Güzel şey tembellik. Yapabilene...
Özlemimdir.
Şöyle etrafı alabildiğince açık yemyeşil bir büyük bahçede, şezlonga kurulayım. Yakıcı güneş göğsümden girsin sırtımdan çıksın.
Etrafta ağustosböceklerinin, küçük kuşların seslerinden, horoz ötüşünden başka bir şey olmasın.
Yalnız, arada sırada ve uzaktan uzağa köpek havlaması, inek böğürmesi ve eşek anırması duyulabilsin.
* * *
Hafif, çok hafif, sıcak bir rüzgâr zaman zaman yüzümü öpsün...
Yanı başımdaki küçük sehpada soğuk, buz gibi bir içecek olsun.
Rüyadaymış gibi, yavaş yavaş gözkapaklarım aralansın, güneş hüzmelerinin arasından etrafa bakayım.
Yeşilin sonsuzluğunu, çimenin kokusunu, güneşin buğusunu içime çekeyim...
Hayali bile şahane...
Var mı tembellik gibisi...
* * *
Bugün bayram.
Bayram, bana tatili, tatil de tembellik özlemimi hatırlatıyor.
Herkesin sebeb - i mevti başka başka. Benimki de bundan olacak.
Bu özlemle gideceğim.
Bir zamanlar gazeteciler için iki bayramda, Ramazan ve Kurban bayramlarında tatil imkânı vardı.
Şimdi, uzun bir süredir o da yok.
“İsteyen zaman yaratır. Tatilini de yapar, tembelliğini de.
Sen yapamıyorsan beceriksizlik sende” denebilir.
O da doğru.
Ama ne yapayım, aklımdan çıkmıyor ki...
Tatil deyince o anda; kar da yağıyor olsa ben, göğsümden giren sırtımdan çıkan güneşi hayal ediyorum...
* * *
Güneş derken, tatil derken, daha çok işe, soruna boğuldu. Türkiyemiz, mesleğimiz.
Tembellik yine kaldı başka bahara...
Sağlık olsun.
Tatil bitse bile, tatil umudu bitmez ya...
Hepinize iyi bayramlar.
İKTİDAR
2 iyi, 1 kötü
Son günlerde, takdir edeceğimiz, tekdir edeceğimiz şeyler oldu.
Bunlar nedir?
Van’da depremden sonra 1 yılda yapımı bitirilen evler.
Bu iktidarın başarısıdır.
Haliç’e Boğaz suyunun akıtılması, yani Haliç’in yıllar sonra temizlenebilmesi.
Bu da hükümetin başarısıdır.
Günümüzdeki 3. olay Cumhuriyet Bayramı’nı halkın kutlamak istemesidir.
Hükümet buna Ankara valisini kullanarak engel olmak istemektedir.
Bu ise iktidarın yüz karasıdır.
Hükümet, “bu kutlamaları artık resmiyetten uzaklaştıralım, halkın kutlaması olsun” demiyor muydu?
Diyordu.
Öyleyse bu yasak niye?
AKP iktidarı kapsayıcı olmalı, halktan yana olmalı, karşı değil.
GRUPTA
Küfüre alıştık!..
Siyasette kavgaya hepimizi alıştırdılar.
Artık, doğru dürüst siyasi münakaşa bizi tatmin etmiyor.
Küfür mutlaka olmalı.
O nedenle salı günleri liderlerin grup konuşmaları çok izleniyor.
Ama bazı parti liderleri o salı Türkiye’de yoksa konuşma saati TV’de boş geçiyor.
Ve meraklılar, kavgaya, küfüre alışanlar hüsrana uğruyor.
Öyle günlerde, grupta, parti liderinin yerine, iyi küfür edebilen bir lider yardımcısı konuşturulamaz mı?..
YAŞLI
Ama gençler...
İnsanlar ihtiyarladıkça gençleşiyor!..
Bu ne biçim, daha doğrusu bu ne biçimsiz cümle, diyeceksiniz.
Doğru.
İlk bakışta öyle.
Ama biraz kurcalarsak bu cümlenin yanlış olmadığını görürüz.
Bakın Orhan Gencebay 67 yaşında.
Ama şöhreti yıllar önce bugünkü gibi miydi?
Gittikçe arttı ve 67 yaşında çıkardığı albüm kapışıldı, rekorlar kırdı.
Ajda Pekkan da 65 yaşında. Eskiden de şöhretli idi ama şöhreti bugünkü kadar değildi.
Bugün Süperstar “resimlerimi yakından çekmeyin(!)” diyor ama resmini çeken eskiden çok.
Yani baştaki cümlede yanlış yok.
Bizde sanatçılar erkek olsun kadın olsun yaşlandıkça gençleşiyor.
Yoksa, yaşı küçük şöhretler, yaşlılara rakip olamadığı için mi?
BİR FIKRA
Bu güne çok uygun
Temel, Eminönü’nde umumi helada işiyormuş.
Yanında da başka bir adam.
Temel adama sormuş:
“Sen Karadenizli misun?”
“Evet” demiş adam.
“Peki, Rizeli misun?”
“Evet, Rizeliyim.”
“Peki, Çaygülü ilçesinden misun?”
“Evet, ordanım.”
“Öyleyse Sarı Irmak köyündensin.”
“Evet, Sarı Irmak köyündenim.”
“Peki, sünnetçin de Kör Rıza mı?”
“Evet, ama sen bunları nasıl bildin?”
“O Kör Rıza hep yamuk keser, baksana üstüme işiyorsun...”
Bugün tüm Türkiye’nin sünnetçisi sanki Kör Rıza. Herkes birbirinin üzerine ediyor.