Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Partiler parçalandı, siyaset çöktü, çoğunluğun güvenebileceği bir genel başkan yok, toplayıcı bir lider yok... "Bugün seçim olsa boş oy veririm", diyenler var. Bu karamsarlık gerçeklerin sonucu da olsa bu böyle devam edemez. Çareyi yine de politikacılar bulmak zorunda. Bu arayışların ipuçları da var. Yani politikacılar da durumun; halkın, seçmenin, umutsuzluğunun farkında.
       Şu tespit yanlış mı?
       Türkiye'de önemli dönemeçler hep merkez sağla dönüldü.
       DP olmasaydı 46'da geçilemeyen demokrasiye 50'de de belki geçilemezdi.
       Ekonomide özel teşebbüse önem veren girişim başlamayabilirdi.
       NATO'lu olma, Avrupa'ya yakınlaşma, ABD ile samimiyet gecikebilirdi.
       AP olmasaydı siyasi ve ekonomik liberalizm yolunda açılımlar geri kalabilirdi.
       Türkiye'nin kalkınma hamlesi gecikebilirdi.
       Ekonomide alınan cesur kararlar alınmayabilirdi.
       ANAP olmasaydı, Türkiye dışa açılamazdı.
       Batı'yla ekonomik ve siyasi entegrasyon yolundaki gelişmeler yaşanmayabilirdi.
       Özel teşebbüs bugünkü atılımını yapamayabilirdi.
       Korumacılık, özel teşebbüsün dünyadaki benzerleriyle yarışacak düzeye gelmesini önleyebilirdi.
       Türk müteşebbisi dünyaya açılamayabilirdi.
       * * *
       BU demek değil ki Türkiye'de sola gerek yok, sağ yeter.
       Hayır.
       Ama Türkiye'nin bir özel durumu var.
       Zaman zaman solun amaçlarından bazıları bile sağ tarafından yerine getiriliyor.
       Belki de genellikle sağa iktidar olma fırsatı doğduğu için.
       Bunda solun rolü de var.
       Oy yüzdesi güçsüz de olsa sol Türkiye'de daima büyük bir baskı grubu oluşturuyor.
       Sendikalar, öğrenci ve öğretim üyesi dernekleri, barolar, tabip odaları, mühendis ve mimar odaları ve çeşitli sivil toplum örgütleri genellikle sol görüşün örgütlemiş şeklini ifade eden partileri devamlı destekliyor. Yani devlete sağ hakimse, kamuoyundaki aktiviteyi oluşturan genellikle sol demek yanlış sayılmaz.
       Belki de sağın iş becerme başarısında sol itici güç rolü oynadı, oynuyor...
       * * *
       TÜM bunları hatırlatan ne oldu?
       Milliyet'in 50. yıl kutlama gecesinde aynı masada buluşan Mesut Yılmaz'la Tansu Çiller'in çizdiği kompozisyon.
       Türkiye merkez sağı bir nehir gibi geliyor. Ama bir noktada iki kola ayrılıp gücünü kaybediyor.
       Mesut Yılmaz'la, Tansu Çiller'i beğenebiliriz, beğenmeyebiliriz, ama ikisi de sanki ülkenin merkez sağdaki kaderi. Madem şimdilik de olsa onlarla yetinmek zorundayız, öyleyse onların uzlaşıp sağı bölünmüşlükten kurtarmalarının ülke yararına olacağını tekrarlaya tekrarlaya sonuç almaya çalışmaktan başka çare yok.
       O sonuç merkez sağı eski gücüne kavuşturur mu? Türkiye'ye yeni açılımlar getirir mi?
       Belki.
       Bu açıdan, Çiller'in önerisinin üzerinde durmakta, hala yarar var.



Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr