Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğan HEPER

GÜNDEMDE üç soru var:
. Kadın cenaze namazı kılar mı?
. Kadınlar cuma ve bayram namazı kılabilir mi?
. Kılarsa erkeklerle beraber kılabilir mi?
Bu sorulara farklı cevaplar var:
. Kadınlar cenaze namazı kılamaz.
. Kadınlar cuma ve bayram namazı kılamaz.
. Kadınlar erkeklerle aynı safta cenaze namazı kılabilir.
. Kadınlar cenaze namazı kılabilir, ama erkeklerle aynı safta olmamak kaydıyla.
. Kadınlar cuma ve bayram namazı kılabilir, ama ayrı bir grup olarak.
* * *
DİYANET İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz kadınların cenaze namazı kılabileceğini açıkladı.
Ona göre bu zaten tartışma konusu olmamalı. Çünkü ilmihallerde bu konu açıklığa kavuşturulmuş. Diyanet'in görevlileri de kadınların cenaze namazı kılabileceğini zaman zaman camilerde açıklıyor.
Diyanet'in ve ekseriyetin anlayışı, kadınların cenaze namazı gibi cuma namazlarını da, bayram namazlarını da kılabileceği görüşünde odaklanıyor.
Yalnız bir ince noktaya dikkat etmek şartıyla.
Cenaze namazı dışındaki namazlarda rüku ve secde olduğu, yani namaz kılanın eğilip kalkması söz konusu olduğu için kadınların erkeklerle saf tutmasının, karışık bir şekilde namaz kılmasının doğru olmayacağı baskın görüş olarak kabul ediliyor.
Hazreti Muhammed zamanında kadınların cenaze namazı kıldıkları, bayram namazlarına da katıldıkları konusundaki bilgiler, kadınların bu namazlara bugün de katılmalarının normal olduğunu iddia edenlerin görüşünü kuvvetlendiriyor.
* * *
BU tartışma arasında dikkatten kaçan bir şey var:
"Ben Müslümanım" diyen bir kişi, erkek veya kadın, dinine bağlılığının göstergesi olan bazı ibadetleri yerine getirmek istiyorsa, ona neden engeller çıkartılsın, neden dışlansın?..
Dinin amacı, din bilginlerinin görevi, insanların teşvik edilmesi değil midir?
Bu açıdan bakınca bu konudaki sert ve kırıcı konuşmaları anlamak daha da zorlaşıyor:
Mesela, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Hayrettin Karaman, cenaze namazı kılmak isteyen kadınlar için: "Eminim ki bunların çoğu namaz kılmayı ve abdest almayı dahi bilmiyor. Madem sevap peşindeler, cenaze namazından önce beş vakit namaz var. Madem samimiler, beş vakit namazı da kılsınlar" diye konuşuyor.
Ve Hayrettin Karaman, cenaze namazına katılan kadınların "şovmen" olduklarını iddia ediyor.
Bu tip konuşmaların dine de, İslam'a da, din kardeşliğine de yararı olabilir mi?
Önemli olan, yanlış varsa düzeltmektir. Ve bu görev din bilginlerine düşer. Ama özellikle, bu bilgin sayılan kişilerin, bu sertlikle konuşmaları bu amaca hizmet edebilir mi?
* * *
BU arada, dini olanla gelenek olanın ayrılması için Kuran'a dönüşü savunanlara müsamaha ile kulak verilmesinde de ne sakınca olabilir?
Şimdi çeşitli görüşler arasında doğru yolu işaret etmesi, kesin ve kapsamlı açıklama yapması gereken yetkili bir makam var: Diyanet İşleri.
Günlerdir TV'lerde, gazetelerde yer alan uzman sayılan kişilerin, ilahiyatçıların görüşlerindeki çelişkiler, Diyanet İşleri'nin görevinin aciliyetine işaret ediyor.

Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr