Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       80'li yıllara bir damga da Kastelli vurmuştu.
Vatandaş yüksek faiz ve rahat hayat için elindeki avucundakini Kastelli'ye ve benzeri kuruluşlara yatırıyordu.
Mutluluk hayalleri fazla sürmedi.
"Kastelli" krizi, daha doğrusu Kastelli'nin ve benzerlerinin iflası Türkiye'de atom bombası etkisi yaptı.
Pek çok kişi mağdur oldu.
Üstelik ilgili bakanın Kastelli mağduru vatandaşlar için "Ne yapalım, kumar oynadılar" demesi daha da büyük hayal kırıklığı yarattı.
Kredi ve faiz müesseselerini düzenlemeyen, piyasayı kurtlara teslim eden siyasi otorite, felaket karşısında vatandaşla adeta alay ediyordu.
* * *
O günler geçti. Türkiye her alanda değişti, gelişti.
Ama bir şey değişmedi; sömürü...
Kastelli gitti, bazı bankalar geldi.
Hem de mantar gibi üreyerek.
Yani her alanda olduğu gibi bu alanda da ölçü kalmadı, kantarın topuzu kaçırıldı.
Bugün Türkiye'de 78 özel, 4 kamu bankası var.
Bu 78 bankadan bir bölümünün o günkü "Kastelli"den ne farkı var?
Bunlardan bir bölümünün adını sanını bilen bile yok.
Bu bankalardan bir bölümünün batma tehlikesi içinde olduğu da biliniyor.
Birkaçı zaten bu nedenle Merkez Bankası'nın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredildi.
Yani, bankanın içini boşaltanlar, müdebbir tüccar gibi hareket etmeyen ve bu nedenle bankayı zarara sokanlar yine konforlu yaşantılarını sürdürecekler.
Hem de vatandaşın cebinden, vergisinden ödenecekler karşılığında.
* * *
YANLIŞLIK, ifratla tefrit arasında gidip gelmekte yatıyor.
Geçmişte tefecilik müessesesini kurallara bağlamamak gibi ekonomide akıl almaz bir sorumsuz alan bırakanlar, bugün tam aksine adeta tefecilik yapan, yüksek faiz vererek hiçbir bankacılık sorumluluğu taşımadan mevduat toplayan ve haksız rekabet yaratan bankaları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'yla koruyor.
Böylece güçlü banka, zayıf banka farkı devlet eliyle kaldırılıyor.
Sırtını devlete dayayanlar; aşırı faizlerle piyasada dengeleri bozuyor, topladıkları mevduatı kendi işlerinde kullanıyor, riskli krediler verebiliyor, yatırımlar yapabiliyor.
Mevduata tanınan sınırsız sigorta sisteminin devamı halinde mali ve idari bünyesi bozuk bankalar, daha fazla mevduat toplama imkanına sahip olacağı için sorunlar da büyüyerek devam edecek.
* * *
CUMHURBAŞKANI Demirel de bazı bankaların tutumundan şikayetçi: "Yaptıkları soygundur" diyor.
Faizleri de eleştirerek, "Bu ülkede faizlerin yüzde 150'lerde olamayacağını" belirtiyor.
İyi de bu durum kendiliğinden doğmadı ki. O ekonomi dahisi(!) bakanlar sayesinde bu hale geldi.
Çare her gün sözü edilen, ama bir türlü gerçekleştirilemeyen Bankalar Reformu'nun bir an önce hayata geçirilmesinde değil mi?
Tasarruf mevduatına devlet garantisi kalkmalı, ama bunu paniğe meydan vermeden yapmak için kademeli bir geçiş süreci tanımak gerekiyor.
Belki de bu ortamda öncelikle tutulması gereken yol, sigorta oranını çok küçük miktarlarla sınırlamaktan geçiyor.




Yazara E-Posta: d.heper@milliyet.com.tr