Gazeteci “doğruya doğru” diyebilmeli.
Gazeteci Atatürkçü olabilir.
Gazeteci dinci olabilir.
Gazeteci komünist olabilir.
Ama gazeteci mutlaka doğrucu olacaktır. Bu farklı görüşleri inanarak ve doğru bilerek savunacaktır.
Yani kendi felsefesi için yanlışa, yalana sapması mubah değildir.
Bunu idraki içinde olmalıdır, olacaktır.
***
Gazeteci olaylara aynadır. Halkın avukatıdır. Gerçeği arar. Gerçeğin savunucusudur.
Şimdi gazeteci arkadaşlarımızın bir kısmının milletvekili adayı olduğunu duyduk.
Aday adayı gazeteciler.
Şu partiden, bu partiden.
Ama ben bunların geçmişte objektif olduklarına şimdi nasıl inanacağım?
Belki de particilik yaptılar.
Okuyucuyu, TV dinleyicisini, partileri için belki de uyuttular.
Oysa gazeteciler, haber ve yorum çalışmalarını her türlü çıkar ve nüfuz ilişkilerinin dışında tutmalı.
Acaba aday olmakla farklı bir nüfuz ilişkisinin, parti ilişkisinin içine girmiş olmuyor mu? Gazeteci kimliği yerine partili kimliği geçerli olmuyor mu?
***
Aday olup bir siyasi partinin içinde yer alan gazetecinin ne haberlerinin tarafsızlığından ne de yazılarının yansızlığından garantili söz edilebilir.
Geçmişteki haberlerinden de, yorumlarından da, attığı başlıklardan da şüphe edilebilir.
Ya adaylık için hazırlık yapmışsa.
Partici gazeteci nasıl gerçeğin avukatlığını yapabilecek?
Nasıl, doğruya doğru diyebilecek?
Okuyucuya yansız bilgi vermesi artık şüphelidir.
Haberleri, yorumları, başlıkları partinin propagandası sayılsa yanlış olmaz.
Hele hele bugün Türkiye ikiye bölünmüşken.
Bunu bakanlar bile söylüyor.
“Nefret” ilkemiz oldu.
Böyle zamanlarda medyanın, gazetecinin önemi yani “4. Kuvvet”in önemi daha da artar.
O hakem almalıdır.
4. Kuvvet olmak bunu gerektirir.
Yoksa taraflardan birinin yanında yer almak, onun milletvekili olmak, onun sözcüsü olmak değil.
***
Belki de en doğru yol, geç de olsa, bu partici gazetecilerin hemen bugün gazetelerinden istifa etmeleri ve bir daha gazetecilik yapmamalarıdır.
Yollarına bundan böyle partici olarak devam etmeleridir.
Doğruluk, dürüstlük budur.
Peki, tarafsız, objektif, doğruya doğru diyebilen, hiçbir partiye teslim olmamış gazetecilerimiz yok mu?
Var...
Ben bunların medyada yaşadığım 50 yılda gittikçe azaldığını görsem de yine de varlar diyebilirim.
Onları görüyorum, izliyorum ve takdir ediyorum.
İşte “4. Kuvvet”i hâlâ onlar meydana getiriyorlar.
Var olsunlar.
ERDOĞAN Barışı da kazanmalı
Soruyu soran ben değilim.
“Erdoğan savaşı hep kazanıyor. Peki ama barışı ne zaman kazanacak?”
Soru doğru. Hoşuma gitti.
Yani özet şu: “Öteki”miz olmayan bir Türkiye ideali ne zaman gerçekleşecek?
AKP 12 yıldır muhafazakârların istediğini yaptı. Ama artık böyle gitmez, gitmemeli.
AKP’nin aydınları yok mu, akil adamları yok mu, kanaat önderleri yok mu, okumuşları yok mu, medyası yok mu?
Onlar Erdoğan ve AKP’ye “Artık yeter” demeli. Ve Türkiye yekvücut olmalı. Önemli konularda.
Yani AKP artık herkesi kapsamalı, dışlamamalı, bu böyle gitmez, gitmeyecek...
Başa dönelim. Erdoğan savaşı kazandığı gibi artık barışı da kazanmalı.
TARİHİ POT MHP, CHP ve AKP
AKP 7 Haziran seçimlerinde kazanacaksa bunu CHP ve MHP’ye borçlu olacak.
Bir örnek.
Süleyman Şah harekâtı.
MHP Başkanı Genelkurmay başkanına, orduya veryansın etti. Ayıp değil mi?
O askerimize sahip çıkacağına, hakaret, hakaret, hakaret...
Bu ona oy kaybettirmedi mi? Kaybettirdi.
Onun kaybettiğini AKP kazandı.
***
CHP ne dediğini şaşırdı.
Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin de başkanına benzedi, “İktidara gelirsek o gazetelere el koyacağız” dedi.
Medyaya el koymak.
Ne demek?
Bunu CHP söyler mi?
Söylerse o oy kaybeder ve onun kaybettiğini AKP alır.
Yanlış mı?
Diyeceksiniz ki “Geç efendim geç, bunlar söyleneli neredeyse 20 gün oldu, unutuldu bile.”
Yok öyle şey, bunlar tarihe geçti. Yani her gün hatırlanacaktır.
Bunları CHP ve MHP böyle düşünmeli.
ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ...
- Kılıçdaroğlu: Cumhurbaşkanı her şeye maydanoz.
Senden örnek alıyor.
- İtalyan bakan aşkı hâlâ bulamadı.
Bizimkiler gibi.
- Üretimin yerini ithalat aldı.
Her işin kolayı var ya ondan.
- Ne hallere düştük.
Yeni mi?
- Ali Koç: Çocuklarımın geleceğinden endişeliyim.
Ya biz?
- Kaza trafiği felç etti.
Sanki kaza olmasa felç değil de.
- Hükümetin ne yaptığını bilen yok.
Doğru söze ne denir?
- Kılıçdaroğlu 4 yıl iktidar istiyor.
Yüzde 35 oyla mı?