AGİT, zirvenin birinci günü Çeçenistan konferansına dönüştü.
Yeltsin'in sert çıkışına Clinton'ın sert cevabı AGİT'e damgasını vurdu.
Çeçenistan nihai belgeyi de etkiledi.
Ruslar itiraz edince belgenin imzası bugüne kaldı.
Yeltsin zirvedeki konuşmasında Rusya'nın toprak bütünlüğünü savunarak, Çeçen terörünün yüzlerce kişinin hayatına mal olduğunu, pek çok rehinenin hayatını tehlikeye soktuğunu ileri sürüyor.
Teröre göz yumulamayacağını belirtip Çeçen teröristlerin yurtdışından desteklendiğini de vurguluyor.
Biliniyor ki, dış destek denilince Rusya'nın ima ettiği ülkeler arasında Türkiye de var. Ve resmen destek değil ama bazı Türk kuruluşlar destekçi olarak gösteriliyor.
Oysa ithamları Başbakan Ecevit'in reddettiği de biliniyor. Ecevit redde rağmen Türkiye'nin kontrol edemediği bazı grupların desteğinin olabileceğini de kabul ediyor.
Yani açıkçası Türkiye Çeçen konusuna bulaşmak istemiyor.
* * *
BUGÜN Rusya'da 20 cumhuriyet, 60 özerk bölge var.
Rusya Çeçenlerin başarılı olması halinde bağımsızlık heveslerinin diğer cumhuriyetlere de sirayetinden çekiniyor.
Rusya, her cumhuriyetin özel haklar istediği bu dönemde başarılı olmuş bir Çeçenistan'ın doğuracağı tehlikeyi bilerek o tehlike doğmadan bastırılmalı düşüncesiyle sert hareket ediyor.
Bu nedenle de Rusya bir büyük ülkeyle savaşıyormuşçasına Çeçen halkını bombalıyor, sivilleri öldürüyor.
1996'da Rusya'nın geçirdiği başarısız bir tecrübe de var. O zaman Moskova Çeçenistan'da pes etmişti, bu kez pes etmek istemediği anlaşılıyor.
Ama bu, Moskova'nın Çeçenistan'daki yangını, benzinle söndürmek istemesini de haklı göstermeye yetmiyor.
* * *
CLINTON'ın konuşmasının bir kısmını irticalen yapması Yeltsin'e cevap verme ihtiyacının doğurduğu bir sonuçtu.
Bu konuşmanın Ruslar üzerinde soğuk duş etkisi yaptığı söylenebilir.
Zamanında mücadelesini tanka çıkarak yapan Yeltsin'i öven Clinton'ın; ama biz olmasaydık siz de bugünkü Rusya'da olmazdınız, imasında bulunması etkileyiciydi ve bu, söz düellosunun dozunun da ölçüsüydü.
Clinton'ın konuşması, ABD'nin Çeçenistan olayına kayıtsız kalmayacağını da ortaya koymuş oldu.
Clinton'ın;
"Bizim sizi eleştiri hakkımız var. Başkasının toprağında oldu diye bir olayın eleştirilmesinden uzak duramayız" demesi, başka türlü yorumlanabilir mi?
ABD'nin Clinton'ın cümleleriyle Rusya'nın toprak bütünlüğünü savunurken ve terörizmin üstesinden gelmesini istediğini açıkça bildirirken, bunun ölçülü olması gerektiğini de vurgulamış oluyordu.
Çeçen mücadelesine karşı Rusya'nın ölçü dışı tepkisinin daha şiddetli bir teröre yol açtığını görmek gerekiyor.
Öyleyse Çeçenistan olaylarının barışla sonuçlanmasının tek yolu kalıyor, diyalog.
Clinton da bunu vurguluyor.
* * *
MADEM dünya Çeçenistan'ı Rusya'nın iç işi sayıyor, öyleyse bu konuda Moskova'nın davranışı belirleyici olacak demektir.
Ama durumun bugünkü gibi gitmeyeceği de görülüyor.
Rusya'nın, ABD ve AB ile iyi geçinmeye ihtiyacı da var.
O zaman, Moskova iki cami arasında kalmış gibi görünüyor.
Çeçenistan'daki tutumu ve Batı ile iyi geçinme ihtiyacı.
Öyleyse Rusya'nın yapacağı, Çeçenistan'la daha kabul edilebilir bir ilişki yolu bulmak oluyor.
Ekonomisi bozuk Rusya'nın önünde bir de cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bu durum da, Moskova'nın Çeçenistan'daki şiddete son vermesini zorunlu kılıyor.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr