Doğan HEPER
ANKARA karar almış, kanun tasarısı hazırlatıyor. Her mahalleye bir
ombudsman atanacakmış.
Ombudsman kısaca; kamu görevlilerinin işlem ve davranışlarının yasalara uygun olup olmadığını araştırmaya ve uygunluğu sağlayıcı yolları önermeye yetkili denetçi, anlamına geliyor.
Bu müessese İskandinav ülkelerinde gelenekleşmiş bir şekilde çalışıyor.
Bunlar küçük ülkeler, iyi eğitim görmüş halkları var, insanları arasında ekonomik uçurumlar, yani gelir dağılımı adaletsizliği yok, o nedenle rüşvet, torpil de yok, yolsuzluk az, insanları yapı olarak serinkanlı. Sonuç; ihtilaf az.
O ülkelerde yerleşmiş ciddi bir idari ve adli düzen de olduğu için ihtilafların sonucunda hakkın mutlaka yerine geleceğinden de herkes emin.
Böyle bir ülkede ombudsman işe yarayabilir. Çünkü ona az iş düşer...
62 milyonluk Türkiye'de ise her mahalleye bir ombudsman özentiden öte ne olabilir?
Eleştiriler, yeni bir girişime karşı cephe almak sayılmamalı. Gerçeği bulmak için tartışmak gerekiyor. Sonradan vazgeçmektense baştan iyi düşünmek daha yararlı değil mi?
* * *
AMAÇ halkın sorunlarının çözümü, şikayetlerinin giderilmesi ise Türkiye'de bununla görevli, seçilmiş, atanmış çok makam var.
Muhtarlar var, kaymakamlar var, semt karakolları var, il emniyet müdürü var, ilçe belediye başkanları var, anakent belediye başkanı var, vali var, savcılar var...
Bunların arasında, bunlara bağlı pek çok görevli daha var.
İl turizm müdürü gibi, il milli eğitim müdürü gibi, il sağlık müdürü gibi... Belediye zabıtası müdürleri gibi...
Sorunları, ihtilafları, şikayetleri gidermek isteseler bu görevliler giderir. Onların yapamadığını, ombudsmanın onlara yaptıracağına nasıl inanılabilir?
Siz hiç mahalle arasında dolaşan, sorunları yerinde inceleyen, şikayet dinleyen muhtar, kaymakam, belediye başkanı gördünüz mü? Hatta belediye zabıta müdürü gördünüz mü?
Yazılanı, çizileni ihbar kabul eden pek fazla savcıya da herhalde rastlamadınız.
Peki şimdi bu kadar yetkilinin içinden çıkamadığı sorunları bu ombudsman denen kişi mi çözebilecek?
* * *
KAÇAK inşaatlar gözümüzün önünde. 60 metrekarelik evler 400 metrekarelik salonlu gece kulübü olmuş, yetkililer görmüyor mu?
Ruhsat verilmesi imkansız yerlere eğlence yeri açılıyor, yetkililer görmüyor mu?
Her sokak mafya tarafından otopark diye parsellenmiş, ilgililer görmüyor mu?
"Bodyguard" diye yasa dışı bir emniyet gücü doğmuş, görülmüyor mu?
Rüşvet normal işlem halini almış, kimse görmüyor mu?
Bakın Türkiye'yi dünyaya rezil eden son skandala:
Ararat adlı gemi çoğu Kürt asıllı 800 kişiyi adam başı 3 bin dolardan kaçak olarak İtalya'ya götürüyor.
Aynı hafta Komete adlı bir başka gemi yine insanları yükleyip, İtalya'ya yanaşıyor.
Bir de öğreniyoruz ki, bu yıl bu şekilde İtalya'ya kaçırılanların sayısı 5 bin 500 olmuş. Bunu İtalya açıklıyor. Peki, bizde kimsenin bu seferlerden haberi yok mu? Haberi olmuyor mu?
Şimdi tüm bu aksaklığı, adamsendeciliği, haksızlığı, rezaleti, skandalı ombudsman gelirse halledecek.
Kimle?..
Biz ona şikayet edeceğiz, o da şıp diye çözümleyecek.
Aferin sana ombudsman.
Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr