TÜRKİYE özellikle 1983'ten beri, ana hatlarıyla söylemek gerekirse, kalkınmayla uğraşıyordu.
Refah iktidar oldu, nelerle uğraştığını görüyorsunuz.
Avrupa Birliği'ne girecektik, 2000'li yıllarda İtalya'yı yakalayıp geçecektik. Orta Asya'ya açılacaktık.
Ne oldu?
Refah geldi, ülke hedeflerini şaşırdı.
Şimdi de yeni bir tartışma çıktı ve buna bağlı olarak bazı Refahlıların devlet yapısını değiştirmeye yönelik sloganları doğdu:
"Şeriat, İslam demektir."
Yüzeysel değil de biraz derine inerek bakarsanız "Ne ilgisi var?" diyebilirsiniz.
Hukukta, bir lafzi bir de gai tefsir var.
Bugün bizim şeriatçıların "şeriat"la anlatmak istediği nedir, buna mı bakmalıyız, yoksa lügattaki basmakalıp karşılığa mı?
Söylenecek olan şudur:
Bugün bazıları "şeriat"la İslamı değil, İslam hukukunun bir bütün halinde uygulanmasını hedefliyorlar. İslami devlet düzenini amaçlıyorlar.
Siyasette de, devlette de, adalette de, kıyafette de din kurallarının geçerli olmasını ifade etmek istiyorlar.
Yoksa salt, "şeriat" İslam demekse; buna karşı çıkmak mümkün müdür? İslamın ibadetle ilgili kurallarına hayır diyen, bu anlamdaki şeriatı reddeden zaten yoktur.
"Şeriata karşı olan İslama karşıdır" izlenimi vermek, bunu savunmak olsa olsa bir yutturmacadır. Ve maksadı saklama amacına yöneliktir.
Laiklerin itirazı dine değil, İslama değil, İslam anlamındaki şeriata değil, şeriatı siyasete alet etmeyedir, siyasal şeriatadır, yaşamı, devleti dinsel kurallara uydurma girişiminedir. İslami devlet düzeni, anlamındaki şeriatadır.
* * *
LAİKLİK dinsizlik değildir.
Laiklik İslama ve ibadete de karşı değildir.
Aksi söylemler, iddialar dini politikaya vasıta olarak kullanmak isteyenlerin hezeyanlarıdır.
Çünkü laikliği savunan büyük çoğunluk, dinine de bağlı olan, dindar olan, Müslüman olan insanlar değil midir?
Dini kuralların ahiret ve ibadete ilişkin olanlarının bugün her zamankinden daha da güçlü olarak gündemde olduğu meydanda.
Örneğin hacca gidenlerin sayısı yıllar içinde her geçen gün artmıyor mu?
Sivil yaşamı, günlük yaşamı tanzim eden hukuk kuralları ise teokratik Osmanlı Devleti'nde bile zaten Batı'dan alınmamış mıydı? Bugün de izlenen yol budur. Aksini savunmak en başta bugünkü Anayasa'yı tamamen değiştirme istemi anlamına gelmez mi?
* * *
ŞERİATÇI denen kesimin amacı, ibadette olduğu gibi, dünyevi ilişkilerde de şeriat hükümlerini geçerli kılmaksa, buna geçit vermek laik devlete inananlar için imkansızdır.
Hıristiyan Fransa, Hıristiyan şeriatı ile mi yönetilmektedir? Yüzde 95'i Hıristiyan olan Amerika'da dünyevi ilişkilerin, devletin, dini temellere dayalı kurallarla idare edilmesini istemek mümkün müdür?
Her medeni ülkede durum aşağı yukarı aynıdır.
"Hıristiyanlığın özelliği var, İslama göre farkı var" demek, sonucu değiştirmez.
Şeriata, şeriatçıların vermek istediği anlam doğrultusunda bakınca, Cumhurbaşkanı Demirel'in sözleri daha da önem kazanıyor:
"Türkiye'de şeriat istenemez. Şeriat isteyen, Atatürk Cumhuriyeti'nin koyduğu hukuk sistemine ve hukuk devletine karşı çıkıyor demektir.
Türkiye laik, demokratik hukuk devletidir, şeriatı kimse getiremez..."