Doğan Heper
AVRUPA Birliği unutuldu.
Boşverin.
Avrupa ülkeleriyle, özellikle Almanya ile yıllarca uğraşarak kurulan iyi ilişkiler kan davasına dönüştü.
Onu boşverin...
İthalat, ihracat arasındaki uçurum büyüdü.
Onu da boşverin.
Denk bütçe espri olarak kaldı, her gün gönlü çeken zam yapıyor.
Onu da boşverin.
Bakanlar birbirini suçluyor.
"Gündüz eğleniyoruz, gece kafa çekiyoruz. İşler Allah'a kaldı" diye.
Onu da boşverin.
Güneydoğu'da ordu savaşı bitirdi. Şimdi hemen, bugünden itibaren, hatta dünden itibaren acil yatırımlar gerekiyor.
Onu da boşverin.
MGK 18 madde saptadı. Temel eğitim kesintisiz 8 yıl olacak.
Onu da boşverin.
Gelir dağılımı adaletsizliği, bölgelerarası kalkınmışlık farklılıkları...
Onu da boşverin.
Vergi adaletsizliği. Hülya Avşar olmasa onun da farkında olmayacaktık.
Onu da boşverin.
Siz; 25. kez hacca gitmeye ve de orada milletvekillerimizin yoğurduğu çiğköftenin kıvamının tutturulup tutturulmadığına bakın.
Gerisini boşverin.
* * *
TANIDIKLARIMIZ var, akrabalarımız var.
Şartlarını tam olarak yerine getiren Müslümanlar.
Yoksula yardımsa yardım, namazsa namaz, oruçsa oruç, hatta cami onarımlarını yaptırmayı bile üstlenen insanlar.
İmamın yerine camide namaz kıldıranları bile var. Ezan okuyanı var.
Ama bunu ancak çok yakınları biliyor.
Onlar gıcır gıcır ütülü elbiseleri, şık giyimleri ve yaşamları, tahsilleri, diplomaları ve tecrübeleriyle birer Müslüman centilmen.
Çünkü onlar inançlarını oya çevirmeyi düşünmeyecek, o kutsal dini istismara sapmayacak kadar samimi Müslüman.
Onların dini gösterişe ihtiyaçları yok.
Onlar Allah için Müslüman.
Hac için çeşitli zorlamalarla ucuz imkan peşinde koşmuyorlar.
Havaalanında ihrama bürünüp şov yapmıyorlar.
Üç - beş kere hacca gitme yerine maddi imkanlarını dardaki Müslüman halka, çocuklara yardım için harcıyorlar.
* * *
AKLI başında olanların başlarını iki ellerinin arasına alıp düşünmeleri gerek.
Özellikle Tansu Çiller'in.
"Biz ne yapıyoruz? Bu ülkeyi nereye doğru itiyoruz?" diye.
Üç gün sonrasının, beş gün sonrasının planı, programı yoksa, üç yıl, beş yıl sonrayı aydınlık görmek mümkün mü?
Günü ve iktidarı kurtarmaya yönelik temelsiz söylemlerle nabza göre şerbetlerle, Türkiye'yi yönetmek, büyük devlet yapmak mümkün değil.
Boğaziçi Üniversitesi'nin genç, çağdaş ekonomi profesörü de, bugün sırf ortağına ayak uydurmak, ona hoş görünmek için samimiyetsizlik örnekleri veriyor.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Müslümanlık bunu gerektirmez mi?
Oysa bizde her şey duruma göre...
Ülkede samimiyet buhranı var.