Bunlar tümden haksız mı?Hayır.İşte son örnek Ağca'nın hapiste kalma süresinin hesabı. Yani, "müddetname..."Bazı hâkimlerin, en azından kendi işlerini iyi bilmedikleri ortaya çıkmadı mı?Bu konuda tedbir alması gereken Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in "Herkese soruşturma açarsak görev yapacak eleman bulamayız" lafı da yargıdan düzgün iş bekleyenleri tahrik edici bir söz oldu.Belki de bu nedenle MGK Genel Sekreteri Alpogan yargı mensuplarının eğitimini öne sürdü.Alpogan'ın sözlerinden alınan yüksek yargının başkanları ise, ziyaret ettikleri Başbakan'a onu şikâyet ettiler.Oysa başkanların "Doğru söze ne denir" deyişini bildiklerini sanırım.* * *HATIRLADIĞIM kadarıyla, bir tarihte, Yargıtay'ın 1. Başkan Vekili Sayın Mater Kaban da "hukuk eğitimine" değinmişti. Lisede ve hukukta arkadaş olduğumuz Kaban, öncelikle hukukçuların yabancı dil eksiği üzerinde durmuştu.Kaban, "Avrupa ile hukuki entegrasyon için lisan öğrenme olanağının yargı mensuplarına sağlanmasını istemişti."Adli yıl açış konuşmasında Kaban, "Yargı mensuplarının hukuki bilgi eksikliği giderilmeli. Meslek öncesi ve meslek içi eğitime önem verilmeli" demişti.* * *BİR zamanlar hukuk fakültelerine girmek kolay, çıkmak zordu. Zaten topu topu iki fakülte mevcuttu.Hukuk'ta her yıl beş dersin üçünden iyi alma zorunluluğu vardı. Sınavlar aynı dersten yazılı ve sözlü olarak iki kez yapılır, sözlüde kalanın yazılısı da yanardı. Eğitim tam gündü. Öğleden sonra genellikle pratik olurdu. Dersleri boş geçen hoca yoktu. Yani hukuk diploması aslanın ağzındaydı. Ama mezun olan da hukukçu gibi hukukçu olurdu.Bugün mantar gibi hukuk fakültesi bitiyor. Sayı 34'e vardı. Ama çoğunda yeterli kadro yok. Hukuk toplumun gerisine düştü. Barolar bu konuda inisiyatifi ele almalı. İyi bir hukuk eğitimi için çare üretmede üniversitelerle işbirliği yapmalı...* * *TABİİ yargıda ücretler, yani maaşlar da geçinilecek gibi olmalı. Muayyen seviyeye gelmiş bir hâkim ve savcıya otobüs kuyruğunda rastlanmamalı.Bugün lojman sorunu var. Ve bir genç hâkim, İstanbul gibi bir şehirde, 1 milyar lira maaşla geçinsin ve bilgisini artırsın istiyoruz.Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın maaşının ise 3 milyar lira olduğunu unutuyoruz. YARGININ yükseğinde de yaygınında da bir geriye gidiş, bir yavaşlık var. Birinin verdiği karar diğerininkini tutmuyor, diye şikâyet ediliyor. MGK (Milli Güvenlik Kurulu) Genel Sekreteri Yiğit Alpogan gibi "yargının eğitilmesini" dile getirenler var. Bir yanda asgari ücretle yaşamaya çalışan aileler, öte yanda günlük yiyecek etlerini New York'tan getirenler.Bir yanda asgari ücretle yaşamaya çalışan aileler, öte yanda 120 milyar lira maaş alan futbol antrenörleri.Gelir dağılımı, adaletsizliği bu olsa gerek. ET AMERİKA'DAN KARİKATÜR Peygamber'in karikatürlerini ben gördüm.Bir Müslümanın buna tepki duymaması imkânsız.Biz Müslüman olarak İsa'yı da, Musa'yı da peygamber kabul edip, saygı gösteriyoruz. Ama bazı Hıristiyanlar, Hz. Muhammed'e bunun aksini yapıyor. Saygı göstermek bir yana, onun karikatürlerini basıyor. Bunun özgürlüklerle ilgili bir yanı yok.Almanya'da siz Hitler'i, "Düşünce, ifade özgürlüğüm var" diye methedebiliyor musunuz?Avrupa'nın göbeğinde "Ermeni soykırımı yok" demek yasak değil mi?Özgürlüklerin de bir sınırı var. Ve Avrupa'da bu sınırın haksız olanı da var."Kopenhag kriterleri" deyip duruyoruz daha Kopenhag'da Müslüman mezarlığı yok, oysa köpek mezarlığı var.Haçlı seferlerini, Cezayir'de öldürülen 1 milyon Müslümanı bir yana bırakalım, daha yeni olan Bosna-Hersek, Srebnitsa katliamları Müslümanlara karşı yapılmadı mı? Bunlar da düşünce, fikir özgürlüğünün sonucu mu? AİHM'nin (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) içtihat niteliğinde iki kararı var:Mahkeme bu kararlarında Allah'a, dine ve Peygamber'e hakareti fikir özgürlüğü içinde görmüyor.En tehlikeli çatışma dinler çatışması.Çatışmayı arzu edenler ve büyütmek isteyenler var.Tuzağa düşmeyelim, Müslümanlar serinkanlı olmalı. Aman aman sağduyu NÜKLEER "Nükleer enerji" konulu yazılarımız üzerine e-posta yağıyor. Uzman olan, olmayan bütün vatandaşlar nükleer enerji konusunda "Türkiye'nin geç kaldığında" neredeyse ittifak etmiş durumda.Öyleyse iş hükümete kalıyor. Bu konuyu hızlandırmak onların elinde.Çünkü dünyada pek çok ülke nükleer enerjiyle ve bunun askeri yönüyle ilgileniyor.Bu ülkeleri sayabiliriz: ABD, İngiltere, Rusya, Çin, Fransa, Kuzey Kore, Almanya, Japonya, Hindistan, Pakistan, İsrail, Ukrayna, Kazakistan, Brezilya, Arjantin, Güney Kore ve İran.70 milyonluk, Ortadoğu'nun en büyük ülkesi Türkiye bunların içinde yok. Neden? Oysa nükleer enerjiden vazgeçmek mümkün değil.Geç kalıyoruz, geç... dheper@milliyet.com.tr Mektup yağıyor