Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



YENİ yılın ilk gününde nereden çıktı bu "ihanet", bu "cinayet" demeyin. Sözünü etmek istediğim bizim kuşak ve yaşadıkları.
Bizim neslin hikayesi "Biz Allah'ın kuluyuz da, memurlar İnönü'nün kulu mu?" diye başladı.
Dönem İsmet İnönü dönemi. Ekmek karneyle, yani vesikayla. Ama memurun ayrıcalığı var! Bu ayrıcalık da ama ne ayrıcalık; günde 250 gram fazla ekmek kontenjanı. İşte bu kinaye sözler o fark için.
Ve arkasından şarkılaştırılan iki mısra:
Vah Suzan'a, ekmek vesikayla
Söyle babana, versin seni subaya.
Subayların da ayrıcalıkları olduğunu ima etmenin manzum şekli.
Ve arkasından tek partili dönemden çok partili döneme, yani demokrasiye geçiş. Yani halk devrimi.
"Markopaşa"da küçük yaşıma rağmen bugüne kadar unutmadığım dörtlük;
Benim adım Menderes'tir
Kazandığım son güreştir
Siyasetle gönlüm mesttir
Onun için ben gülerim.
Ve çeşitli ihanetler, entrikalar, ithamlar. Sonuçta "Ben gülerim" diyen Adnan Menderes'in asılarak yaşamına ve filizlenen demokrasiye son veriliş. Sonra, sıraya giren üç müdahale daha.
***
EVET, bizim kuşak dolu dolu yaşadı. Olumlulukları da olumsuzlukları da.
Suikastların her çeşidi gözlerimizin önünde gerçekleştirildi.
Kore, Kıbrıs, Körfez Savaşı ve 35 bin insanımıza mal olan Güneydoğu'daki gizli savaş.
Komünizmin en parlak dönemine de tanık olduk, ölüşüne de. Avrupa'nın bütünleşmesi de gözlerimizin önünde oldu.
100 parayla bakkala gittiğimizi de hatırlıyoruz, 250 bin liranın fiilen tedavülden kalktığını da.
Yamalı çorabı da gördük, ithal çorabı da.
Devletçiliği, karma ekonomiyi geçtik, serbest piyasa ekonomisine geldik.
"Koşun koşun radyo başına
Her cumartesi günü
Geçiyor işbaşına
Radyo Çocuk Kulübü" diyen radyodan siyah - beyaz TV'ye, oradan çok kanallı renkli TV'ye atladık.
Milliyet'te çalışmaya "tipo" ile başladık, ofseti devraldık, şimdi her işimiz bilgisayarla, elektronik.
"Hortum"un icadına da tanık olduk. Başarılı(!) hortumcuları da tanıdık.
Medya savaşlarını gördük. Medyadaki ihanetleri de ibretle gözlemledik.
Bu olayların bir kısmı hayatımızı olumsuz etkiledi. Bir bölümü ise gelişmenin göstergesi oldu. Ama sonuçta hepsi deneyim oldu, ibret oldu, ders oldu.
Oldu mu?
Olsaydı, "Tarih tekerrürden ibarettir" denir miydi?
Bu kadar değişimi bir ömre sığdıran "nesil", pardon "kuşak" her şeye rağmen şanslı sayılmaz mı?
İyi yıllar.

"Yılın adamı"nı ve "olay"ını seçmek adettendir. Ben de genç iki öğretmenimizi "yılın insanı" ilan ediyorum. Ağrı'da küçük öğrencilerini yanmaktan kurtarırken kendileri yanıp ölen Aysun Kayalar ve Burçin Ünsal öğretmenler sizi yaşarken tanımamıştık, ama artık unutmayacağız.

Asgari ücret belli oldu, emekli maaşları ele bile alınmadı. 30 - 40 yıl boyunca SSK'ya faiziyle beraber hesaplanırsa milyarlarca lira yatıran çalışan, emekli olunca sadaka gibi verilen 300 - 400 milyon lira ile sürünüyor.
Yüksek eğitimli bir kişi de olsanız durum değişmiyor. Oysa memur emeklileri daha şanslı, hele hele milletvekilleri. Bir dönem bile Meclis'te bulunmuş olsalar aldıkları emekli maaşı 2 milyar lirayı geçiyor.
Türkiye'de adaletsizlik diz boyu.
Ama bunun en ağırı SSK emeklilerinin uğradığı adaletsizlik.

AKP'nin kurmayları Cumhuriyet'in temel ilkeleriyle uyum içinde de görünseler, partilerinden zaman zaman çıkan çatlak sesleri önleyememe gibi bir zaafiyetleri var.
AKP'li Hüsrev Kutlu, Meclis'teki Atatürk resmine tahammülü olmadığını, söyledi. Aynı gün Fatih Camii de bir cenaze nedeniyle adeta gerici gösteriye sahne oldu.
Örneğin, Kutlu'nun münasebetsizliğine AKP'nin soruşturmayla yanıt vermesi partinin lehine düşülecek bir not olarak kabul edilebilir.
AKP, merkez sağda bir kitle partisi olmak istiyorsa çatlak sesleri önlemeli. Kutlu'yu ihraç etmeli. Bu ülkenin de AKP'nin de yararınadır.

İstanbul'a, İstanbul'da doğmuş büyümüş, İstanbul kaldırımı çiğnemiş belediye başkanı lazım. Yoksa İstanbul büyük bir köy olmaktan kurtulamaz. Kaçak yapı ve işporta cenneti olması önlenemez.
Etrafınıza bakın. Eskilerin yarattığı faciayı görün.

KAZIK YEME REKORU
• Alman Roland Maier 184 gün 2.5 metre uzunluğundaki kazığın üzerinde oturarak rekor kırmış. Onunki rekorsa, ömür boyu kazık üzerine oturtulan bizimki ne?

SÖZ GÜMÜŞSE...
• Vantrolog Peter Moreno, 10 kişi karşılıklı konuşuyormuş gibi yapıyormuş.
Marifet mi?
Yıllardır politikacılarımızın yaptığı ne?