Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İstanbul'da 20. yüzyılın son önemli uluslararası toplantısı başladı.
İki gün sürecek AGİT zirvesine 54 ülkenin lideri katılıyor.
Önümüzdeki yüzyılın dünyasına İstanbul zirvesinde alınacak kararlar yön verecek. Karşılaşılacak sorunlara bu toplantıda oluşan mutabakatlar çerçevesinde çözümler bulunacak.
ABD Başkanı da AGİT için gelmişti, ama gezisi Türkiye ziyaretine dönüştü ve işte bunun için Ankara açısından AGİT'i de aşan çok önemli günler yaşandı, yaşanıyor.
Ama ziyaretin bu yanı bir tarafa bırakılırsa Clinton'ın, başkanlık süresinin bitişine bir yıl kala globalleşen dünyada sorunları aşmak için hızla mesafe almaya çalıştığı anlaşılıyor.
Dünyada problemli bölgelerde etkin olmak, uyumsuzlukları gidermek, dünyanın yeniden soğuk savaş dönemindeki iki kutuplu, çelişkiler dünyası haline dönüşmesini önlemek.
Clinton'ın Türkiye'ye bakışını da bu açıdan irdelemek gerekiyor.
Globalleşen dünyada Amerika Türkiye'ye Avrupa'da bir yer biçiyor.
Bu yer Türkiye'nin de arzuladığı yerdir.
Demokrasiden uzak, laiklikten uzak, hoşgörüden uzak, insan hak ve özgürlüklerinden uzak, komşularına örnek; kalkınmış bir Türkiye...
Din, mezhep ayrımından uzak olduğunu göstermek isteyen bir Avrupa'nın, kabullendiği bir Türkiye.
Bu arada Amerika'nın, Avrupa'daki AB oluşumuna bakışıyla Avrupa'nın AB'ye bakışı arasındaki fark da ortaya çıkıyor.
Avrupa'nın dünyadaki gelişmelere bakışı adeta kısır bir bakış. Avrupalılar tarafından AB, sınırları belli bir yeni ülke gibi algılanıyor.
ABD ise dünyaya stratejik bakıyor, global bakıyor.
Bu nedenle Türkiye'ye de Avrupa'da rol verilmesini savunuyor.
Bunu yaparken belki ABD de Türkiye'den, AB'nin beklediklerine paralel beklentiler içinde, ama şu benzetmeyi yapanların belirttiği gibi, biri bunu överek, öteki söverek talep ediyor.
Artık AB'nin de ABD'nin bulunduğu noktaya gelmiş olması gerekiyor.
* * *
"OSMANLI İmparatorluğu'nun dağılması 20. yüzyılı şekillendirdi, Türkiye'nin atılımları 21. yüzyılı şekillendirecektir" sözü Clinton'ın vizyonunu gösteriyor.
Bu vizyonun biçtiği rol Türkiye için çok önemli ama Türkiye'nin bir de komşusu var; Rusya.
Rusya İstanbul'daki hareketlilikten endişeli.
Hasta Yeltsin'in İstanbul'a gelmesinin altında da herhalde bu endişe yatıyor.
Rusya'nın aleyhinde olabilecekleri, en üst düzeyde bir gayretle, Yeltsin'in önlemesi...
Rusya, Türkiye'yi Orta Asya ve Kafkasya'dan uzak tutmak istiyor.
ABD müttefikimiz ama Rusya da komşumuz. Üstelik büyük bir ülke, ticaret yaptığımız bir ülke. Süper güç değil ama ileride ne duruma gelir belli de olmaz.
Öyleyse Ankara bölgedeki girişimlerinde Rusya'nın varlığını göz ardı edemeyecek, belki de bazı konularda, alanlarda işbirliği yapmak çıkarına da olacaktır.
Rusya bölgede istikrara daha çabuk ulaşılabilecek, Moskova endişelerinin yersizliğini anlayacaktır.
Clinton'ın Türk işadamları ile Şale Köşkü'ndeki yemekte söylediği "Türkiye 3. binyılda bölgesinde istikrar unsuru olacaktır" sözünü de böyle anlamak gerekiyor.



Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr