Soma’daki madende hayatını kaybeden çalışanlarımıza rahmet dilerim. Ailelerinin acılarını paylaşırım. Yakınlarının ve milletimizin başı sağ olsun.
Türkiye’nin ana konusu ne? Kim cumhurbaşkanı olacak?
İktidarın adayı belli.
Son dakikada çok önemli bir şey olmazsa Tayyip Erdoğan.
Peki, muhalefetin adayı kim?
Seçime haftalar kala daha belli değil.
Böyle şey olur mu?
***
Muhalefetin kuvvetli adaylarından biri Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç gibi görünüyordu. Ama o, tabir yerindeyse “kafasını kullanamadı” ve kaybetti.
Sonra kuvvetli bir aday olarak Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’ndan söz ediliyordu. O da AKP’nin adayı Erdoğan’dan “dayak yedi” ve artık aday olamaz.
Diğer isimlerden hiçbiri Türkiye’ye, 76 milyona cumhurbaşkanlığı yapacak birikimde, vasıfta değil.
Yani muhalefet, 76 milyonu kucaklayıcı ve bu asır, yani günümüz bilgisi ile donanımlı adayı şimdiye kadar bulamadı, gösteremedi.
***
Bu kez cumhurbaşkanını halk seçiyor. Bu yolla Çankaya’ya çıkacak olana daha geniş yetkiler veriliyor demektir. Sonra, zaten cumhurbaşkanının şimdiye kadar kullanılandan daha fazla kullanılmayan yetkileri vardı.
Mevcut Anayasa’nın 104. maddesi cumhurbaşkanlarına çok geniş yetkiler veriyor. 104. madde, cumhurbaşkanını devletin başı olarak tanımlıyor. Gerekli gördüğü hallerde TBMM’yi toplama ve seçimleri yenileme yetkisi veriyor. Aynı maddeye göre cumhurbaşkanı isterse Bakanlar Kurulu’na başkanlık yapabiliyor.
Bu yetki Özal tarafından iki kez kullanıldı.
Yani, halkın seçmesi bir yana zaten Anayasamızın da verdiği önemli yetkiler var.
Onun için Erdoğan Çankaya’ya çıkarsa fiilen “başkan”lık yapar, yürütmeye de hükmeder diyoruz.
Öyleyse muhalefet partileri de böyle bir aday bulmalı. Fiilen başkanlık yapabilecek bir aday. Ama yok...
Şimdi ortak aday için MHP’nin yeni bir görüşü var. Muhalefet “çatı”da buluşacak. Ama o “çatı aday” kim?..
Muhalefet partileri sanki tek noktada birleşiyor. O da “Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olmasın da kim olursa olsun” değil mi?
***
Peki, koca Türkiye Erdoğan’dan başka “aday gibi aday” çıkaramayacak mı?
Tabii muhalefetin, zaman kalmasa da, iyi düşünüp, gece gündüz düşünüp ve danışıp bu kişiyi bulması lazım.
Bize süs değil, iş gerek.
Ben, siyaseti bildiği için, ekonomiden anladığı için, Türkiye’yi tanıdığı için, Türkiye’de tanındığı için ve dış dünyayı da bildiği için Erdoğan’ın karşısına Kemal Derviş çıkartılamaz mı diyorum.
Daha iyisi bulunana kadar...
CHP’DE
Gölge kabine
CHP idaresinde değişiklikler yapıldı.
Yetmez ama yapıldı.
CHP yol haritasını çizerken dış politikaya çok önem verdiğini de göstermeli.
Bunun çeşitli yolları var, en basiti bir “gölge kabine” kurmaktan geçiyor. Uzmanlardan bir kabine.
Bu çok klasik bir çare ama faydasız değil. Hiç olmazsa CHP’den, AKP’nin yürüttüğü politikaların eleştirisini ve en önemlisi de CHP’nin projelerini uzmanlardan duyarız.
ÜLKE
Nereye doğru?
Şimdi size 3 gazete haberinin tek tek özeti.
“Artık Kürdistan’ı talep değil, inşa edeceğiz.”
Bunu söyleyen HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel. “Öcalan’la hükümet özerklik yasası konusunda anlaştı.”
Bunu söyleyen HDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan.
“Kulp’ta ‘ne mutlu Türküm diyene’ yazısı kaldırıldı.”
Kulp Belediye Başkanı Metin Dinar “Halkın tepkisi vardı kaldırdık” dedi.
Yorumu size bırakıyorum. Türkiye nereye doğru gidiyor siz söyleyin.
DİZİLER
Esir kız ve hünkâr
Önce bir seyirci olarak şunu söyleyeyim.
Dizilerde reklam çok. Bıktırıyor. Bunların da çoğu seyredilmiyor. Reklamlar başlayınca başka kanala geçiliyor. TV’lerdeki dizilerde reklamlar zapturapta alınmalı.
Muhteşem Yüzyıl artık bitti sayılır, sonuca yaklaştık.
Ve bir şey öğrendik, esir pazarına getirilen bir Hıristiyan kızın tabutunu dünyanın en büyük devleti, Osmanlı İmparatorluğu’nun koca hünkârı, Sultan Süleyman Han taşıyabiliyor.
***
“Karadayı” aylarca izlendi. Baba idamdan kurtuldu. Yani konu bitti.
Ama “Madem bu dizi tuttu bizde işi uzatalım” der gibi Karadayı’ya yeni olaylar eklendi. Bence iyi olmadı.
Sonra özellikle 70. bölümde her sokak sahnesinde figüran adamların neredeyse hepsi eli “çantalı” geçiyordu. Niye?
***
Bazı oyuncuların bitişten önce dizilerini terk etmesi.
Bazı dizilerin bitmeden yayından kaldırılması seyirciye hakaret sayılmaz mı?