Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Her kafadan farklı bir ses çıkıyor. Bunu boşuna söylemiyorum.
Yıllardır günde en az 18 gazete okuyorum ve TV’lerin haberlerini, tartışma programlarını gece gündüz izliyorum.
Herkes konuşuyor, herkes yazıyor.
Bu konuşmalar, yazılar o kişinin maksadına göre değişiyor.
Maksat Türkiye’nin birliği, bütünlüğü, 75 milyonun kardeşliği ve huzuru ise, diyecek yok.
Ama birçoğunun maksadı bu değil. Sonucu, nereye varacağını bilerek veya bilmeyerek bu değil.
Sonuç; Türkiye’yi bölmek, parçalamak, küçültmek...
* * *
Yok, “İRA”, yok, “ETA” varmış. Onlarla devlet anlaşmış.
Türkiye de onların yolunu izlemeliymiş.
Oysa Türkiye’nin şartları, ortamı onlara benziyor mu?
Türkiye düşman ülkelerle çevrili.
Türkiye’nin bölgede sözü dinlenir bir devlet olmasını istemeyen çok.
Bunun için Türkiye’nin Yugoslavya gibi bölünmesini, parçalanmasını isteyen, büyük küçük, devletler var.
Bu konuda bazı büyük devletler, bölge devletleri ile adeta işbirliği halinde.
* * *
Ortadoğu dünyanın petrol merkezi.
Bu merkezi her büyük devlet her zaman, şöyle böyle ele geçirmek istiyor.
Zamanında bu amaçla sınırlar cetvelle çizilip, devletler uydurulmuş ve bunlar büyük devletler tarafından kendilerine bağlanmış.
Şimdi zamanı geldi bu sınırlar ve başa getirilen yönetimlerle yöneticiler değiştirilmek isteniyor.
Bu yeni değişikliğin içine Türkiye’yi de sokanlar, herhalde var.
O zaman “Büyük Kürdistan”ı es geçenler bugün bunu gerçekleştirmek istiyorlar.
Bu amaçla PKK’ya silah akıyor. PKK Avrupa’da serbestçe siyasi faaliyet yürütebiliyor.
Bunun İngiltere’deki “İRA”yla İspanya’daki “ETA” ile ne benzerliği var?
PKK dış güçlerin maşası gibi.
Bunu inkar mümkün mü?
Onların amacı hak sağlamak değil, Türkiye’yi bölmek, küçültmek. Evet, küçültmek...
* * *
Daha fazla demokrasi başka, terör başka.
Daha fazla demokrasi daha çok terörle olamaz.
Daha fazla demokrasiyi sağlamak yöneticilerin, iktidarın, partilerin, Meclis’in görevi olmalıdır.
Ama terörü bitirmek de ordunun görevidir.
Nasıl olursa olsun, ordunun görevidir.
Bekliyoruz.
Boş lafa son verilmesini ve daha fazla demokrasi ile terör mücadelesinin karıştırılmamasını bekliyoruz...
Herkes görevini bilmeli, siyasiler de silahlı kuvvetler de.
* * *
Başka ülkelerdeki mücadele ile Türkiye’deki terör karıştırılmamalı.
Tekrar edelim, bizdeki terör dış kaynaklıdır, dıştan beslenmektedir ve Türkiye’nin varlığına, bütünlüğüne, gücüne yöneliktir.

Haberin Devamı

Naim nerede?
Hatırlayalım, bir zamanlar “halter”de dünyada namımız vardı şimdi sürünüyoruz.
“Cep Herkülü” ismi Naim Süleymanoğlu’na boşuna takılmamıştı.
Peki bunları hatırlıyoruz da Naim’i niye halterimizin başına getirmiyoruz.
Deneyelim bakalım. Halteri kaldırmada dünya çapında başarılı olan Naim, takımı kalkındırmakta niye başarılı olmasın.
Aklıma geldi de. Denemeye değmez mi?

Haberin Devamı

NEDEN?..

Eleştiri arttı...
Yaşım ve işim eskiyi hatırlamaya müsait.
Hiçbir dönemde Genelkurmay başkanları bugünkü gibi eleştirilmedi.
Bu herhalde boşuna değil.
Bazıları belki, “vesayet” kalktı da ondan, diyecektir.
Ama bana göre, bu doğru değil.
Çok eleştiri almak iyiye alamet değilse, Genelkurmay Başkanı bunun sebebini kendi davranışlarında aramalı ve bu eleştirilere son verdirici bir tutum izlemelidir.
Çünkü, Türk Silahlı Kuvvetleri göz bebeğimizdir, güvenimizdir.

Haberin Devamı

VAR?MI?

CHP’de sol kanat

“CHP’de sol kanat...”
Ne kanadı?
CHP zaten solcu bir parti değil miydi? Parti olarak topyekün solda değil miydi?
Ne oldu, solcu olarak yalnız bir küçük grup mu kaldı CHP’de? Peki gerisi nerede? Sağda mı? Ortada mı? Peki, solda olduğu söylenen grup da gerçekten solda mı?
CHP’ye ideoloji pusulası lazım. Partinin uzun süredir kaybettiği rotasını tayin etmesi için.
CHP’nin yıllardır bir sol projesi, söylemi var mı?
Eğitim, sağlık, çalışma, sosyal güvenlik, örgütlenme politikaları, projeleri, gelir dağılımı adaletsizliği, sınıflar arası dengesizlik, bölgeler arası gelişmişlik farkları konusunda sol projeksiyonlu öneriler ne?
Din ve dindarlar ile ilgili sosyolojik, bilimsel bakış açısı var mı? Devlet-kişi ilişkilerinin nasıl ele alınması gereği konusunda farklı bir görüş ortaya çıkartıyor mu? Globalleşme, liberal ekonomi, AB ile ortaklık, IMF ile ilişkiler gibi konularda sol gözle bakışın ve eleştirinin sonuçları neler? Bu konulardaki sol seçenekler, alternatifler geniş halk kitlelerinin önüne konulabiliyor mu?
Bu konularda bilimsel verilere dayanan, çağa uygun, sol görüşün farkını vurgulayan değişim ihtiyacının farkında olan ve toplum dinamiklerini harekete geçiren muhalefet örneklerini CHP yaratabiliyor mu?
CHP başkalarını eleştiri ile vakit geçiriyor. Özetle; CHP’nin topyekün ülke sorunları için getirdiği sol damgalı çözüm önerileri yok.
Sol damgalılar bir yana dış politikada bile CHP’de karmaşa var. Kılıçdaroğlu’nun geçende Suriye için önerilerini TV’de dikkatle dinleyince gülmemezlik edemedim. Kılıçdaroğlu, Güney Afrika’daki sosyalist enternasyonal toplantısında da pot kırdı.
Afyon’da da ‘sabotaj var’ dedi. Ama bunu neye dayandırdığını açıklayamadı.
Umut olmak, ilkeli olmaya bağlı. Sonuç; Türkiye’nin solu CHP’ye rağmen hala yok.

BU ÇOCUK

Öldürülmeli mi?

Kendisine tecavüz eden adamı öldürdü. Kafasını kesip köy meydanında insanların önüne attı. Ama N.Y. bu tecavüzden gebe kalmıştı. Çocuğu aldırmak istedi. Doğurmayacaktı.
Ama 20 haftayı geçen gebelikte kürtaj yasaktı ve N.Y.’nin 29 haftalık gebe olduğu anlaşıldı. Çocuk doğarsa bir tecavüz mahsulü olduğunu öğrenecekti. Ve bu çocuk babasının başının annesi tarafından kesildiğini de duyacaktı. Bu olamazdı, olmamalıydı. Öyleyse bu çocuk alınmalı mıydı?. Ama buna, yani canlı bir çocuğun anne karnında öldürülmesine izin verilemezdi, verilmemeliydi... Babanın günahını çocuk niye canıyla ödesin. Üstelik ben hamilelik kaçıncı ayında olursa olsun kürtaja karşıyım.
Çare bu çocuğun doğar doğmaz alınıp devlet himayesinde bir bakım evine yerleştirilmesi ve orada büyütülmesidir.
En doğrusu bu değil mi?