Yılbaşı gecesi Taksim Meydanı'nda yaşanan olaylar Türkiye tarihinde bir "milat"tır.
Türkiye'de sınıflar arası çatışmanın pratiğe dökülme istidadının göstergesidir.
Sosyal ve kültürel farklılıkların çatışmasından çıkan kıvılcımdır.
Gelir dağılımı adaletsizliğinin sonucudur.
Kendini kabul ettirememenin verdiği ezikliğin dışa vuruşudur.
Entegre olamamanın sıkıntısıdır.
Türkiye'de birden fazla Türkiye oluşunun ispatıdır.
Göç, varoş, işsizlik üçgenindeki sıkışmadan doğan patlamadır.
Peki bu olaya gerektiği kadar önem verildi mi?
Üzerinde duruldu mu?
Göründüğü kadarıyla, hayır.
* * *
Bir gazete başlığı:
"Dünya 2001'e ışıl ışıl girdi".
Doğru; Uzakdoğu'da başlayan şenlik, coşku, ışık, renk, Asya'dan, Avrupa'dan geçti Amerika'ya ulaştı.
Türkiye'nin sembolü Taksim Meydanı ise farklıydı.
Orada toplanan ve eğlenen, yeni yılı kutlayan binlerce insan, yine eğlenen ve yeni yılı kutlayan başka bir insan grubunu taşlıyordu.
The Marmara Oteli'nin camları yerle bir ediliyordu.
Otel müşterileri korkuyla sağa sola kaçışıyordu.
Dışarıdakiler, içeridekileri tanımıyordu, ama fırlatılan her taşta, her şişede hırs vardı, kin vardı...
* * *
Toplumsal barış böyle bir psikolojik temel üzerine inşa edilebilir mi?
Taksim olayı gerçeğin anlaşılması için turnusol kağıdı işlevi görmüştür:
Türkiye'nin sosyal düzeni alarm veriyor. Duyan yok mu?
Bedelli askerliği destekleyen önceki günkü satırlarımıza çoğu lehte bir kısmı aleyhte pek çok e - mail (elektronik mektup) geldi.
Lehte olanlardan, yani bizimle aynı görüşte olanlardan söz etmek gereksiz.
Aleyhte olanların değindiği haklı bir nokta var.
O da; parası olanla olmayan arasındaki fark.
Yani; parası olan kısa dönem askerlikten yararlanıp, ekonomik hayata bir an önce atılma imkanını elde edecek, parası olmayan uzun süreli askerlikle hayat yarışına geriden başlayacak.
Bu adaletsizlik sayılmaz mı?
Tabii ama, bunun da çaresi var.
Mali gücü olmayan askerlik mükellefleri ödemeleri gereken bedel için makul bir süre ve makul taksitlerle borçlandırılabilir.
Önemli olan o gün saydığımız, bedelli askerlikten beklenen yararların elde edilmesi. Buna inanılıyorsa eşitliğin ve adaletin sağlanması için çare bulunur.