Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Camimiz çok. Yenileri de yapılıyor.
Büyük bir kısmının yapım parasını, halk veriyor.
Anadolu’ya çıkın bakın çeşit çeşit cami görürsünüz, güzel ve göze hoş gelmeyen gecekondu benzeri yapılar yan yana.
Oysa, bu cami binaları mimari bakımdan göze hoş görünse de görünmese de masrafları aşağı yukarı aynı.
***
Öyleyse, cami yapacaklara, planları mimarlar verse.
Mesela, Diyanet İşleri’nin içinde bir mimari büro olsa ve cami yapacaklar planları oradan bedava alsalar ve onların istekleri orada incelense olmaz mı?
Olur.
Ve böylece, camilerin hepsinde İslâm’a yakışır bir sanatsal görüntü belki sağlanır.
***
Bakın yandaki iki fotoğrafa.
Ne görüyorsunuz?
Ben söyleyeyim:
Bunlar İstanbul’da son günlerde yapılan iki cami... Daha ibadete açılmadılar bile...
Birinin minaresi camdan ve klasik camilerimize benzemiyor.. Diğerinin minaresinin şerefesi neredeyse kubbeden büyük...
Ben güzel olmuş veya şöyle ya da böyle olmuş diyebilirim, ama demeyeceğim, acaba mimarlar ve halkımız ne diyor?

Haberin Devamı

GRUPTA Küfür ve kültür

Salı günleri partilerin grup toplantıları oluyor.
Liderler, sözde gruba, hakikatte halka hitap ediyorlar.
TV’ler bu konuşmaları anında, gazeteler de ertesi gün veriyorlar. İktidar, yaptıklarını ve yapacaklarını anlatsa, muhalefet de iktidarın yaptıklarını eleştirse ve kendisi iktidar olursa yapacaklarını izah etse, ne iyi olur.
Ama, heyhat, nerede?
Salı günleri, iktidar ve muhalefet partilerinin kavgası halinde geçiyor.
Yakışmayan sözler, hatta küfür sayılacak cümleler gırla gidiyor.
Eleştiriler ve yapılması gerekenler, yapılacaklar bu konuşmalarda yok.
Küfür, küfür, küfür...
Bu da, toplumun tansiyonunu yükseltiyor.
Particilik bu mu?
Konuşmalarının, halk tarafından ayıplandığını bu liderler anlamıyorlar mı?
Oysa onların konuşmaları örnek olmalı.
Olamıyorsa, salı toplantılarından ya vazgeçsinler ya da bu konuşmalar TV’lerde aynen yayınlanmasın... Olmaz mı?

T.C. YOK Davutoğlu var

Ortadoğu yeniden dizayn ediliyor bir şekil alıyor. Dengeler değişiyor.
Batı’nın İran’la barışması da bunu gösteriyor.
İran halkı, bu “Barış”ı imzalayan devlet adamlarını coşkuyla karşıladı.
Ama bu “Barış”ta rol alanlar, imzalayanlar arasında, Türkiye yok.
Türkiye, Batı’ya meydan okurcasına “Şanghay Anlaşması’na dahil edilmesini” istiyor.
Dış münasebetlerde şaka olmaz ki... Buna da şaka diyelim.
Yani Ortadoğu’da Türkiye yalnızdı, şimdi daha yalnız kaldı.
Davutoğlu dış politikamızı batırdı, şimdi kurtarmak istiyor, ama yapabilecek mi?

Haberin Devamı

SİMİT Susam kavgası

Simidimiz meşhurdur.
Hatta yıllar önce “simit ve çay” gazetecinin yemeğidir denmişti. Fakirin gıdası sayılsa da, son zamanlarda “Saray”larda yenir oldu. Yani, “Simit Sarayları” çoğaldı. Bir simit, 100 kuruştu.
Bir de baktık ki, ona da zam gelmiş. Ama, insafsız bir zam, yüzde 40-50...
Simit, ekmekten pahalı olmuş. Sebep: Susam fiyatındaki artış. Susam ithal ediliyormuş ve onun fiyatında yükselme olmuş. Oysa, bana göre Türkiye’de yetiştirilen susam da artırılabilir.
Böylece, ithalatın simit fiyatlarına etkisi azaltılabilir.
Sonra bizim susam Japonya’ya ihraç ediliyor, buna engel olunabilir. Bu iki yol, simit fiyatına zammı önleyebilir.
Şunu da belediyelere söyleyelim, zammı 50 kuruş yapanlar, yani simidi 150 kuruşa satanlar da var.
Bari, halkın simidine dokunulmasa.

Haberin Devamı

BENZERLİK Milliyet benim...

“60 yılın tanığı” Milliyet’in uzun yıllar dünyada ve Türkiye’de olayları nasıl ve kimlere adım adım izlettiğini gösteriyor. Yani, Türkiye macerası ile birlikte Milliyet macerasını görüyorsunuz.
Bu kitapta, 55 yazarımızın gazeteleri Milliyet için ne dedikleri de var.
Ben de “Milliyet benim hayatım” demişim.
Bunları, bana bir gazetemizin, günlerdir süren reklamını hatırlattı.
Orada benim, Milliyet için kullandığım cümleye adeta tıpa tıp benzer bir cümle kullanılmış. İyi bir tesadüf değil mi?..

ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ...

* Özal’ın oğlu : “Babamı kim öldürdü?”
* Kozakçıoğlu’nun kızı: “Babamı kim öldürdü?”
* Altındal’ın kızı: “Babamı kim öldürdü?”
Bırakın Kennedy’i de, önce bunlara cevap bulun!
* Kürdistan diyelim ne çıkar?
Lazistan diyelim ne çıkar?
.............. diyelim ne çıkar?
............... diyelim ne çıkar?
Peki, Türkiye kaldı mı?
* Refah arttıkça hapçılık artıyor.
İşte sizim geri bırakılış sebebimiz.
* En ünlü seri katil evleniyor.
Yok, yok, Esad değil, o zaten evli.
* İngiltere’de esir, 3 kadın kurtarıldı.
Darısı bizim 35 milyon kadınımıza...
* Mısır, elçimizi kovdu, şimdi ne olacak?
Bunu, “sıfır problem” diyen Davutoğlu’na sormalı.