Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğan Heper


TÜRKİYE'de her şey karışık.
Herkes kavgalı.
İşler olması gerektiği gibi gitmiyor.
Ben mi kötümserim, karamsarım, olaylar mı bu izlenimi doğuruyor?
Herhalde devlet ciddiyetine sığmayan olayların verdiği karamsarlık bu.
İçişleri Bakanı geceyarısı baskını ile Emniyet Genel Müdürü'nü görevden alıyor.
Yeni genel müdürü eliyle koltuğa oturtuyor.
İşlem her şeyden önce teammüllere uygun değil.
Nazik hiç değil.
İçişleri Bakanı ne sebeple bu kararı vermiş olursa olsun şekil çirkin.
Ama Bakan: "Müdürün amiri benim, istediğimi yaparım" diyor.
Ve Cumhurbaşkanı da bu kargaşaya ortak ediliyor:
"Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel'e Cumhurbaşkanı Demirel, koltuğunu bırakma demiş."
Bu sözlerin söylendiği saatlerde Alaaddin Yüksel de Danıştay'a başvuruyor. Ve İçişleri Bakanı hakkında çete benzetmesi dahil veriyor, veriştiriyor.
Danıştay'a yürütmeyi durdurma ve iptal başvurusu değil de adeta İçişleri Bakanı Meral Akşener hakkında suç duyurusu.
Ve Demirel, sevimsiz trafiğin yaşandığı gün polislerin hazırladığı törene katılmıyor. Yeni Emniyet Genel Müdürü'nü de Çankaya'da kabul etmiyor. Adeta yeni Genel Müdür'ü meşru görmediğini ima ediyor.
* * *
İZMİR Milletvekili Sabri Ergül eşine Turizm Bakanlığı'nda iş istiyor. İsteğinin yerine getirilmesi gecikiyor. Buna kızan milletvekili iddiaya göre basıyor Turizm Bakanlığı Müsteşarı'nın makamını, asılıyor tabancasına...
Düşünebiliyor musunuz, biri milletvekili öbürü müsteşar, yer bakanlık, konu milletvekilinin eşinin tayini ve konunun çözümü için başvurulan araç tabanca.
Kanun koyucu sayılan milletvekili böyle davranırsa sıradan vatandaş ne yapmaz?
Türkiye'de taşlar yerinden oynamış. Nasıl oturur veya oturtulur Allah bilir.
* * *
MGK 18 madde saptadı.
Üyeler, Başbakan dahil bunları yerine getirme kararını imzaladı.
Şimdi iş savsaklanıyor. Sulandırılıyor.
Tabii bu savsaklama çeşitli şekillerde tepkilere de sebep oluyor.
Önceki gün Çevik Bir Paşa'nın ABD basınına ve Milliyet'e demecine de bu gözle bakılmalı.
Orgeneral Bir'in konuşmasında Başbakan Yardımcısı'nın tansiyonu yükselten sözlerine de cevap var:
"Bu hükümet tankla, topla yıkılmaz, sözünü demagojik ve talihsiz bir beyan olarak değerlendiriyorum."
Ve ilişkileri normale sokması, tansiyonu düşürmesi, MGK kararlarının gerçekleşmesi yolunda gayret sarfetmesi gereken Başbakan Yardımcısı Çiller'den yanıt:
"Ordunun siyasete katılma gibi bir töresi yoktur."
* * *
TÜRKİYE basiretini kaybetmiş.
Başbakan Yardımcısı, bakan, milletvekili, hepsi tansiyonu yükseltmek, Türkiye'yi normalin dışına taşımak için ne lazımsa yapıyorlar.
Oysa bakın Dünya Bankası Türk insanının teşebbüs gücünü, ilerleme azmini değerlendirdi: "Türkiye'nin yükselen on dev arasında yer aldığını" açıkladı.
Bu ne demek?
Huzura, istikrara ve basiretli yönetimlere sahip olsa Türkiye'nin varacağı parlak noktayı hayal etmenin bile güç olacağı demek.
İnşallah görürüz.

Yazara Emailheper@milliyet.com.tr