hala yaşıyor mu?
Bu soruları Doğan Hızlan'ın cuma günü Hürriyet'teki köşesinden aldım.
Doğan yazısını şöyle bitiriyor:
"Tahribata, yağmaya direnen İstanbul hala güzelliğini, kültürünü koruyarak geleceğin süper kenti olmaya hak kazanmıştır."
Çok doğru...
* * *
İSTANBUL sevgisini yüreklerinden atamayanlar için bu şehir her haliyle güzeldir.
Ama güzellik bir yana bu şehrin çağdaş, uygar olması da gerekir.
İşi pratiğe dökelim. Geçen gün Sarıyer'in yeni Belediye Başkanı'yla yapılmış dokuz sütunluk bir röportaj vardı.
İstanbul'un bir büyük parçasının Belediye Başkanı Sedat Özsoy'un belki de en önemli cümlesi şu:
"Her evin çatısı olacak."
Bir süre önce Kağıthane Belediye Başkanı Arif Calban da, "Her evin mutlaka boyanacağını" ilan etmişti.
O çatısızlığın, o boyasızlığın ilkelliğine çağdaş, uygar bir kentte, nasıl müsaade edildiğine şaşıyorum.
Ve ona müsaade eden yetkililere, İstanbul düşmanlığından başka bir sıfat da yakıştıramıyorum.
* * *
NÜFUSUMUZUN yüzde 70'i şehirlerde yaşıyor.
Ancak şehirdekilerin yüzde 42'si gecekondularda oturuyor.
Türkiye'de gecekondu demek; genellikle Hazine arazisine yapılan ruhsatsız konut demek.
Bugün şehirciler İstanbul'un nereye kadar, nasıl genişleyeceğine veya genişlemeyeceğine karar vermeliler.
Nerelerde ne tip inşaat yapılacağını saptayıp onun dışına çıkışı önlemeliler.
Sanayinin ve işyerlerinin şehri istila edişine dur demeliler.
Yeşil alan israfı durdurulup tarihi eserleri, yüksek binaların kuşatmasından kurtarmalılar.
İstanbul tüm özelliklerini kaybediyor, sıra güzelliğine geldi.
Yöneticilerin, ilgililerin, hatta sivil toplum örgütlerinin şehrin geleceği için ciddi öneriler getirmeleri gerekiyor.
Çağdaş İstanbul ancak böyle gerçekleşebilir.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr