Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’de başlıca 3 grup var:
1- İslamcılar (dinciler)
2- Ortadakiler
3- Ötekiler

1- İslamcılar:
Bugün bakıyoruz, İslamcılar iktidarlar.
Bunlar, yani İslamcılar küçük bir grup oldukları halde iktidarı ele geçirdiler ve iktisaden de fakirleri zenginleşti.
İktidarı eskiden beri ele geçirmek istiyorlardı.
Ve İslamcılıklarını fakirlikleriyle kamufle ettiler.
Takiye yaptılar.
Bu köşede yazdım sanırım. Hiç unutmam. Bizim Aksaray’da bir küçük partinin ocağı açılıyordu.
Mahallede onun bunun işine koşturulan, fakir bir genç vardı. Ve o genç “Artık biz garibanlar da başa geçeceğiz” diye o ocağın açılışından duyduğu memnuniyeti bağırıyordu.
İşte 50 yıl sonra o “gariban”lar da alet edilerek bugünkü AKP oluştu ve iktidara geldi.

2- Ortadakiler:
Türkiye’de ekseriyet bunlarda. Memur esnaf, işçi ve bazı işverenler ortadakileri meydana getiriyordu.
Ama bunları siyasi bir güç halinde kullanacak bir parti var mı?
Yok.
AKP’nin iktidara gelmesinde büyük bir etken de ortadakileri derleyip toparlayacak, onlar adına siyaset yapacak bir merkez sağ partinin olmamasıydı.
Üstelik bu ortadakilerin çoğu dindardır, yani inançlıdır ama dinci değil.
Yani bazı, AKP’liler gibi inanışlarını gösterişe ve laikliği yıkmaya harcamazlar.
Bunları derleyen toparlayan bir parti olsa, AKP bugün aldığı yüzde 47 oyu ancak rüyasında görürdü, diyebiliriz.

3- Ötekiler:
Dün de vardı bugün de.
Onlar bir avuç etkilidir. Zengindir, okumuştur ve toplumdan farklı olmayı üstünlük saymışlardır. Bazıları kendilerine “aydın” der oysa bu onların kendilerine taktığı sıfattır. Bazıları onların bir kısmına “koloni aydını” adını takar.
Bugün bunu, yarın bir başkasını tutabilirler, destekleyebilirler. Onların çoğuna güven olmaz.
* * *
Türkiye’nin bir bütün olarak yaşaması, ortadakilerin iktidar olmasına bağlıdır çünkü. “Makul” ortadadır. Çoğu inanmıştır ama, tekrar edelim, dindarlıklarını gösteriş nedeni yapmazlar. Dindarlıkların laiklikle yaşatırlar, dinci değillerdir.
Birçoğu okumuş yazmış, aydındır ama bunun fiyakasını yaparcasına ikide bir “aydınız” demezler.
* * *
Türkiye de önemli bir eksik var. Oda bu ortadakilerin isteklerini, görüşlerini sandığa taşıyacak bir siyasi parti olmaması.
Yakın zamanda bu parti kurulmazsa vah Türkiye’me, vah...

Haberin Devamı

HABERDEN HABERSİZLER
Her gün, ama her gün sabah 09.30-10.00 arası gazetedeki odamdayım. Yolda TV’leri dinlemediğim gün yok. Yıllardır odamda haber TV’leri açıktır; pazar günleri bile evde haberleri ve tartışma programlarını izler, notlar alırım.
İstisnasız her gün 22 gazeteye bakarım. Dolayısıyla, bazı kişilerin ukalalık etmelerine ve ahkâm kesmelerine deli oluyorum. Ve aklıma şu meşhur söz geliyor: “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak.”
Acaba bu söz o ukalalar için mi söylenmiş?..

Haberin Devamı

Yeni gazete ‘Haber Türk’
Yeni bir gazete çıktı: “Haber Türk”.
Başında da Fatih Altaylı var. Kutlarım.
Haber Türk gazetesi, haberlerin küçük küçük ama bol olması bakımından Posta’ya benziyor.
Ama gazetede bir heyecan yok. Resimleri bilinçli kullanmak yok.
İlavelerden de “Spor” olanı güzel.
Bana göre, bu gazete bu şekliyle rakiplerinden tiraj alamaz.
Ama gün geçer şekil değişebilir.

Haberin Devamı

ANAYASA
Beni temsil etmiyor

Ne demiştik?
Bir yazıyı antipatik yapan bu giriştir. Ama ben bilerek yaptım, çünkü ele aldığımız konu da antipatik de ondan.
Yani temcit pilavı gibi, koy kaldır, o konu.
Bu, Türkiye’nin bölünmesi konusudur.
Ankara bu konuda sustukça, ben önünüze koyacağım.
“Hani Kürtçe Türkiye’yi böldü mü?” diyenlere, “Bu istek Kürtçeyle kalsa bir şey diyeceğimiz yok, ama bu bir başlangıç. Arkasından anayasa değişikliği gelecek” demiştik ya...
İşte geldi. Hem de çabuk.
DTP’nin sesi Emine Ayna bunu Tunceli mitinginde halka karşı bağırdı. “Yeni anayasa zorunlu” dedi.
Ayna “Anayasa’nın, ilk üç maddesi de dahil tümden değiştirilmesi gerektiğini” söyledi. Ayna, “Anayasa sadece Türkleri temsil ediyor. Beni etmiyor. Ben Kürdüm. Boşuna kardeşiz mardeşiz demeyin; o Anayasa Türktür. Tümden değişmelidir” dedi.
Ayna “Kimliğimizi ve kültürümüzü sahiplenmek için AKP’nin de Genelkurmay’ın da icazetine ihtiyacımız yok” diye konuştu.
Gördünüz değil mi?
Alıştıra alıştıra, nereden nereye geldik...

KAÇAK KENT
Kim hapis yatacak?

Geçenlerde de bu köşenin büyük başlığı “Namuslular ve ötekiler” yani, namuslular ve namuslu olmayanlardı. Yazıda büyük şehirlerde, özellikle İstanbul’da yüzde 65 oranında kaçak binaların olduğunu, Ankara’da ise yapıların yüzde 50’sinin kanunsuz olduğunu, yani kaçak olduğunu yazıyordum.
Bu binalara su, elektrik, doğalgaz verilmesi, yollarının yapılmasını da eleştiriyordum. Çünkü bu göz göre göre rüşvet anlamına geliyordu. Rüşvet parayla olduğu gibi başka şeyle de verilebilir, alınabilir.
İşte başka şeyle yani “oy”la rüşvet Milliyet’te iki haftadır yer alıyor.
Haberlerin birinde, “Bahçeşehir ve Başakşehir’in yanı başındaki Kaçak Şehir” başlığı kullanılmıştı. Öteki haberde ise Sultanbeyli’deki kaçağa yer verilmişti.
Kaçak şehirler kuruluyor fakat yetkililerin kılı kıpırdamıyordu. Kıl kıpırdatmak bir yana, kaçak yapı göz yumana 5 yıl hapis cezası verilmesi gerekirken, tüm bu kaçak yapılara elektrik, su, doğalgaz bağlanıyor, telefon bile götürülüyordu.
Ve kaçak çalışmalar hızla devam ediyordu.
Biz istediğimiz kadar “namuslular ve ötekiler” diyelim.
Bazıları seçim kazanmayı ötekiler olmaya tercih ediyorlar.